• di stefano real madridde beraber oynarken duşta puşkaşın sabunu bir omuzundan diğer omuzuna geçirmek için omuzundan aşağı kaymasına izin verip ayağıyla diğer omuzuna aldığını, ondan iyi futbolcu hayatında görmediğini anlatmıştı..
  • dünyanın en büyük 10 numaralarından biridir. solaktır, sağ pabucu ile topa değmeden kariyerini noktaladığına dair hikâyeler anlatılır. kafası ile top kontrolü yaptığını rahmetli babam görmüş bu arada; unutulmaz 19 şubat 1956 türkiye macaristan maçında sağ ayağını topa değdirmediğine yemin ederdi ya rahmetli neyse. puskas, 2 nisan 1927'de budapeşte'de dünyaya gelmiştir. galloping major lakaplı puskas ilk milli maçını avusturya'ya karşı oynamıştı. 1948 yılında kispest forması ile 50 gol kaydederek takımını şampiyonluğa taşımış, daha sonra bütün takım arkadaşları ile yeni kurulan ordu takımı honved'e transfer olmuştur, gönülleri olmasa da. 1952 yılında macaristan'ın olimpiyatlarda şampiyon olmasının en önemli sebebidir. biraz da ingiltere'yi 1953'te 6-3 parçalayan takımın da kaptanı olan ferenc puskas’a kulak verelim... "1953’te ingiltere ile wembley’de oynuyorduk. sağ kanattan penaltı noktasına doğru bir orta geldi; o an billy wright’ın üzerime geldiğini gördüm ve ondan önce davranarak, topa aynen budapeşte sokaklarında bir çocukken yaptığım gibi topuğumla vurdum. kalede gil merrick vardı ve top onun yanından ağlara gidip gol oldu. o maçta aldığımız galibiyet, aynı zamanda ingiltere milli takımı’nın ilk kez kendi sahasında yenilmesi anlamına da geliyordu. o zamanlar komunizmle yönetilen ülkeme döndüğümde, topukla attığım bu gol için devrimci gol adını vermişlerdi bile." bu golle ilgili olarak ayrıca the times'dan geoffrey green'in, "wright went past him like a fire engine going to the wrong fire" ifadesi de pek manidardır. daha sonra real madrid'de dört kere gol kralı olup alfredo di stefano ile muhteşem bir ikili oluşturmuşlardır. 1960'daki final maçına çıkarken hampden park stadı'nda bir patlama yaşanmış ve muhteşem ikiliden yaşlı olanı di stefano üç, genci puskas ise dört gol atarak eintracht frankfurt'u paramparça etmişlerdi. o maçta puskas 33, ruh ikizi ise 34 yaşında idi... muhteşem kariyerini 1966 yılında noktalamıştır.
    antrenörlük kariyerinde, son olarak 1993'te macaristan milli takımının dünya kupası eleme maçlarında görev yapmıştır.
    2 nisan 2002'de düzenlenen muhteşem bir törenle adı nep stadına verilmiştir. bu 75. yaş doğumgünü partisinde dünya futbolunun birçok önemli ismi ile ayrıca ruh ikizinin de yanında olduğunu belirtelim. puskas ile di stefano belki de son tangolarını yaptılar puskas stadında, kim bilir...
  • di stefano kendisiyle ilgili bir anısını anlatırken şuna yakın bir şeyler söyler;

    bir gün puskasın yanına gittim ve dedim ki ' hey ferenc duydun mu pele 1000 gole ulaşmış diyorlar '
    ferenc hiç şaşkın değildi gayet klas bir şekilde bana döndü ve şöyle dedi:

    - ben bin golü geçeli 6 ay oluyor.
  • asabi bir insandır kendisi. fatih terim yönetimindeki a milli takım, euro 96 elemelerinde macaristan'la karşılaşacaktır. gruptan çıkmak için isveç ve isviçre ile çekişen milli takımın macaristan karşısında tek hedefi galibiyettir. medya gaza getirici haberler yapmaya başlar: 19 şubat 1956 türkiye macaristan maçı hatırlatılır, o maçtaki kadro bir araya getirilir, ay yıldızlı forma giydirilir. (1956'daki kadro 70'lere merdiven dayadığından, bol formalar bile göbekleri gizleyemez.) bu gaza getirici programlardan birinde de (muhtemelen kanal 6'da) puşkaş konuk edilir. laf döner dolaşır, 19 şubat 1956 türkiye macaristan maçına gelir. spiker puşkaş'a "nası komuştuk çocuu!" tadında bir soru sorar. puşkaş hiddetlenir ve "ulan 40 senedir aynı maçla yatıp kalkıyosunuz. o maçtan birkaç gün sonra sizinle bir maç daha yaptık. o maçı da biz bilmemkaç sıfır kazandık. bunu niye hatırlamıyorsunuz lan lavuklar!" gibisinden tokat gibi bir cevap verir. ortam gerilir, program biter.
    birkaç gün sonra türkiye - macaritan milli maçı yapılır. hakan şükür'ün biri bıngıldak biri de enseyle olmak üzere attığı iki golle maç kazanılır. puşkaş'a kapak olur.
  • ölümüyle babamın ölümünü bir kere daha yaşattı bana. düşünüyorum da metin oktay ile, george best ile ve puskas ile büyümüştüm ben. -ileler fazlalaştı, bileler azaldı. ülkesindeki siyasî gelişmeler sebebiyle 25 sene boyunca macaristan'a ayak basamayan bir macar efsanesiydi kendisi. babamın kahramanlarından sonuncusunu da kaybettik artık ikebanayla mı ilgilenirim bilmiyorum. beni futbola bağlayan adamın son kalesi de düştü, bana da bir hüzün çöktü.
  • ilginç bir nokta var puskas ile ilgili.
    hemen hemen hepimiz onu real madrid kariyeri sebebiyle tanırız.
    macaristan'dan ziyade ispanya'da attığı gollerle biliyoruz.
    müthiş performansıyla efsane olmuş madrid'de.
    ama bu adam real madrid'e transfer olduğu vakit 31 yaşında göbekli bir adammış.
    8 sezon boyunca da müthiş oynayıp nerdeyse her sezon 40 gole ulaşmış.
    düşünün yani 40 yaşına kadar üst seviyede oynamış,
    üstelik öyle yedek medek olarak değil, ilk 11'de.
    bu yönüyle futbolculara örnek olması gereken bir isim kendisi.
  • tarihin en underrated futbolcusudur.
  • efendim, fifa'nın 2010 yılından itibaren vereceği yılın en güzel golü ödülü kendisine ithaf edilmiş ve ödülün adı da "puskas ödülü" olacakmış.

    http://fourfourtwo.com/…ofeurope/40255/default.aspx
  • milliyet gazetesinin 16 nisan 1970 tarihli haberinde türkiye'de antrenörlük yapmak istediği belirtilen efsanevi futbol adamı.

    1 sene sonra komşu panathinaikos'u avrupa finaline çıkarmış olan puskas, haberdeki gibi türkiye'ye gelmiş olsaydı, belki de türk futbolseverlere önemli başarılar yaşatabilirdi.
  • antrenörlük kariyerinde panathinaikos'a şampiyon kulüpler kupası'nda final oynatmış*, efsane yakıştırmasını gerçekten hakeden nadir futbolculardan biriydi kendisi.
hesabın var mı? giriş yap