• programa ne zaman denk gelsem, telefon numaralarının yanında şuna benzer bir yazı oluyor;

    "sevdiğiniz, özlediğiniz, özür dilemek istediğiniz birileri varsa bizi arayın"..

    ahahah ulan öyle biri varsa, gider onu ararım zaten, niye seni arayayım ki..böyle dangalak bir teklif hayatım boyunca duymadım..
  • ilk defa bugün izledim.

    üç çocuğu olan bir kadın, kendisini aldatan ve terk eden bir adamın arkasından ekranda bağırıyor: "istersen 50 yıl sonra dön, yine kabulümsün. çünkü üç çocuğumun babasısın, sevdiğim adamsın. beni aldattığını, o kadınla gittiğini, beni sevmediğini biliyorum ama dön."

    deniz uğur giriyor araya, türk kadınlarının ne kadar güçlü olduğundan bahsediyor: "şimdi siz, sizi aldatıp giden bir adamın arkasından burada ona dön diyorsunuz. çocuklarınız için. yerinizde başka bir kadın olsa o da aldatırdı belki kocasını, çocuklarını bırakıp giderdi. ama bizim toplumumuz böyle değil, buna izin vermez. kadınlarımız çok güçlü. eşlerini her şeye rağmen bekliyor, çocuklarını bırakmıyor, mücadele ediyor."

    sonra kapının açılmasını ve adamın stüdyoya gelmesini bekliyoruz bir süre, adam gelmiyor. ama telefonla bağlanıyor programa "cevap hakkı"nı kullanmak için. devamı belli; bütün özel hayatın ortaya saçıldığı bir kavga, kıyamet.

    bıkmadınız mı ya bu programlardan? boşanıp kendi ayakları üzerinde durmaya çabalayan kadın yerine aldatan ve giden adamın ardından ağlayan kadınları güçlü göstermekten? her gün gündüz kuşağında evde oturup çocuk bakmak zorunda kalan kadınlara tek doğrunun bu olduğunu bilinçli bir şekilde dayatmaktan?

    bakın bakalım 6284 sayılı kadının ve ailenin korunması hakkında kanun'un 14., 15. ve 16. maddelerine ne yazıyor orada televizyon programlarıyla ilgili. birleşmiş milletler ve avrupa konseyi toplantılarında her gördüğünüz mikrofona "ilk biz imzaladık (((((:" diye övündüğünüz istanbul sözleşmesi'ne bir bakın. gerçekten çalışan bir kadın hakları bakanlığımız olsaydı, sadece şu bölüm yüzünden bile yayından kaldırılması gerekirdi bu programın ama tabii bunların hepsi birkaç hassas azılı erkek düşmanının abartması.

    farkındasınızdır ama yine de söyleyeyim, siz ve bu programlarınız, öldürülen bütün kadınlardan ve lgbtlerden el birliğiyle sorumlusunuz.
  • bu gerçekten çok ilginç bir programdı. ayrıldığı eşiyle, sevgilisiyle barışmak isteyenlerin dışında doğduğu günden beri görmediği anne babasını, kardeşini teyzesini kaynını vs... bulmak isteyenler akın akın film gibi ye koşardı ve film gibi bu insanlara 1 hafta içinde ulaşırdı, ee madem bulmak bu kadar kolay bunca yıldır nasıl bulamadınız mal mısınız be birader? neyse konumuz bu değil, ulaşılan yakınlar kapının önünde duran film gibi aracına bindirilir (ki bu araç üzerinde film gibi yazan ve sabah terliklerle bakkaldan ekmek almaya giderken bile yakın ararken görülebilir ) ve bu araç içinde bunca yıldır neden arayıp sormadığını söylemesi istenir.
    olayın bir de stüdyo boyutu vardır tabi, sinan çetin "hazır mısın şükrü kapıyı açalım mı?" der ve cevabı beklemeden kapıyı gülpembe eşliğinde açtırır. şükrü başını geriye çevirmiş omzunun üstünden kapıya bakar ağlamaktan meme yapmış gözleriyle..gülpembe devam eder sessiz bir bekleyiş vardır ama beklenen kişi gelmez ümitler azalır ve kapı yavaşça kapanır. şükrü elleriyle yüzünü kapar ve titremeye başlar... sinan çetin bir süre izler ve sonra da şu müthiş sözü söyler, "istersen kapıyı bi daha açtıralım şükrü belki bu kez gelir..." şükrü ümitlenir klasik bi tvcilik oyunu kendini tekrar etmektedir, kapı açılır gülpembe fona yine yeniden verilir, şükrü kapıya kitlenmiş geleceği anı bekler, 2. kez açıldığına göre kesin gelecektir şükrü kapıya kitlenmişken 1 anda kapı kapanıverir. şükrü nün psikolojisi yalama olmuştur, yüzünü koltuğa yaslayıp titremeye başlar ( abi madem gelmiycek biliyosun niye adamın psikolojisini sikip atıyosun? ) sinan çetin yine bekler bekler ve sonunda şu efsane sözü söyler "şükrü sanırım fatma gelmemiş (e yani) ama bakalım niye gelmemiş bi kasedimiz var...
  • gülpembe'yi tekeline almış, nöronlarımda yarışma, kapı ve gülpembe şarkısını birbiriyle ilişkilendirmiş programdır.
  • bir ege çubukçu parçası..

    beceriksiz ressamın siyah beyaz tablosu gibi hayat biraz beyaz en çokta koyu
    istem dışı dahil olursun bu oyuna gözlerini açar açmaz başlar bu tantana
    yavaş yavaş açılır sahnenin perdesi başrolde sensin mekan hayat sahnesi
    dublorsüz bütün risk sana ait ya adam olacaksın ya da serseri
    gün gelicek zorluklar çıkacak körpe beynin zorluklarla dolacak
    idrak edecemeyeceksin olan biteni sonra çözüm gelmeden film son bulacak
    neler yapılacak neler edilecek bunların cevabı senden gelecek
    sahne senin sahnen rol senin rolün senaryo kader ve başladı çekim

    aklın başına gelmeye başlar zaman aktıkça su gibi
    kara kara başlarsın düşünmeye geleceği
    ve de malesef yitirilmiş geçmişin yasını tutmak çok yazık
    hayat bir film gibi gözlerinden geçer ama
    aynı gözler geleceği zor seçer
    hayat bir film gibi yaşanır ve biter
    filmin sonunda mutluluk yada keder
    hadi sen seç!
    çekim 2 sahne 1 işte başladı olayın akışını belirleme zamanı
    zor kararlar zarar ve yararlar ömrün boyu seni korur yada yaralar
    paralar yaşam boyu içini ama belkide ulaşacaksın mutlu sona
    gün batımına doğru giden patikadan yürüyeceksin atınla bir başına
    mutlu sonla biter sanma bu filmi
    mutlu sonla biten onca film gibi
    kötü adamlar erol taşa hiç benzemez senaryo sana hep başrolde vermez
    yeri gelir figüranı oynar ve göçersin kendin için en iyisini seçmelisin
    sensin senarist sensin yönetmen hayatına yön ver çok geçmeden

    aklın başına gelmeye başlar zaman aktıkça su gibi
    kara kara başlarsın düşünmeye geleceği
    ve de malesef yitirilmiş geçmişin yasını tutmak çok yazık
    hayat bir film gibi gözlerinden geçer ama
    aynı gözler geleceği zor seçer
    hayat bir film gibi yaşanır ve biter
    filmin sonunda mutluluk yada keder
    hadi sen seç!
  • sinan çetin'den sonra bir süre kaya çilingiroğlu'nun sunduğu ve yeniden sunucu olarak sinan çetin'in döndüğü yapım
  • birgün emrah ile annesini birleştireceğine inandığım program...

    (ara: emrah koş)
  • bir aşk çeşidi.
  • türk tv tarihinin en sadist programıydı. daha üstüne geleceğini sanmam.
  • ne zaman kulaklıktan çalmaya başlasa işimi gücümü bırakıp boş boş bakarak dinlediğim ege çubukçu şarkısı.türk müziğinde yapılan en sağlam sözlere sahip parçalardan biridir bence.

    "gün gelecek,zorluklar çıkacak
    körpe beynin sorunlarla dolacak
    idrak edemeyeceksin olan biteni
    sonra çözüm gelmeden film son bulacak"

    doğru.
hesabın var mı? giriş yap