• asoiaf & game of thrones serisinde, insanların adını bile duymaktan çekindiği, işlerini mükemmel bir gizlilikle yapıp öldürdükleri insanlar kazalara kurban gitmiş şekilde gösteren assassin topluluğu. hizmetlerine karşılık aldıkları bedel, kendilerine gösterilen hedefin önemine göre değişmektedir. sıradan bir insanı çok ucuza aradan çıkartabilirken, bir soyluyu, kralı, prensesi mefta etmek için istedikleri mebla çok daha yüksek olmaktadır.

    --- spoiler ---

    çok çok ağır spoiler. lütfen okumak istediğinizden emin olun. adwd kitabıyla birlikte arya stark aralarına resmi ve en klas şekilde katılmış bulunmaktadır.

    --- spoiler ---
  • orgutten ziyade olume tapan bir tarikattir, colugun cocugun beynini yikar amaclarina alet ederler. inanc prensipleri ve cok yuzlu tanriya tapmalari gostermeliktir, her turlu illegal faaliyetin icinde bulunurlar, tuturabildikleri fiyata is bagladiklari, parasini alamadiklari insanlara hizmet borcu cikarttiklari bilinir. bravoos halki zulumlerinden yilsa da got korkusundan desteklemeye devam ederler. gozumde degerleri cek-senet mafyasi ile scientology arasi bir yerdedir.
  • --- spoiler ---

    bu yüzsüzlerin, tamamen nötr kiralık katiller olduğu fikrine hiç alışamadım, hep arkasında daha büyük emelleri olduğu hissi, sezisi vardı.
    son bölüm(6x08) itibariyle bu sezime bariz dayanaklar çıkmış oldu.

    jaqen h'ghar veya nam-ı diğer kibar adam'ın arya'ya o son dudak kıvırışı aslında planın en başından beri yolunda gittiği ve söylediği gibi arya'nın artık aralarından biri olduğu(no one) gerçeğini doğruladı.
    bir yüzsüzün öyle apar topar esir alınıp sura gönderilmek üzere kafeslenecek kadar beceriksiz olmadığını bildiğimize göre en başından beri jaqen'ın o yolculukta olmasının bir hedefi vardı. bu hedef belki birkaç yıllık bir planı kapsayan, belki daha kuzeyde olmasını veya gerçekten sura gitmesini gerektiren bir büyük hedef olabileceği gibi bizzat arya'yı bulup braavosa çekmek de olabilir. bana ilki daha makul geliyor, yolda arry'nin gerçek kimliğini(gendry muhabbetleri sidik yarışları derken) anlayınca da planında ufak bir değişiklik veya erteleme yapıp arya stark'a yönelmiştir.

    yüzsüzlerin rastgele bir çocuğu sırf gözü kara, biraz deli, maceracı diye alıp eğiteceklerini hiç sanmıyorum. zaten normalde pek çocuksever ve eğitim gönüllüsü olmadıkları bariz, jaqen'ın arya'ya sırf kişisel bir ilgi /sempati beslediği için çağırması da g.o.t için fazla romantik.
    bu nedenle bizzat onun arya stark olması ile ilgilendiklerini ve herhangi bir no-one 'a değil arya stark bir no-one'a bundan daha kapsamlı bir planda ihtiyaç duyduklarını düşünüyorum.
    arya'nın eğitimi boyunca yaptığı her şeyin, geçtiği her aşamanın ve bu son sözde bırakışın dahil işin bir parçası olması ihtimali daha kuvvetli. yani jaqen aryaya artık sen de no-one'sın derken aslında yanılmadı. no-one'ı hep birebir anlamıyla, kendinden geçiş, kimliksizlik, berduşluk gibi algıladık. bunda bölümlerdir orta çağ çilecileri gibi yaşatılan neredeyse sufi şeyhi kıvamına getirilen karakterlerin de etkisi var. ama asıl olay bu değildi hiç olmamıştı.
    hiçbir yüzsüzün, tamemen eski karakterinden, geçmişinden, kimliğinden sıyrıldığına, ferrarisini satan bilge cinsinden bir hikmet arayışları olduğuna inanmıyorum. arya gibi geçmişte eğitilen ve hayatının bir döneminde yüzsüzlerle olmuş başka karakterlerin de bu topluluğun felsefesini diyarın dört bir yanında sürdüren neferler olduğunu varsaymak da çok abes kaçmaz.
    bunlarınki de paralı suikastçiliğin ardına sakladıkları daha büyük gündemlerini örten bir kılıf işle beraber paralel örgütlenme olabilir. bizzat suikast işinde kullandıkları, dövüşçü kimliği ön planda olan aktivistleri kadar, politik veya fikri cephede de mensupları var. çünkü prenseslerinden en avamına teorik olarak herkesi öldürebiliyorlar, bu da uygun yerlere sızmış pek çok üyeyi gerektirir salt dövüşle, ninjalıkla, kılık değiştirmeyle olacak iş değil. hatta serideki karakterlerden varys, üstat aemon, doran martell, missandei veya daario noharis gibi isimler üzerine bahis oynardım.

    facelessların asıl amacına gelirsek, şu tasavvufi çilenin ve hamdım, piştim, yandım muhabbetinin ardında bir de aşkıncı, amoral (belki nihilist) bir tutum gözlerden kaçmamıştır herhalde. kıyafetlerdeki yin-yang'dan jaqen'ın apatik duruşuna ve arya'ya hatırlatılan ; 'peki ölüm sadece kötüleri mi alır, iyiler ölümsüz mü?' gibi tarafsızlıklara kadar hep vurgulanan bu iyi ve kötünün üstündeki denge, diyarın gri dokusu. kaç sezondur izlediğimiz ve içimizi başta cız ettiren şeylerin çoğu zaman çok daha komplike sonuçları olması gibi vurgular. dindeki kötülük problemine 'vardır bunun da bir hikmeti' yaklaşımı gibi, bu yüzsüz insanlar ve yeşil görenler gibi yeraltı oluşumlarının da bir tür dengeyi gözettiğini düşünebiliriz. hikayeleri her ne kadar köle ayaklanmasından başlasa da malum hediyeyi herkese eşit uzaklıktan dağıtıyorlardı, yani öyle devrimci bir oluşum değiller. ünvanları bitmeyen daenerys kardeşimiz gibi hayra geçmek, köle azat etmek gibi bir kaygıları yok, dönüşüm veya değişim amaçlamıyorlar daha çok varolanı olduğu gibi kabullenip mümkün olduğunca koruyorlar diyelim.

    öyleyse neden tamamen işlerine bakan, apolitik ve çıkarsız bir oluşum olduklarını ve gerçekten no-one olduklarını kabul etmiyoruz dersek, her ne kadar okham usturasını desteklesem de bunlar da insan kardeşim. bir tür soğuk sihirle (buz-ölüm) haşır neşir olacaksın, bu kadar güçlü olduğun konular olacak da etliye sütlüye hiç karışmayacaksın-namümkün.
    varys abiye ilk sezonda kimden yana olduğu sorulduğunda 'diyar' demişti 'birilerinin onu da düşünmesi gerek' burada diyarın düşünülmesinden kasıt illa ned starkınki gibi bir ahlak kumkumalığı bir tür murtazalık içermekten öte, aşırılıkların önlenmesi güçler dengesinin olduğu gibi korunması ve sistemin her zamanki gibi işlemesiydi belli ki.

    cesuryüreğimiz, gönüllerin fatihi arya'ya gelince; eğitiminde geçtiği yollar aştığı aşamalar hala ortada. yani sonunda hedeflenilen(hiç kimsenin bir işine yaramayacak) tam bir kimlik reddi değildiyse, karakterin gelişiminde önemli adımlar atıldı. tapınakta içtiği bir sıvının etkisiyle aslında en başından beri psikozda olduğu, waifin onun alter egosu olduğu yönünde spekülasyonlar var. sonunda waifi öldürmesi de sembolik olarak, jon snow'un çocuğu öldürmesine denk bir gelişim aşaması olabilir. her iki şekilde de o eski arya stark ya da arry ya da cat değil; travma sonrası stres bozukluğundan muzdarip, öfkeli, intikam ateşiyle yanıp tutuşan, kavgacı, deli cesaretli cahil özgüvenli çocuğun yerine gerçek yetenekleri üzerine oynayan, makul, iradeli, olgun bir genç kadına evrilişini gördük. faceless'ın da aryayı bu yola çekerken olabilecek birkaç ihtimal içinde belli ki arzuladığı buymuş ki son gülen h'ghar oluyor.
    h'ghara gelince bana kalırsa onun ne gerçek yüzü ne gerçek kimliği ne gerçek ismi bu, hatta o maske ve kıyafetlerin arkasında her seferinde farklı bir faceless adam bile olabilir. çünkü bu suratla onu esirken gördük, bir yüzsüzün direkt suratını ifşa ederek yakalanıp duvar'a götürülmesindense direkt bir suçlunun yüzünü castingde kullanması daha mantıklı, sonrasında bu yüzü ve tavrı hem seyirci hem arya sempatik bulduğundan bu yüzün ardından kızı eğitmeyi seçmişler. kibar adam(lar)ın oyundaki asıl gayesi ve arya stark ile gelecekte ne yapacakları şimdilik meçhul olsa da burada bitmediği ve bu gidişine izin vermenin bir yenilgi/pes ediş olmadığı aşikar.
    --- spoiler ---
  • öldürmeleri istenen kişi ne kadar önemliyse fiyat o kadar artar. öyle ki khaleesi'yi öldürmek için faceless men'i kiralamak, katile bir lordluk vermekten daha pahalıdır. ben bunun paragözlülükten çok dengeyi korumak için olduğunu düşünüyorum. bu kadar başarılı bir kiralık katil örgütünün fiyatının makul olduğunu hayal edin. herkes birbirini bunlara öldürtürdü.
  • bu kardeşler ve arya ile ilgili münasebetleri üzerine bir inceleme yazısı için,

    (bkz: #60872226)
  • fourteen fires volkanik yanardağlarının altındaki zorlu valyria madenlerinde çalışan kölelerin kurduğu tarikat. kişisel çıkarlarıyla, öfke veya nefretle katletmeleri yasaktır. many-faced god’ a tapmaları ve felsefi yönleri aklıma hep herakleitos’ un fragmanlarından birini getirmiştir:

    “ aynı şeydir yaşayan ve ölen, uyanık ve uyuyan, genç ve yaşlı. çünkü sonrakiler öncekilerle, öncekiler sonrakilerle yer değiştirirler.” *
  • yüzsüz adamlar olarak türkçe'ye çevrilen bu topluluğun tapınağı siyah ve beyazın evi'dir. çok yüzlü tanrı'ya taparlar. katılımcılar önce hiçkimse olmayı öğrenir. siyah sulardan içmeye gelip ölenlerin eşyaları, sikkeleri ve yüzlerini toplarlar.

    --- spoiler ---

    serinin 5. kitabı ejderhaların dansı'nda jaqen h'ghar'ın ne çeşit bir eğitimden geçerek sessiz sedasız adam öldürebildiği ve yüzünü değiştirip gidebildiği aydınlanmaktadır.

    --- spoiler ---
  • şeytani bir tarikattır bana göre.tasavvuf ve panteizm ile de doğrudan ilişkisi var gibi.zaten öncesinde benzetenler olmuş.herşeyin tek bir bütün olduğunu savunuyor bence.neden olduğuna gelince birkaç filmde benzer düşünce formlarına rastladım.bu konuda iyice ikna olmaya başladım.

    örneğin scorsese filmi the last temptation of christ filminde şeytan kandırabilmek için şu şekilde ikna çabalarına girişiyor.

    - boşver o kadını,birçok yüze sahip tek bir kadın var.

    yine ince kırmızı hat filminde savaşın dehşetini yaşayanlar için benzer bir lafı bir asker söylüyor.kelimesi kelimesine olmayabilir ama kısaca şu şekilde.

    - sanki birçok yüze sahip tek bir adam vardı.
  • türkçeye "yüzsüz adamlar" veya "yüzü olmayan adamlar" olarak çevrilebilecek "a song of ice and fire" evrenindeki suikastçı tarikatıdır.

    ılk olarak antik valyria'da ortaya çıkmış ve orada acılar içinde yaşayan ve çalışan, ve huzurlu bir ölüm için dua eden köleleri öldürerek ortaya çıkmıştır. hatta kendi hikayelerine göre, kölelere bu acıları çektiren valyria ırkının da yok olmasını sağlamışlardır "doom of valyria" ile.

    faceless man, many-faced god / çok yüzlü tanrı 'ya taparlar ve merkezleri braavos şehrindeki "house of black and white" (siyah ve beyazın evi) idir.

    hiç şüphesiz en bilinen özellikleri, eski büyüleri kullanarak, ölmüş veya izni alınmış canlı kişilerden yüzlerini toplayarak, kendi yüzlerini ve vücutlarını değiştirebilmektedirler. bu yüzden de tarikata kabul edilenler, kendi kişilikleri tamamen yok oluncaya kadar eğitim görmeye devam ederler, ta ki tam anlamıyla "hiçkimse"ye dönüşene kadar. hayatları boyunca da, çok yüzlü tanrıya hizmet edip, hedeflerini öldürürler.

    bu tarikat ölümü bir hediye olarak görür ve bunu hakedenlere bu hediyeyi belirli bir ücret karşılığında götürürler. bu ücret her zaman para da değildir, gerektiğinde can vererek de bu ödemeyi yapmak mümkündür. ödenecek ücret, hedefin önemine göre artmaktadır. örneğin bir kralı öldürmek için binlerce kişilik bir ordu kuracak kadar ücret istenebilir. sonuç olarak, eğer faceless men, sizin verdiklerinizi kabul ettiyse, bilin ki istediğiniz kişi ölmüştür. belki bugün, belki yarın, belki önümüzdeki yıl, ölümü kesindir, alternatifi yoktur. bu evrendeki bir nevi 100% garantili işini yapan tek kuruluştur.
hesabın var mı? giriş yap