• yüz yıl boyunca “çöl sıcakları” diye bildiğimiz şey iki yıldır “eyyam-ı bahur” oldu.

    bedevi artıkları sizi
  • bu tanimlamayi sik sik duyar olduk. turkcesi yok mu bunun? hangi dil oldugundan bile emin degilim ama arapca sanirim. bir tek bana mi itici geliyor bilmiyorum ama bu kadar yozlasmak cok uzucu.

    edit: bu entry`den dolayi sayin laik ve yalayici vs gibi hakaret icerikli mesaj atan yazarlar oldu. laik diye hakaret mi olur lan asdfgl ya da neyi yaliyorum anlayabilmis degilim ama neyse.

    oneriyle gelen yazar arkadaslar da oldu( tesekkurler @ozigzagor ), basliktaki tanimlama yerine bunlari kullanabiliriz;

    kavurucu günler
    kavruluş günleri
    kavurgan günler

    patlican sicaklari da denilebilirmis ya da en basitinden bedevi* collerinden gelen asiri sicak hava dalgasi diyip gecebiliriz.
  • muhafazakar hava durumudur.
  • 40 yıllık sıcak hava dalgamız bile mülteci akımının etkisi altında. balkanlardan gelen soğuk hava dalgamıza da kayyım atamasalar bari.

    (bkz: nemli terli yapış yapış arap seviciliği)
  • halk arasındaki yaygın bir kanıya göre yazın sam yeli estiğinde güneş altında, hem de ıslak olarak kalınınca, derideki su damlacıkları mercek görevi görerek deriyi zedeler ve beyaz lekeler oluşturur. batıl itikata göre kişi üzerinde metal eşya bulundurarak iz kalmayacağını düşünse de korunmanın tek yöntemi iyice kurulanmaktır.
  • bizim fethiye'de de çoğu yerdeki, gibi "eyyam buhur" adıyla tanınan dönem. tipik süresi yeni takvimle 31 temmuz/1 ağustos ile 7/8 ağustostan oluşan haftanın içi. ingilizce dog days denen eyyâm-ı bâhur, eski mısır takviminde sirius (büyük köpek, canis major) takımyıldızının etkisinin görüldüğü dönem. bu dönem için ingilizlerde "dog days" (köpek günleri) ifadesi kullanılıyor. roma döneminde dies caniculares denmiş. (bkz: yangınlar/@ibisile)

    eyyam buhurun vücut lekelerine "sirius lekeleri" diyelim mi? veya alabuluttan ala düşmesi. bu lekelenmelere en çok antalya'da dikkat edilmiş. fethiye'de de biliniyor. kaçınmak için doğrusu yanlışıyla metale, metal çivilere tutunmuşlar, ala düşmesin diye çocukların boynuna asmışlar. uyarı referansı olarak vitiligolu çocukları göstermişler. kuzeyde karadeniz'de erişkinler eyyam-ı bahur vurur diye o sıralar yüzmelere gitmezmiş.

    eski rumi takvime göre temmuz ayının 3. haftasına yani ikinci yarısına denk geldiğinden eyyam bahur'un sıcak, aşırı sıcak olması şaşırtıcı sayılmamalı. asıl şaşırtıcı olan rumi takvimle ağustosun başladığı 13 ağustostan sonraki ağustos sıcağı... kemik kırığı iyileşmeleri için sadece eyyam buhur yetmez, eskiler ağustos sıcaklarının, kırığın üstünden bir tur geçmesi gereğine ciddi inanırlardı. alabulut ısıcağı dedikleri..

    (bkz: eyyam-ı bahar), canicule
    (bkz: sirius/@ibisile)
    (bkz: kavurucu sıcaklar)
  • eyyam-ı bahur ( çok çok çok sıcak günler) ingilizlerin dog days almanların hundstage bizlerin de çok sıcak, asıl nem çok kötü, resmen buharlaşıyorum, cehennem sıcakları, afrika sıcakları vb. diye nitelediği günlerdir. kuzey yarım küre'de temmuz sonu ağustos başı ve ortasına denk gelir.

    gelelim dog days meselesine... her ne kadar bu sıcak havalar kediyi, köpeği asfaltta kendinden geçirircesine yatırıyor olsa da dog days kavramının köpeklerle direkt ilgisi yoktur. aksine adını büyük köpek takımyıldızında bulunan sirius çift yıldızından alır. eskiden, yunanlar ve romalılar bu yıldızların temmuz sonlarında ağustos başlarında güneşle birlikte doğup battığını, bu yüzden aşırı sıcaklara sebep olduğunu düşünerek bugünlere takımyıldızının adından yola çıkarak dog days (dies caniculares ) adını vermişlerdir. rivayet olunur ki bu takımyıldızının gönlünü hoş etmek için büyük, kahverengi köpekler de kurban etmişlerdir (bak, bu hiç hoş olmadı).

    neyse, efendim, hiçbir canlının, yeşilliğin ya da sağlığınızın sıcaktan zarar görmediği günler dilerim. (arada kabloları mabloları kontrol edin, sıcağın alnında koşmayın)
  • çölüne dön amına koduğum
  • bi insanın evde otururken başına güneş geçebilir mi ya?
  • eyyam-ı bahur etimolojik olarak eyyam da bahur da arapça bir sözcük olup, eyyam “yevm” günün çoğuludur ve “günler” anlamına gelirken bahur da “çok sıcak”, “yerden yükselen buhar” anlamına gelmektedir. görsel

    özellikle 1 ve 7 ağustos arasında görülen yılın en kurak ve en sıcak dönemini oluşturur. koç ve keskin’e göre (2001), eyyam-ı bahur 1-8 ağustos tarihleri arasında yaşandığı ifade edilen şiddetli sıcakları tanımlamak için kullanılmaktadır. görsel

    halk takviminde yaz döneminde şiddetli sıcakları ifade etmek için ağustos sıcağı veya harman sıcağı kavramları kullanılmaktadır. ağustos sıcağı 15 temmuz-15 ağustos tarihleri arasındaki dönemi ifade etmektedir. görsel

    ağustos sıcağı eyyam-ı bahur dönemini de kapsamaktadır. bu nedenle takvimlerde eyyam-ı bahur olarak belirtilen dönemin halk takviminde genişletilerek ağustos sıcağı olarak ifade edildiği düşünülmektedir. görsel

    kazancı (2010) yüksek lisans tezinde ağustos ayını harman dönemi olarak yorumlamıştır. bu dönem yüksek sıcaklıkların en belirgin olarak yaşandığı dönemi ifade etmektedir. bu bulgu koç ve keskin (2001) harman sıcağı kavramına yakındır. görsel

    daha ayrıntılı bilgi için gülser alacahan'ın hazırladığı "otantik öğrenmede yerel coğrafi bilgi ve halk takvimi" adlı yüksek lisans tezine göz atabilirsiniz.

    kaynak: istanbul üniversitesi tarihi coğrafya twitter hesabı tweet serisi linki
hesabın var mı? giriş yap