• ilk albümü kilim'de yer alan yaradan aşkına adlı türküsünde;

    "yunus emredir pirimiz
    alemi sardı nurumuz
    toprak olmadan birimiz
    yaradan aşkına dön gel."

    der.

    ilginç biçimde gözden kaçırılmış, solcu zannedilmiş, hatta yedi karanfil serisinin 1991'de yayımlanan ilk albümünde iki türküsüyle (kilim ve yaradan aşkına) yer almıştır.

    yaradan aşkına türküsünde bahsettiği gibi aslında bir nurcuydu. soldan sağa kaydığı zannedilmiştir. kısacası başından sonuna sağ çizgide yer almış bir türkücüdür.

    ee ne var bunda? şu: elbette bir sanatçı istediği düşünceyi savunabilir. arzu ettiği siyasal çizgide konumlanabilir. burada ilginç olan kısaparmak'ın her iki tarafa da, sağa da sola da yakınmış gibi durup her devrin adamı rolünü güzelce oynamış olmasıdır.

    ahmet kaya, grup yorum, kızılırmak, zülfü livaneli gibi sanatçıların ve toplulukların çokça dinlendiği bir dönemde o da geniş kitlelere hitap edebilmiştir. dikkat edilirse hemen hiçbir türküsünde etliye sütlüye dokunmamış, ne zulümden ne de 12 eylül sonrası baskı ve işkencelerden bahsetmiştir. sağ ideolojinin kolayca uyum sağlayabileceği gibi onun sistemle bir derdi filan olmamıştır. sabun köpüğü besteleriyle zaman içinde unutulmaya yüz tutmuştur.
  • lise yıllarımda, ergenlik döneminde iken büyük sıkıntılar yaşıyordum. bir yandan maddi bir yandan manevi sıkıntılar. nasıl geldi hatırlamıyorum (sanırım biri vermişti) elime fatih kısaparmak kasedi geldi. dinledim, sesi o kadar güzel gelmişti ki.

    psikolojik olarak çökmüş ve ev geçindirme telaşesinde bir anne, biri daha bebek olan 3 kardeş ve manen olmayan bir baba. evin en büyük çocuğu olunca insan omuzlarında yük hissediyor ama ne yapabilirsin ki ? daha ergenliğin yeni bitmiş, okuyorsun. bulunduğun şehrin en iyi okullarından birinde hem de. yaşıtlarım harıl harıl (bkz: öss) sınavına hazırlanıyor, ben de istiyorum ama nasıl hazırlanayım ? derse kafa mı kalıyor. işte o sıralar o kasetteki ses benim için bir baba figürü oluyor. allah'ım ne güzel söylüyor. ne kadar babacan bir ses. uzaktan uzaktan seviyorum kendisini. babamın bıraktığı boşluğu onunla dolduruyorum. o sıralar yeni bir kaset çıkardı. almak istiyorum ama nasıl alayım. ayakkabının altı delik, para olsa ayakkabı alacağım. hakkını helal et abi, param o sıra korsana anca yetmişti. (param olduğunda orijinalini aldım ama :) )

    yıllar sonra havalimanında çalışıyorum. bir cumartesi sabahı. gelen yolcuları izliyoruz. bir baktım fatih kısaparmak. nasıl koşa koşa gittim yanına. hoş geldin fatih abi dedim. sanki kırk yıldır beni tanıyor, onu beklediğimi biliyormuş gibi "hoş bulduk kardeşim" dedi. o kadar çok şey söylemek istedim ki o an. söyleyemedim... kendisini tanıyanlardan gören geliyor. herkesle hiç sıkılmadan tek tek konuşuyor, fotoğraf çektiriyor.

    o sıra orkestra ekibinden biri yanına geldi ve "abi büyük bir sorunumuz var, enstrümanları atmamışlar uçağa, bir sonraki uçakla gelecekmiş ve bir sonraki uçak konser saatinden 1 saat sonra." hem kendisinin hem ekibin yüzü yerlerde. o sıra hala gelen oluyor, fatih bey merhaba. ben olsam gelenlere "bi durun la bi durun, zaten sıkıntılıyım" derdim. ama o gelen kimseye bunu yansıtmadı. herkesle tek tek ilgilendi ve güler yüzünü eksik etmedi. sonra ekip arkadaşına dönüp, "dur bakalım, buluruz bir hal çaresini. "

    o tavrı beni çok mutlu etmişti, zamanında hayal ettiğim karakterin düşündüğüm gibi biri çıkması çok güzel bir histi. serseri olmakla düzgün bir adam olmak arasındaki ince çizgide olduğum dönemlerde sesinle bana destek oldun. yanlış yola gitmememi engelleyen figürlerden biriydin.
  • üniversitede hukuk okumuş, sonlandırmamıştır. anne babasıyla güneye tatile gitmek yerine ses kayıt cihazı ve çantasıyla yaz boyu anadolu'da köy köy dolaşıp halk müziğini yerinde incelemiştir. 1982 basımlı "dil folkloru açısından harput ağzı" isimli bir kitabı mevcuttur. bir elinin parmakları doğuştan kısa olan rahmetli babası necip bey, güngör olan soyadına kısaparmak'ı ekletmiştir.
  • entry'lerin neredeyse yarısı yok ideolojik değildi, yok orta yolcuydu, şöyle görünümlü böyleydi vb. üzerine kurulu.

    şarkı türkü bestelemek, icra etmek için illa ki bir ideolojinin savunucusu mu olmak gerekiyor? mesela bir roman yazarına neden sistemle kavga eden bir konuya değinmek yerine bir katilin psikolojisini analiz eden bir roman yazdın diyor muyuz?
  • mor salkımlı sokak isimli adlı şarkısı ile gönlümüze uzun yıllardır dokunmakta olan beyefendi şahsiyet. bu adamcağızı hiç ön planda göremezsiniz. işini yapar her daim.
    bu adam benim babam şarkısı da ayrı bir dokunur bana. babamı hatırlatıyor, dokunuyor işte...
  • adı söylendiğinde ilk akla gelen "kilim"in sözlerini de copy-paste yapalım bari:

    sevdiğine sözü olan bir kilim dokur
    kilimin dilinden ancak anlayan okur
    sırlarımı verdim sana sevgimi verdim
    şu gönlümü kilim yaptım yoluna serdim

    ayıptır günahtır diye kilit vurdular dilime
    aşkı dokudum kilime anlıyor musun
    yetinmedim türkü yaptım gayrı bu canımdan bıktım
    hani senin olacaktım dinliyor musun

    kilim kalbin aynasıdır gönlün sesidir
    her nakışı bir duygunun ifadesidir
    kilim sevgiliye çağrı aşka davettir
    kimi renkler şikayettir kimi hasrettir

    ben şu gönül tezgahında kilim dokudum
    erenlerin dergahında aşkı okudum
    töremizde kilim demek ilim demektir
    kilim sevdadır özlemdir derttir istektir
  • ahmet kaya'yi ideolojisinden dolayi tv'ye cikartmayan trt'nin buldugu ahmet kaya for the masses.. adamin zaten piyasada kasetleri falan vardi, bir gun [sanirim 1990 yiliydi] trt. bir cumartesi eglence programinin neredeyse tamamini bu adama ayirdi, adami yeni biriymis gibi lanse etti. ondan sonraki bir kac sene boyunca populerligini korumayi basarmissa da, sonradan sonup gitti..
  • mor salkımlı sokak şarkısını pek bi sevdiğim türkücü. ayrıca akp'nin biz biriz beraberiz şarkısını yazan kendisi değil, uğur ışılak'tır.
  • çocukken kral tv'de çıkınca üzülürdüm.
  • yaşlanmış o eski siyah saçlardan bıyıklardan eser kalmamıştır. her zaman düzgün kişiliğiyle bilinmiştir.
hesabın var mı? giriş yap