• iki epitelyal yüzey arasında oluşan, aslında orada bulunmaması gereken, anormal kanal
  • çok tatsız bir olay, zannedilenin aksine kıl dönmesi değildir. basitçe anlatmak gerekirse tam olarak anlayamadığım bir nedenden ötürü barsaklarla anüs arasında olmaması gereken bir kanalın oluşması. bu kanala barsaklardan anüse gönderilen atıklar kaçıyor ve kanal genişliyor büyüyor. vücut burada böyle bir kanal olmaması gerektiğini bildiğinden antikor üreterek apse oluşturuyor ve ömrünüz boyunca tekrarlama ihtimali olan tatsız bir döneme giriyorsunuz. eğer bu dertten muzdaripseniz ve nasıl çözebileceğinizi merak ediyorsanız size 2017'den bu yana süregelen hikayemi anlatmak istiyorum. biraz utanç verici bir durum olsa da ben bu durumla ilk karşılaştığımda çok endişelenmiştim ve sözlükte kayda değer bir bilgiye ulaşamamıştım, ancak görüyorum ki o zamandan bu zamana başka kişiler de tecrübelerini paylaşmış. bu nedenle ben de tecrübemi paylaşmayı borç biliyorum.

    2017 yılında okulda bir bilimsel projede çalışmaktaydım, proje sürecinin sonuna gelinmişti ve çok kolu olan projenin bütün raporlama işini proje yürütücüsü hocamız sağolsun bana verdi. raporu bitirmek için çok uzun bir vaktim yoktu, ki aynı dönem finaller de vardı. bu nedenle uzunca bir süre çok da hareket etmeden bilgisayar başında çalışmak durumunda kaldım. bir süre sonra totomda bir sertlik ve şişlik hissetmeye başladım. oturamıyordum çok sızlıyordu ve çok şişmişti. ilk olarak başkent hastanesine gittim, genel cerrahiye yönlendirdiler. önce muayene oldum, bilen bilir muayenesi dahi çok çok tatsız bir olay, özellikle kadınsanız daha da rahatsız edici olabiliyor. doktor antibiyotik yazdı ve yolladı. antibiyotik kullanımım sonucunda şişliğim indi ve her şey normale döndü. ancak bir süre sonra yine aynı durum tekrarladı. tekrar doktor tekrar muayene tekrar antibiyotik. bu durum bu şekilde 4 kere yaşandı. en sonunda başkent hastanesi'nden umudu kesip o zamanlar atatürk hastanesi, şimdi ise yıldırım beyazıt veya şehir hastanesi (hangisi olduğunu bilmiyorum) olan hastaneye gittik. buradaki cerrah bu tür vakalarla daha önce karşılaşmış gibiydi hemen işlem gerçekleştirdi. bu işlem nasıl bir işlem, lokal anesteziyle bölgeyi yarıp içindeki iltihabı boşaltıyorlar ve ameliyat yarasını açık bırakıyorlar ki iltihap akmaya devam etsin. bu işlem bana kalırsa çok acılı değil, ancak o zamanki doktorumun dediğine göre kadınların acı eşiği daha yüksek olduğu için daha az etkiliyormuş, erkekler için daha acılı olabilir. sonrasında uzunca bir süre sürekli pansuman, antibiyotik ve istirahat gerektiren bir döneme giriyorsunuz. öncesinde de yoğun bir antibiyotik tedavisine maruz kaldığım için benim bünyem daha fazla antibiyotiği kaldırmadı ve rahatsızlığın yanında bir de antibiyotik yan etkisiyle uğraşmak durumunda kaldım. ameliyattan sonra çok uzunca bir süre her şey güzel bir şekilde devam etti (uzuncadan kastım 1-2 ay). sonra bir gün yine yaram iltihapla dolmaya başladı ve yine aynı süreç yaşandı. bu durum da birkaç kere tekrarladı. benim kendi özelimdeki gözlemim adet dönemlerimde iltihabın oluştuğu yönündeydi, bunu da o dönemlerde bağışıklığımın düşüşüne bağlamıştım ama tek neden bu değil. tekrarlama nedeni kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. en sonunda doktor ciddi bir operasyon geçirmem gerektiğini söyledi. operasyonun yan etkileri olma olasılığı da vardı, ve bu olasılıklar düşük değildi. nedir bu olasılıklar; ameliyat sırasında bölgedeki kas dokunun zarar görmesi sonucu anüsten çıkabilecek salgıların tutulamaması. bu ihtimal beni çok korkuttu. annem etrafında sordu soruşturdu ve atatürk hastanesindeki doktorun aslında çok başarılı bir doktor olmadığını öğrendik. ankara üniversitesinden bu tür rahatsızlıklarda uzman bir hoca bulduk. adam çok iyi bir doktordu ama hayatımda bu kadar rahatsız edici bir muayeneye girdiğimi hatırlamıyorum, allah düşmanımın başına vermesin. bu adam olabildiğince ameliyattan kaçınmamı, ameliyat olsam bile bu durumun tekrarlama olasılığının olduğunu beslenmeme dikkat etmemi ve hareket etmemi söyledi.

    tıbbi sürecim bu şekilde son buldu. bu doktorla olan görüşmemi takiben annemin bir arkadaşı bizle gerçekleştirdiği bir görüşmenin akabinde uzunca bir süredir görmediği bir tanıdığıyla karşılaştı ve benim durumumdan yüzeysel olarak bahsetti. şansa bakın ki bu kişinin de başına aynı durum 16 yaşındayken gelmiş (kendisi şu an 75 yaşında) ve dönem dönem tekrarlamış. bu kişinin fistülü kontrol altına almak için kullandığı yöntem ise çok basit. her sabah uyanır uyanmaz aç karnına bir bardak karbonatlı su içmek. o zamandan beri ben de bu durumu uyguluyorum ve çok ekstrem bir durum dışında rahatsızlık bir daha tekrarlamadı. o ekstrem durum da türkiye'den amerika'ya eğitim amacıyla 14 saat hiç kıpırdamadan yolculuk yapmam oldu.

    biraz uzun bir entry oldu ama bu bir insanın başına gelebilecek oldukça tatsız bir durum. muayenesinden tedavisine her şey rahatsız edici. demem o ki yapılabilecek şeyler çok basit:
    1. çok oturmayın, oturmanız gerekiyorsa bile saat başı kalkıp dolaşın
    2. her sabah aç karnına karbonatlı su için
    3. lifli beslenin, bağışıklığınızı yüksek tutun
    4. hemoroid için geçerli öneriler bunun için de geçerli (ama ikisi tamamen farklı şeyler)
    5. ola ki böyle bir durumla karşılaşırsanız ilk olarak antibiyotik tedavisine başlamayın, yara açılmadan iyileşme olanaksız.

    2-3 yıl sonra gelen edit: karbonatlı su falan hikayeymiş a dostlar. geçtiğimiz hafta onca zaman geçiştirmeyi başardığım ameliyatımı oldum. iki hafta önce hafta sonu hafif bir ağrı başladı, dedim aha yine apse olacak. evde önceden kalma bir antibiyotik vardı, bir iki güne şişer kendi kendine patlar antibiyotikle de içerden temizlerim demiştim. ancak o işler öyle olmadı. bu sefer en ağrılı halini yaşadım. bir de dışarıya doğru şişmedi, abartmıyorum acıdan bayılacaktım bu sefer, gözlerim karardı bir ara. yürüyemiyordum, gece uyku uyumadım ağrıdan. ertesi sabah ufuk üniversitesi dr. rıdvan ege hastanesi aciline gittim. en az 2 cm'miş malum meret. hemen mr çekildi, durum epey bir ilerlemiş dallanıp budaklanmış. ameliyat dediler, acıdan gözüm hiçbir şeyi görmüyordu, aklımda tek bir söz "beni türk doktorlarına emanet edin". dalga geçmiyorum, cidden öyle bir haldeydim. üç gün hastanede kaldım, felaket bir ağrı. kan değerlerimin felaket olduğu söylendi, damardan dayadılar antibiyotiği. hapla falan olacak iş değilmiş. ağrı kesici serumlarla bir iki saat uyuyabilir hale geldim. sonunda sadece belden aşağımın komple uyuşturulduğu bir ameliyat oldum. ha ameliyat dediysem fistülün alınmasına ilişkin bir ameliyat değildi bu, fistülün alınması ameliyatının epey bir riskli olduğu söylendi bölgede çok fazla kas ve sinir olduğu için. onun yerine seton denen bir şey takıldı, bir ay sonunda bu setonla birlikte fistül vücuttan atılacak bir aksilik olmazsa ve ben de bu meretten temelli kurtulacağım. peki nedir bu seton? detayını doktorlara sorun ancak elimden geldiğince açıklayacağım. fistül denen kanalın içerisinden paket lastiği gibi bir şey geçiriliyor ve uçları vücudun dışında kalıyor, yani yara da açık kalıyor. sonra her gün ara ara siz bu iplerin ucundan çekiyorsunuz, siz çektikçe (biraz da ipin ağırlığından) fistül yavaş yavaş aşağı iniyor. işin sonunda da komple gideceğini umuyorum. ufuk üniversitesi hastanesine ilişkin görüşlerim ise harika. on numaraydı gerek ameliyatı yapan cerrah, gerekse de asistanları. genel cerrahi bölümünü şiddetle tavsiye ederim (allah muhtaç etmesin tabi o ayrı)! neyse uzun lafın kısası koca karı ilaçlarıdır, bitkisel bilmemnelerdir bir noktaya kadar, batının bilminin önüne hiçbir şey geçemez, bunu anladım. ama yine de fistülün komple alınmasına ilişkin ameliyatlara her türlü şüpheyle yaklaşılmasını, en az iki farklı doktordan görüş alınmasını öneririm.

    seton sonrası editi: bir önceki editte bahsettiğim üzere nisan 2022'de ameliyat oldum ve seton takıldı. bir ayda düşer dendi ancak düşmedi. ağustos sonuna kadar kaldı seton hazretleri. ağustos sonunda doktor "bunun düşeceği yok ameliyatla biz alacağız" dedi. ağustos 2022 sonunda ikinci ameliyatımı oldum. ameliyat sonrası içimde büyük bir sevinç "oh kurtuldum setondan" diye, doktor bir geldi "yenisini taktık, bu sefer iki tane taktık 15 güne düşecek kesin" dedi. bir hafta sonra, yani dün, düştü dostlarım. doktor her şeyin gayet iyi olduğunu söyledi. çok sevinçliyim, umarım bir daha yaşamam. umarım bu dertten muzdarip herkes de benim gibi mutlu sona kavuşur.
  • böbrek yetmezliğinde kanın temizlenmesi için diyaliz makinasına bağlanabilmek amacı ile yüzeyel damarlarda yapılan ameliyatlara fistül ameliyatı denilmektedir. genellikle bir atardamar ile bir toplardamar arasında bağlantı oluşturulur ve diyalizde de bu bağlantıya iğne batırılılarak kan diyaliz makinasına alınır. fistül adı verilen bu bağlantı çoğu kezde kolda olmakla beraber, bacakta yada boyunda da olabilir. diyaliz kısa süreli gerektiğinde genellikle büyük toplardamarlardan birisine kateter ile girilerek diyaliz sağlanır.

    kesinlikle iyi bir cerraha yaptırmak gerekir. zira damar cerrahisi önemli konudur.
    birkaç gün nekahat süreci gerekiyor operasyondan sonra. sonrasında ağır yük kaldırmayın ama hiçbir yük kaldırmayın da demiyorum tabi.

    kaynak1: http://www.cuneytkoksoy.com/…lizfistulameliyati.htm

    kaynak2: http://www.gencdiyaliz.com/…um/showthread.php?tid=7
  • yazmayacaktım ama duramadım. ben bunun ameliyatını oldum. gayet güzeldi hayat. bir anda geri geldi, hiç belirti vermeden. bileğim kırıldı, parçalı; hatta doktor neredeyse yine kırıp alçıya aldı. ayak bileğimin bütün bağları koptu. kafam yarıldı. bir bıçak bir de kurşun yaram yok kısaca, onun dışında aklıma gelmeyen çok acı bilirim vücuda dair. ama bu hem çirkin, hem acılı, lanet, tiksinç bir hastalık. kimse yaşamasın bunu.
  • berbat bir hastalık. ameliyat olanlar ameliyat sonrası süreç ile ilgili bilgi verebilmek adına mesaj atarsa sevinirim.
  • kil donmesi durumunda kilin oluşturduğu kist'in adı.
  • anal bölgedeki en sıkıntılı hastalıklardan birisidir. oluşum yerlerine göre 5 e ayrılır ve buna göre bir tedavi seçilir. en sıkıntılısı olan ise anal bölgede bulunan iki kasın da dışında oluşan fistül türüdür. son zamanlarda lazer tedavisi isle tedavi edilmeye başlandı ancak diğer yöntemde ise o fistülün içine ya seton denilen ip geçirilir ya da fistül yolu kesilerek açılır eğer fistül iki kasın da dışında ise bu kesim sonucu dışı ve gaz tutama olayları gerçekleşebilir
    edit : kelime düzeltildi
  • ancak bahtsız bedevilerin başına gelen,yarım ile üç saat arasında süren operasyonla alınabilen,eğer operasyon 3 saat sürmüşse 1 hafta hastanede yatmanıza, 3 hafta poponuzun üztüne oturamamanıza ve yaz tatilinin kaynamasına sebep olan hadise
  • sürekli oturmaktan dolayı da oluşabilen rahatsızlık. açık ve kapalı olmak üzere 2 çeşit amelyatı vardır. kapalı amelyatta tekrarlama riski daha yüksektir. açık amelyat ise tam bir işkencedir. kişiye göre değişse de ortalama 1 ay süre ile her gün pansuman yenilenmeli ve hergün o acı, tekrar tekrar yaşanmalıdır.

    açık amelyat ya da kapalı amelyat, sonuçta birçok hastada tekrarlanan bir rahatsızlıktır. 3'ün üzerinde amelyatı tekrarlanan insan sayısı fazladır.

    (bkz: kıl etmek)
  • bir yara şeklidir. herhangi bir sebeple sürekli iltihap üretilen bir odak , odağındaki iltihaplı dışarı akıtan bir kanaldan oluşur. iltihap bu kanal aracılığıyla dışarıya doğru sürekli drene edilir.
hesabın var mı? giriş yap