• daha "ciddi" edebiyat alt bölümleriyle uğraşanlar ya da sevenler tarafından genellikle küçümsenir. hatta dizi/film severinin de küçümsemesiyle sık sık karşılaşılır. (sanki dizilerin/serilerin yazımıyla büyük benzerlikleri yokmuş gibi!)
    ... beğenmiyorsan okuma!

    fan fiction söz konusu olunca, diğer kurmacalarda olduğu gibi çok reziliyle de, çok iyisiyle de karşılaşmak mümkündür. orijinal bir hikaye yazmaktansa fan fiction yazan kişiyi hayal gücü yeterince geniş olmamakla suçlamak öküzlüktür. iyi bir fan fiction yazmak gerçekten zordur. hem bilinen bir settinge yakışan bir konu bulmak ya da düzgün bir alternatif yaratmak, hem de karakterlerin kendileri gibi olmasını sağlamak gerekir. (yani out of character olmaması lazım. bunu profesyonel dizi ya da çizgi roman yazarlarının bile zaman zaman beceremediği görüldüğüne göre kolay olmadığını kabul edersiniz herhalde. ben alıştırma olsun diye bir iki tane naruto fan fiction'ı yazmaya çalışmıştım, aman tanrım. bana kendi hikayemi yazmak beş bin kat kolay geldi. yetenek ve alışkanlık işi.)

    fan fiction'ın copyright konusunda sorunlar olabilmekte. gidip de yazdığınız fan fictionspielberg'le çekmeye çalışmayacağınıza göre bunun maddi bi yaptırımı olması bana saçma geliyor. nasıl japonlar doujinshi'yi gerçek serinin reklamı olarak gördükleri için kabul ediyorlar, fan fiction'ın da bi farkı olmaması lazım. (kimse harry potter okumadan/izlemeden harry potter fan fictionından bi halt anlamayacaktır.) dolayısıyla eser sahiplerinin fan fictionı küçümseyip yasal yaptırımları kullanarak engellemesini kompleks ve/ve ya manyaklık olarak görüyorum. genellikle kimse uğraşıp da fan fictionları engellemeye çalışmaz ama tersi örnekler de görülebiliyor. misal anne rice kesinlikle eserlerinin fan fictionını görmek istemeyen ve gerektiğinde yasal yaptırımlara başvuran bir insan. (bkz: http://www.annerice.com/…action-messagestofans.html) oysaki ben eminim ki bi sürü fan, queen of the damned'dan başarılı hikayeler yazacaktır. nasıl bir egodur arkadaşım o? tamam lestat tatlı bi karakter ama, jean claude varken dönüp ikinci kez bakmam. hıh.... **duraklar** bi saniye ya, jean claude'un yaratıcısı laurell k. hamilton da fan fictiona izin vermiyor. ulan hayatta en sevdiğim karakterin yaratıcısı da bunu yapıyorsa... (yok hamilton bi daha almam diyemem jean claude için anita öküzünü, frost ve rhys için merry gentry serisini okuyorum. ama bi daha kimseye hediye olarak hamilton kitabı almam. evet.)

    neyse ki dehalarına ve karakterlerine daha çok güvendiğim j.k. rowling, joss whedon, clamp gibi kişiler fan fictiona destek veriyor. ayrıntı için (bkz: http://en.wikipedia.org/…al_issues_with_fan_fiction )

    sadece satış grafiklerine ve reklama güvenmek aptalca. bi şeyin ününü, devamlılığını ve başarısını sağlayan şey fandom.
    fan service kölesi olun demiyorum da, kendinizden tiksindirtmemeniz iyi bi fikir olabilir şekerler.

    (bkz: fan art) (bkz: fandom) (bkz: shipper) (bkz: noromo) (bkz: doujinshi)
    bonus olarak: (bkz: anime) (bkz: manga) (bkz: otaku) (bkz: geek) (bkz: nerd) (bkz: yaoi)
    (bkz: çizgifilm karakterine aşık olmak) (bkz: dizi karakterine aşık olmak)
  • bu aralar fanfiction.net üzerinde işleyen türevinde twilight fanfic'leriyle dolup taşan internet yazılım türü.

    ayrıca yazılan bazı hikayelere göz atınca insanda kahkaha atma isteği de uyandırmıyor değil. lotr üzerine yazılmış bir hikayede naif elfler arasında geçen şuna benzer bir dialogla karşılaşmak beni benden almıştır::

    ...and frehamer was mad at him, for being such an arrogant prick. he cried top of his lungs:

    -"motherfucker"
  • hayatımı mahveden ancak bırakamadığım internet oluşumu. sabahtan akşama oku oku bir de bitmiyor. güzel yazılınca da tadından yenmiyor ama, kilitliyor resmen ekran başından kalkamıyorum. en sonunda bir-iki bölümü bastırıp dosyalayınca arkadaşlar "hop, sakin" dedi de durdum yoksa vallaha kitap gibi yanımda taşıyıp okuyordum her an. hayır yatakta "uyumak mı yoksa fanfiction okumak mı... bir bölüm daha okusam? bir bölümü 14 dakikada okuyorum, en iyisi ben iki bölüm okuyayım" diye polemiklere girmediğim mi kaldı yoksa internet yok diye bölümleri iphone'un notlarına stoklamadığım mı, bazen ben de üzülüyorum halime.
  • 13 yaşımdan beri bağımlısı olduğum şey. kaliteli türkçe örneklerinin az olması sebebiyle bir ingilizce geliştirme aparatı. gerçekten iyi yazılmış olanı yan sekmede google translate açık halde hikaye okutur insana.
  • zannedildiğinin aksine internette en kalabalık komunitesini harry potter hayranlarının oluşturduğu edebiyat türü.
  • dün bundan bahsederken arkadaş mükemmel bir freudian slip* örneği göstererek fuck fiction dedi. böyyle de bi tarafı var yani.

    içinde seks olmayan şahane örnekleri var biliyorum da, içinde seks olan şahane örneklerini de aşağılamayalım lütfen <3
  • neredeyse her fandoma yazılabildiğini gördüğümüz hayran hikayeleri. (teletubbies gördüm daha ötesi yoktur benim için.)

    bazıları o kadar güzel bir evren yaratıyor ki hayran hikayesi demeye çekiniyorum. hele bir de ne okuyorsun diye sorana bu cevabı verdiysen küçümseyici bir hmmm yapıyorlar kafayı yiyorum. o hikayelerin arka planlarında ne biçim araştırma oluyor bilinmiyor. bir hikaye yazmışlar müslüman olarak yaşayan birinin bile bilmediği ayrıntılar var ya da yarattığı miti gerçeğe öyle bir yedirmiş ki gerçekten öyle miydi diye tereddüte düşüyor insan.(tabi gene bazıları diyeceğim) tabi internette her şeyde olduğu gibi bunda da iyisini bulmak var. bazıları da pornodan farksız. bunun en kötü basılmış örneğini de fifty shades of grey'le gördük.
  • baya roman gibi okunur, kaptırılır, bir sonraki bölüm hevesle beklenir. bir noktadan sonra ise artık kişi kendi de yazmak ister ve uzun kurgu evresi sonunda bütün hikaye kafada oluşmuşken ilk bölüm yazılır. yıllardır yazma eylemi akılda olmasına rağmen hiç bir hikaye oluşturulmamışken ilk hikaye denemesi ingilizce yazılmış bir fan fiction olur. ilk bölüm bilgisayarda bir köşede öylesine bekletilir, durur. aylar sonra kafanın hala rakı etkisinden kurtulamamış olduğu bir gece ilk bölüm yayınlanır. ve sonra...amerika,ingiltere, avusturalya, güney kore, rusya, singapur ve daha nice ülkeden bu öylesine yayınlanmış fan fiction takip alır. amerika'dan daha önce hikayesine yorum yapma vasıtasıyla az çok konuşulmuş biri beta hizmeti vermeyi kabul eder ve öylesine yayımlanarak başlamış fanfiction bölümleri üzerinden geçer, gramer hatalarını düzeltir, tavsiye verir. yüzü bile görülmemiş bu kişi artık yazarın ilk editör'ü olmuştur ve bu işi severek yaptığını söylemektedir. bir ay sonra 4. bölüm yayınlanmışken bine yakın okunma oranıyla garip bir mutluluk hissi kişinin içine yayılır. her yayınlanan bölümde saat kaç olursa olsun saniyesinde bölümü okuyan bir güney kore'li takipçisi, yazdığı ana karakterleri birbirine çok yakıştıran fransız bir yorumcusu, her bölümü özenle düzelten amerika'lı bir beta'sı olan yazar artık yalnız değildir.
  • "slash" ibaresi olanlarından itinayla kaçınmak gerekir. kaçınmaz da sonra atıyorum lost'a ait bir fiction okurken birden hikayede sawyer ile jack'in aşk dolu yatak fantezilerinin ayrıntılarıyla anlatıldığını görürseniz uyarmadı demeyin.
hesabın var mı? giriş yap