• dün cerablus'un güneyindeki amarni bölgesinde 2 tankımıza yönelik gerçekleştirilen saldırının ayrıntıları belli olmaya başladı.

    ilk saldırıda tankımıza atılan alman yapımı güdümlü tanksavar füzesi hedefi ıskalamış ancak ikinci saldırıda javelin ile vurulan tankımızda malesef tank şoförü uzman çavuşumuz şehit olurken tank ise kullanılamaz hale gelmiş.

    bu arada kullanılan füzenin aşırı yüksek maliyeti nedeniyle dünyada sayılı ülkenin kullanımında olduğunu hatırlatalım.
    öyle ki bu füzeyi envanterinde bulunduran ülke sayısı, f-16 kullanan ülke sayısının neredeyse yarısı kadar.

    daha düne kadar eşek siken örgütün elinde bu füze ne geziyor, orasını da size bırakıyorum.

    edit: debe editi vermeyi sevmem ancak şöyle bir durum var.
    (bkz: akülü tekerlekli sandalye)
  • bu başlıkta ve medyada da ara ara dönen kumanya, ikmal, lojistik konusuna açıklık getirmek istiyorum.
    * ilk olarak bu harekatın ilk iki ayında devlet konserve ve kalitesiz bir iki bisküvi ve gofretten başka hiç bir şey göndermedi. gönderilen konserveden de genelde yenen et kavurma, tavuk, balıktır. gerisi yenmez boşa gider, kimse de kusura bakmasın o yenmeyen konserler yakılır. milletin parasını boşa atıyorsunuz diyeni de en başta o rezalet konservelerin alımını yapana yönlendiririm çünkü ben yemeyeceğim şeyi muharebe sahasında taşımam. o dönemde gönderilen su da kişi başı günlük 9 litreydi bir de kişi başı günlük bir adet powerade vardı
    * iki aydan sonra konservelere ek olarak salam, sucuk, sosis, yumurta, çikolata, patates, soğan, dil peyniri, kaşar peynir ve meyve eklendi. ancak bundaki problem de şuydu örneğin 12 kişiye üç günlüğüne 20 yumurta, 1,5 baton sucuk, 0.75 baton salam, 8 patates, 6 soğan, 10 muz falan gibi komik sayılar düşüyordu. gönderilen domates, salatalık ezilmiş ve yenilmez halde geliyordu ve bunlar kişi kişi ayrılmış bi şekilde gelmiyor, toptan önümüze konuyor ve biz tek tek hesaplamasını yaparak dağıtımını yapmakla uğraşıyorduk bir de.
    * iki aydan sonra su istihkakı kişi başına günlük 4 litre civarına, powerade de kişi başı üç günlüğüne 1 adete düşmüştü. bir de en önemli ikmal maddesi olan ıslak mendiller tamamen kesildi, gönderilmemeye başlandı. onu da paramızla aldırmaya başladık ikinci aydan itibaren.
    * duş konusunda 25 gün duş almadığım zamanlar oldu. 25 günün sonunda aldığım duş da sobanın üzerinde ısıttığımız 10-15 litre civarındaki suyu pet şişeyle kafadan aşağı dökerek aldığımız duş. yazın da güneşin önüne koyduğumuz pet şişeleri kafadan aşağı dökmek usulüyle.
    * ısınma konusunda soğuklar başladıktan yaklaşık 20 gün sonra normalde gaz yağı ile çalışan ancak elimizde gaz yağı olmadığı için bizim mazotla kullandığımız ısıtıcılar gelmeye başladı.
    * o anadolu ajansının yayınladığı videodaki kahvaltıyı, börekleri, kurabiyeleri, çörekleri, içli köfteleri, sahra banyolarını, ranzalı çadırları, doktoru, çamaşır makinelerini belki de ben hep ön hatta, ileri harekat bölgesinde olduğum için hiç görmedim. bunlar türkiye'de sınırdaki karakolda ve ya en fazla ileri hattın en az 10 km. gerisindeki sabit üs bölgelerinde olan şeyler. buradaki sıkıntı benim görmemem değil, sanki hepimiz bunlara sahipmişiz sanki hepimiz o kahvaltıyı yaparak, o banyo ünitelerini kullanarak yaşıyormuşumuz gibi lanse edilmesi. yoksa yok deyin de millet de bilsin önemli olan bu.
    * bir de şunu ekleyeyim her şey gösterildiği gibi olsa haftada bir, iki haftada bir dışarıdan 100-200 liralık malzeme, erzak aldıran insanlar olur mu acaba? bu adamlar salak mı ki acaba kendi ceplerinden bu kadar paraya kıyıyorlar?
    * ayrıca çelik yelek aldım( devlet veriyor yanlış olmasın ama sanırım devlet verdiği çelik yelekle tanka, zmaya, kobraya ve ya kirpiye girilemediğini, harekat kabiliyetini inanılmaz kısıtladığını bilmiyor olsa gerek o yüzden mecbur alıyoruz), çadır aldım(aynı devlet umke personeline north face çadır verirken, biz kendi paramızla paramızın yettiğince bir çadır aldık), polar aldım, cep sobaları aldım. bunları da ayrıca belirtme gereği duydum çünkü uygun çelik yeleği, çadırı, üşümememiz için gerekli teçhizatı devletimizin tahakkuk etmesi gerektiğine inanıyorum.
    * bir de bir khk ile kararlaştırılan bize verilecek olan bir tazminat var o da harekatın dördüncü ayı bitti, khk çıkalı 2 ayı geçti daha yatacak. tazminatı beklediğimden değil ama acaba khknın çıktığı tarihten itibaren mi versek, yoksa harekatın başladığı günden itibaren mi versek diye yapılan bir tartışma var ortada asıl acı olan bu. her yere para saçan devlet burada verilecek üç kuruş üzerinden tasarruf yapmayı planlıyor sanırım.

    aklıma gelen olursa daha ekleyeceğim.
  • el-bab'ta ilerlemenin devam ettiği operasyon.

    dün ufak bir kaza geçirdim, önemli bir şey yok. bu yüzden dün gündemi ve operasyonu takip edemedim. bugün de hazırlayabileceğimi sanmıyorum.

    yarından itibaren yazmaya devam edeceğim. ilgilenen, mesaj atan herkese teşekkür ederim.
  • ışid, bir çatışmada askeri gücünün önemli bir kısmını yitirdiğinde, yani kazanma şansı kalmadığında çekilir. artık gelenekseldir. bab'da da çekilmiş, yani yenilgiyi kabul etmiştir.

    kısaca tsk ve öso için tartışmaya mahal vermeyecek derecede "net" bir zafer.

    ışid neden son bireyine kadar savaşmadı?

    yenilgi kaçınılmaz olduğunda, zaten azalmış olan insan kaynağını daha da kaybetmek istemediği için. şu an pyd rakka'ya çok yaklaştı, kobani'den ciddi garezi var ve şehri savunmak için adam lazım olacak.

    peki el-bab'ı nasıl boşalttı?

    en son tsk ile görüşmeler yürütülüyordu. ışid şehri ağır silahları ile ve güvenli şekilde terketmek istedi. bizimkiler "sadece tüfekleriniz ile çıkabilirsiniz, araba, tank, top, vs yok" dedi. son durumda ne oldu bilmiyorum ama boşaltma hızlarına bakılırsa ağır silahları bırakmışlar.

    neden hepsini öldürmedik?

    en baştan beri amaç bu değildi. el-bab, bzaa, kubaşin ve tadif hiç bir zaman 360 derece kuşatılmadı. güney cepheleri açık bırakıldı. buradaki amaç geri çekilmelerini sağlamaktı.

    neden?

    gidecek yeri olan ve olmayan iki birliğin savaşma motivasyonları hiç bir zaman aynı olmamıştır. üstüne bu adamların her biri canlı bomba olma potansiyeli taşıyan tipler. kendisi ile birlikte bizden 15 kişi götürebilme potansiyeli demek bu.

    kısaca gitmelerine izin vermeseydik, son adamlarına kadar savaşacaklardı. bu da kaçınılmaz olarak daha fazla kayıp vermemiz, daha fazla sivil ölmesi ve şehrin daha fazla tahrip olması anlamına geliyor.

    el-bab'ın alınması ile işid bitmeyeceğine göre, ve bizim ana amacımız ışidi bitirmek yerine şehri alarak kürt koridorunu engelllemek olduğuna göre, anacına uygun davranmak gerekiyordu.

    ayrıca el-bab'dan rakka'ya giden her sağ ışid'li, daha fazla ölü pkk/pyd'li demek. (rakka'ya ilk etapta katılmayacağımız kesinleşti artık)

    peki ışid neden şehri tamamı ile boşalttı?

    aslında isteyerek değil. çok büyük kayıp verdiler. teyitli 1600 ölüleri var. yaralılarla kayıp 2500'ü bulur.

    toplam 25.000 askeri olduğu tahmin edilen bir örgütün 10'da birini, sadece 2 ay içinde yok etmişiz.

    bu kayıp küçük gibi görünebilir ancak ışid ile abd ve rusya gibi iki süper güç başta olmak üzere suriye ve ırak rejim güçleri, artı iran, ypg ve öso grupları kaç yıldır aynı anda mücadele ediyor ve buna rağmen doğru düzgün bir başarı elde edilebilmiş değildi. hatta palmira gibi bazı yen'i yerler de kaptırıldı.

    ancak tsk mevcudunun 3'te 1'ini kaybetmiş, ülke ekonomisi krizde ve siyasi irade dalalet içinde olmasına rağmen 2 ayda, minimum sivil kaybı ile, üstüne meskun mahalde, ayrıca öso gibi düzenli olmayan bir birlik ile sadece 67 şehit vererek, her biri intihar bombacısı 2500 ışid militanını etkisiz hale getirmiş, üstüne şehri mutlak şekilde ele geçirmiştir.

    bu büyük başarıdır. tartışılacak yanı da yoktur.

    ha eksiklerimiz olmadı mı?

    oldu. hem de çok oldu. ancak onun için "umarız gerekli dersler çıkartılmıştır" demekten başka bir şey elimizden gelmiyor.
  • baktı olmuyor kartallar yüksek uçar'ın bizzat katıldığı operasyon.
  • hep söylediğimiz şey oluyor, olan yine kürtlere olacak hahahahaha. sen daha cin olmadan adam çarpmaya çalışırsan önce fırat'ın batısında ondan sonra fırat'ın doğusunda ebediyen yok olmaya mahkum kalırsın. efendi olup tarafını seçseydin bunları hiç birisi başına gelmezdi. türkiye sana 3 sene önce barış sundu, 2 yıl içinde 50 tane eylem yaptın ondan sonra barış süreci bitti zaten. eğer sen türkiye'ye tekrar saldırmak yerine herkesin dediği gibi efendi olsaydın, sana söylenen şartlarda bir ülken vardı şu anda. bak bakalım barzani'ye dalaşan var mı? adamlar huzur içinde yaşıyor.

    yok ama olur mu? 10bin km ötedeki abd ile plan yapıp dediğimiz gibi cin olmadan adam çarpmaya çalıştın, batı medyasının gazıyla kendini bir bok sandın ama merak etme bu pusu kurmaya benzemez. şimdilik yollanan tank sayısı tsk'nin elindekinin 10'da biri kadar. daha sizinle işi biten yok bu daha başlangıç.

    kürt'lere söylenen neydi? teröristler türkiye'den çekilecek, bütün silahları gömecek ve ebediyen gideceklerdi. adamlar bunun yerine kobani'den gelen silahları şehir merkezlerine depolamış ve hiç barış yanlısı hareket falan yapmamıştır. eden bulur sevgili kardeşim. sana yapma dendi, yaparsanız türk'ün gücünü de görürsünüz. muhtemelen güçlü bir öso türkiye sınırına yerleştirilir ve ışid ile ypg'nin türkiye'ye saldırıları minimize edilmeye çalışılır. her şey suriye'den geçtiği için bu manevra epey mantıklı duruyor.

    pkk ve ypg ile bu işler olmaz. sizin ülkeniz yok ne ordusu arkadaş ya? kürtleri korumak sana mı düştü? uslu durursun kimse sana bir şey yapmaz hala anlayamadın mı? cumhurbaşkanı bile olabildiğin bir ülkede neyi istiyorsun? en büyük 3. partiyi kurduğun ülkede neyin eksik? bir de daha 2 sene önce kobani'de katliam yapılacakken yardım edin diye ağlayan sizler, şimdi türkiye sınırında türkiye'yi protesto ediyorsunuz. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

    edit: gönderilen tank sayısı bildiğimden çok daha azmış. o yüzden 10'da biri demek 4000'e yakın tank'ı bulunan ülkeye hakaret olur. baya 50'de biri falan diye düzelteyim.
  • bugün itibariyle güncel harita:
    https://pbs.twimg.com/media/cq-fbalw8aiyhjs.jpg

    güncel olmayan hd harita:
    http://www.mediafire.com/…b2d/z19nvzn9hbhutdmzg.jpg

    sadece bugün ışid'den 10 civarında, ypg'den de 15 civarında köy ele geçirildi. tam sayıları bilmiyorum zira yarım saatte bir "şu kadar köy alındı" diye yeni haber geliyor.

    günde 20 köy ele geçirerek ilerliyoruz. bu hızla devam edilirse kısa sürede tüm sınır hattımız ışid'den temizlenecek. sonrası menbiç'teki bijileri fırat'ın serin sularında yıkamak ve el-bab yolunu açmak.

    eğer eşekçikler direnmekte çok ısrarlılarsa menbiç'i almak bir kaç hafta sürebilir. bugün sacur nehrinin de ötesine geçildiği bilgisi geldi. ayrıca bazı bijiler sacur'un güneyine çekiliyor. (hesabın sahibi batılı bir eşek sevici) hevalcikler taarruzu burada karşılamaz ve menbiç'e çekilirse kaçacaklarına delalettir. yazık olur lan kaçmayın, daha leopard'lar geliyor.

    çatışmalardan bazı görüntüler: sultan murat cephede ygp'ye vuri wallah

    bilgileri verdikten sonra sıra küfürlerde.

    ulan beyinsiz ahlaksız orospu çocukları. üç kuruş bilginizle gelip şurada ahkam kesmekten vazgeçin artık.

    neymiş türk ordusunun desteklediği öso kafa kesen canilermiş. bak arkadaşım, öncelikle aslında öso diye bir şey yok. irili ufaklı yüzlerce farklı grup var farklı liderlerin, farklı isimlerin altında savaşan. bir ara birleşmeye çalıştılar olmadı. bunların hepsi bir değil, biri kafa keser, diğeri esire tokat bile atmaz. biri ışid'e epey yakındır hatta kendini fesh edip ışid'e katılır, öteki esad'dan çok ışidle savaşır falan filan. peki türkiye şu an kimleri kullanıyor? şuradan isimlerini görebilirsiniz. bunlar ışid'le kafa kesmeyle falan alakası olmayan, abd-türkiye ortaklığında eğit-donat programlarına alınmış gruplar. bunlardan görebileceğiniz en fazla şiddet pkk'lıları dövmeleri falan olur. kafa falan kesmiyorlar yani boşuna beklemeyin. evet islamcılar, cihatçılar. ne bekliyordunuz? bir insan cihatçı değilse nasıl bir motivasyonu olabilir esad'a veya ypg'ye karşı savaşmak için?

    türkiye bu grupları kullanmasa ve tamamen kendi birlikleriyle suriye'ye girse ne olurdu haberin var mı? bi kere giremezdi baştan, orası kesin. ne rusya ne abd ne esad ne iran kimseyi ikna edemezdi. diyelim bir şekilde yaptı ve girdi, anında bütün dünyada "türkler suriye'yi işgal ediyor" propagandası başlardı. şu an zaten pkk'lılar yapmaya çalışıyor bunu ama mevcut şartlarda fazla kimse yemiyor tabi. neticede sınırı geçen toplam 20-30 tank ve taş çatlasa 500 askerin var. ha gelecekte çok daha fazlası sınırı geçebilir, savaşa dahil olabilir ama dünya bir kere bu işe razı edildikten sonra önemi yok. bugün türkiye'ye destek veren abd, türkiye menbiç'in de güneyine ilerlemedikten sonra ağzını açamaz bir daha.
  • bataklığı kurutmaya falan gitmediğimiz operasyonlardır.

    adam gibi sınırlarımızı korusaydık sınırları yol geçen hanına çevirmeseydik zaten bu batağın içine hiç girmeyecektik.

    sen ülkeyi suriyeli'lerle doldur sonra onlar için git savaş böyle bi saçmalık görülmemiştir tarihte.
  • ekonomisi yan yatmış bir ülke olarak bu küçük çaplı denebilecek operasyon bile bizi çok ciddi sıkıntılara sokmuş durumda. hesapsız kitapsız suriye politikası bizi kanlı bıçaklı olduğun esad için sınırı temizleme hamallığına kadar götürdü. hiç o zaman öyleydi şimdi böyle kıvırmalarına gerek yok. epic fail statüsündeki bu stratejik başarısızlık ilerde ders kitaplarında örnek olarak okutulacak, üzerine binlerce tez kitap yazılacaktır. peki şimdi ne yapacaksın? biz bu toprakları kanımızla suladık deyip üstüne çökme ihtimalin yok. ılımlı muhalif dediğin çapulcu tiplere verip geri de çekilemiyorsun diğer yanda pyg pusuda bekliyor. mecburen resmi olarak tanımadığın suriye hükümetine bırakacaksın. bir delilik yapıp suriye ordusuyla savaşmayacağımızı varsayıyorum. böyle bir şey bu ülkenin zaten pamuk ipliğine bağlı fişini tamamen çekmek demektir.

    onlar okyanusun diğer ucundan yapıyorsa biz de emperyalistlik oynarız kafasındaki arkadaşların şunu bir anlaması lazım. bir ülke askeri veya ekonomik açıdan güçlü değilse, sırtınını dayayabileceği baba bir müttefik yoksa sınırının dibinde de olsa böyle bir role soyunamaz. türkiye ekonomisinin durumu malum. neresinden tutsan elinde kalan müteahhit zengin etmeye dayalı çarpık bir yapı var. şu anda da kağıt üzerinde rakamlarla, ali cengiz oyunlarıyla üstü kapatılmaya çalışılan bir krizle debeleniyoruz. elektiriğinden, ısınmana hatta yaptığın o mega inşaat projelerine kadar en temel ihtiyaçlarında hep o kafa tuttuğun ülkelere göbekten bağlısın.

    askeri açıdan da durumumuz kabak gibi ortaya çıktı. iki saatte şam'a girer denen ordu aylardır küçücük bir kasabayı her yönden saldırı yiyen 10 farklı cephede savaşan bir terörist çetesinden alamadı. kaybettiğin canın, askeri ekipmanın haddi hesabı yok. ışid senin ordundan aldığı kobraları bomba aracı haline getirmiş, tanklarının üstünde zafer pozları veriyor, esir askerlerinle hollywood prodüksiyonu çekiyor. her türk asker doğar, bir türk dünyaya bedeldir zırvalarıyla gaza gelen, sabah ata binip akşama moskova'yı fethetme hayalleri içindeki bir ülke için ibretlik manzaralar bunlar. askeri güçle ekonomik güç kolkoladır. biri olmadan diğeri muktedir olamaz. en basitinden fırat kalkanında kaybettiğimiz tankları yerine koyabilecek gücümüz bile yok. yıllardır bir milli muharebe tankı muhabbetidir gidiyor. tankı yapmışısız ama onu yürütecek motoru üretemiyoruz. işe bak ki motor için kapısına dayandığımız ülkelere de mahalle kabadayısı gibi atarlanıyoruz. yeni tank almaya kalksan paran yok olsa da sana satan yok. elle tutulur bir hava savunma sistemin mevcut değil. onu ikame etsin diye yoluşturduğun uçak filonu uçuracak pilotların yarısını hapse atmışsın. daha uzar gider bunlar kısacası askeri olarak da ekonomik olarak da binbir türlü çarpıklık içerisindeyiz.

    baba müttefiğimiz var mı? bırak baba müttefiği komşularının tamamıyla kavgalısın. ab'yle ipleri koparmışsın. abd-rusya arasında pinpon topu gibi gidip geliyorsun. tek dayanığın kendilerine hayrı olmayan, en ufak bir zorlukta yarın seni dımdızlak bırakacak körfezdeki araplar. rusya izin verirse uçağını uçuruyorsun, askerini bombalıyor neredeyse kendin özür dilemek zorunda kalıyorsun. işte bunlar hep senin güçsüzlüğündür kardeş. dünya devleti, yeni osmanlı masalıyla tatlı tatlı uyuyanlara atılan sağlı sollu tokatlardır ama öyle derin uykudasınız ki aparkat yemeden ağzınız burnunuz dağılmadan bu hayallerden uyanamayacaksınız.

    kendi içinde huzuru olmayan, halkın binbir parçaya bölündüğü, her kesimin bir diğerine nefretle baktığı bir ülkenin bir de topyekün savaşa girdiğini düşünün hele. ortaya çıkacak manzarada bu ülkeden ilk kaçmaya çalışanlar da burada emperyalistlik oynama hevesindeki kuklalar ve onların iplerini elinde tutanlar olacak.
  • bazılarımızın hala devletlerin teröristlere ülke kurduracağını sanıp ürdün vs diye analiz kastığı başlık.

    canım megrim kekom, yıl 2016, ticaret denen bir olgu var. aç bak bakayım ürdün kimlerle iş yapıyor, amman'ın tezgahlarında neler satılıyor. israil temiz su alma planını kiminle nasıl yapıyor. katar avrupaya enerji satmak için kimin yolunu gözlüyor filan.

    iran'ın suriye'nin filan türkiye ile anlaştığı yok. hiçbir devlet sınırında terörist istemez. ırak istemez, iran da istemez. hele hele direk abd kontrollü ve amaçsız bir yapıyı kimse istemiyor. dünya savaşmaktan yoruldu. yavaştan barış zamanı geliyor ve kürtlerin devletlerin masasında yeri yok.

    o nedenle şuan herkes desteğini çekti. en yakında biz olduğumuz için pis iş bize kaldı aslında sorun bu.

    çünkü siz o desteği çok önceden esad'a arkadan saldırarak kaybettiniz. türkiye'nin yanında iran ve rusya'nın düşmanlığını kazandınız ve abd'yi sizi desteklediği için zor durumda bıraktınız.

    bu durumda hiç boşuna ülke sayma. bu coğrafyada herşey yakın zamanda eski haline dönecektir

    edit: imlâ
hesabın var mı? giriş yap