• 1965'ten bu yana faal olarak müzik yapan efsanewi amerikalı grup...iki aşamadan oluşuyo kariyerleri...1965-74 arası:
    bu dönemki kadro:
    peter green: vocal & guitar
    jeremy spencer: vocal & guitar & slide guitar
    john mv vie: bass
    mick fleetwood: drums

    74'ten soona green we mc vie ayrılıyolar...öteki ikisi karılarını alıyo gruba we grup bi pop grubu oluyo...ancak dünyanın en güzel kadınlarından birisi olan stevie nicks de bu grupta...halen faaller...en ii albümleri tabiiki peter green'le yaptıkları müthiş blues albümleri, özellikle de 68 tarihli mr.wonderful...
  • fleetwood mac çok özel bir grup. tüm şarkılarında yoğun bir hissiyat tüter. yaşadıklarını müzik ve sözlerine yansıtmayı çok iyi başarırlar. kendileri hakkında okuduklarımdan anladığım, ki çoğu dedikodudan ibaret mevzular, elemanların birbirlerine ölesiye bağlandıkları anlar da olmuş, en büyük düşmanlıkları yaşadıkları anlar da. birlikte fakirlik de çekmişler, şöhretin doruğunu da yaşamışlar. ama hiç kopamamışlar birbirlerinden.

    misal lindsey; stevie ile kendisinin ellerinden tutup ihya eden, şöhretini borçlu olduğu biricik dostu mick yüzünden tüm grubun uyuştucu batağına düşüşünü izlemek zorunda kalmış. ömürlük sevdiceği stevie de bu merete bulaşınca kahrolmuş. çok uğraşmış, kavgalar etmiş ama vazgeçirememiş. (loving you/isn't the right thing to do)

    buna rağmen de hem ekonomik sıkıntılar yaşayan, hem de karısından ayrılan dostu micke grup dağılmasın diye kendi solo albumunu de bağışlamaktan geri durmamış. (chain, keep us together/running in the shadows)

    kokain mevzusu büyüyünce de dayanamamış, hem stevieden hem gruptan ayrılmak zorunda kalmış. (you can go your own way)

    hanım kızımız peşinden sabıkalı mic abiyle işi pişirmiş. haydaa olacak iş mi. (damn your love/damn your lies)

    bizim ihtiyar da az değil hani. neyse efendim uzun süre herkes kendi yoluna gitmiş. lindsey abi tabi biraz daha soğukkanlı. mutlu bir evliliği, çocukları olmuş. (but time makes you bolder/even children get older)

    ama stevie abla, belli ki unutamamış, daldan dala konmuş ama kimseyle kalıcı olamamış. (i never change/i never will/i'm so afraid the way i feel)

    ikinci bahar aşkısı eaglesın kurucusu don henleyden hamile kalmış ancak kürtaj yaptıktan sonra o ilişki de bitmiş. (sara/you're the poet in my heart)

    mutlu bir yuva kurma hevesiyle hüsranla biten bir kaç deneme daha... ve sonra asla evlenemeyeceğini, asla anne olamayacığını kabul etmiş. (she had trusted many/but been unfamiliar with/almost everyone but you)

    bu kötümserliğinin arkasında seneler sonra 95te yeniden lindseyle çalışmaya başlamasının etkisi olabilir, kim bilir. (well maybe i'm just thinking that the rooms are all on fire/everytime that you walk in the room)

    şu performansa bakar mısınız sahne dışında birbirlerinden kaçmalarına, nadiren konuşmalarına rağmen birbirlerine karşı hislerini gizleyemiyorlar. yorumda dedikleri gibi lindseyin karısı olmak zor olmalı*

    hikaye aslında daha dallı budaklı. sacın diğer ayağında da boşanmalarına rağmen ayrı kalamayıp grupta çalmaya devam eden, hatta soyisimlerini bile değiştirmeyen mcvie çiftimiz var. tüm deliliğiyle, yaşadığı sıkıntılara rağmen fleetwood mac ismini yaşatmaya uğraşan, müzik sevdalısı mic abimiz var. hepsi de farklı zorluklar yaşamış, problemlerle uğraşmış ama ortak noktaları hiç kopartamadıkları bağları olmuş. (i can still hear you saying/you would never break the chain)

    aslında birileri çıksa da 10 sezonluk dizilerini çekse. 5 tane az buçuk enstruman bilen, eline yakışan oyuncu olsa yeterdi. bol bol da konser, canlı performans görüntüleri araya. ne güzel olurdu valla. müzik temalı friends. (have you any dreams you'd like to sell?)

    noluyo lan kendimden korkmaya başladım. (take your silver spoon and dig your grave)

    lan!?
  • "yol şarkıları yapan grup" çok sığ bir tanımdır. o müziği george thorogood yapar, fevkalade yapar, mükemmel yapar, yaptığı şarkılar otobanda 10 highway star gücündedir.

    fleetwood mac ise hemen hemen yaptığı her albümde, yaptıkları türü en iyi şekilde yapmıştır. peter green gibi bir gitarist herkese nasip olmaz. black magic womansantana'nın şarkısı sanan her yeni yetmenin bir de bu şarkıyı peter green gitarından dinleyip çenelerini yerden toplamaları gerekmektedir. sonradan ise bu babayiğit büyük ihtimalle delirmiştir ya da başka bir ihtimal de uyuşturucu bağımlısı olmuş olmasıdır (syd barrett'tan sonra arananlar listesinde ikinci sıradadır kendisi, bulur bulmaz tokata boğacağımdır ikisini de). bob welch'in saykoluğu ayrı bir tat katmıştır ondan sonra gruba. emerald eyes ve hypnotized en güzel kanıtlardır.

    sonradan pop grubu olmuştur, doğru. pop müzik böyle olsun, bütün gün mtv izlemezsem aha da bu sakallarımı keserim. stevie nicks gibi bir tanrıçayı tanıyabildik bu sayede. rumours gibi bir albüm yapmışlar ki 7/24 dinlenebilecek, zerre miskal bıktırmayacak bir albümdür.

    dinlenilsin ve de müziğin ne olduğu görülsündür. (oh well iyi bir başlangıçtır, şefin tavsiyesidir)
  • 1977 yılında rumours albüm kayıtları sırasında, grup üyeleri torbacılarından o kadar fazla faydalanmışlardır ki, mick fleetwood torbacının ismini albümün "katkıda bulunanlar" bölümüne yazmak ister. malesef albüm çıkmadan önce torbacı bir sokak çetesi kavgasında öldürülür, haliyle ölünün arkasından konuşmak olmaz.
    böyle efsane bir albümdür rumours.
  • hep amerika'yla ozlestirmisimdir kendilerini.. rock,country,blues karisimi mellow muzikler yapan sevilesi grup..
  • esasen iki farkli grup..
    birincisi peter green'li, jeremy spencer'li (ki kendisi hamam oglani'na benzer) kadronun kotardigi blues albümleri.. mick fleetwood ve john mc vie, john mayall'in blues breakers grubundan (akademisinden de diyebiliriz) çikma adamlar oldugu için, bu çok sasirtici degil tabii... peter green'in daha sonra delirmesi, ortadan kaybolmasi (ben adolesan dönemlerimde kendisini ölü olarak biliyordum, o denli bir kaybolus söz konusu)... bu yillara ait harika bir bbc session'lari vardir, çok sonralari double albüm olarak piyasaya da sürüldü...
    isin ilginc tarafi, bu kadronun dagilmasindan sonra fleetwood ve mc vie'nin yanlarina üç kisi alip (lindsey buckingham, stevie nicks, christine mc vie), müzik türünü kökten degistirip bir pop grubu kurmalaridir..
    fakat isin daha da ilginc tarafi, bu pop grubunun da fevkalade olmasi.. rumours ve tusk albümleri harikadir, tango in the night falan da iyidir... toz pembe bir his uyandirirlar ve pürüzsüz bir sound'lari vardir...
  • bunları bazen kasıtlı olarak açıp dinletiyorum insanlara. yüzünü ekşiten, sevmeyen olursa da küfredip arkadaşlığımı kesiyorum. masadan da "siktirin gidin lan götoşlar" diye ayrılıyorum. fleetwood mac'ten değerli mi oğlum sanki?
  • kendilerini müzik dünyasının tanrısı olarak gördüğüm gecelerden birisindeyiz. bazen bana arada gelirler böyle tüm gece fleetwood mac dinlerim. bundan o kadar zevk alırım ki... sadece gözlerimi kapatır ve kendimi müziklerine bırakırım. beni bu derece havaya sokan ve yeri geldi mi önünde kimseyi göremediğim 2-3 gruptan bir tanesidir fleetwood mac. umarım bir gün onlar bu işe son vermeden, onları bir kere de olsa canlı dinleyebilirim.
  • deli insanlar topluluğu.!
    ortaokulda "tango in the night" isimli bir konser kaydına sahip olmuştum vhs formatında... the chain ile başlardı... kaç defa john mv vie'nın bassını tekrar tekrar dinlemek için geri sardığımı bir ben bir de allah bilir.!
    şimdilerde bazı insanlar, "iyi müzik ne?", "nerede o eski bilmemneler tey tey teyy..." derdindeyken, bu lezzetlerin farkında olup, yeni seslere kulağı açarak profesyonel bir dinleyici olunuyor.! yoksa dön babam dur.!
  • kesinlikle efsanevi bir grup.. verdikleri ilham ve muzik zevki tartisilmayacak kadar bagimsiz kanatlar takar insana.. yolunu secip arkanda onlar oldugunu bilerek ilerlersin..
hesabın var mı? giriş yap