• 'god is the mechanic' tanimlamasiyla beni eglendiren, cronenberg'in en onemli filmlerinden biri. filmi tanimlayabilecek en iyi tanim 'reality inside a reality inside a reality inside a reality inside a reality ... ' olsa gerek, ya da' game inside a game inside a game inside a ...' bu noktada o ic ice gecen cok unlu rus oyuncak bebekleriyle benzetme yapilir film icin; icinde bulundugumuz noktada hangi gerceklik duzeyinde yer almaktayiz? icinde bulundugumuz ve bizim gercek olarak algiladigimiz gercekligin otesinde baska bir gerceklik var midir? eger varsa hangi gerceklik duzeyi aslinda gercektir? gercekte gercekten bir gerceklik gerekir mi? (bu sonuncusunu ben uydurdum, hosuma gitti "ger.." ile cumle yapmak).

    aslinda existenz, varolusculuk felsefesinin agirlikla islendigi postmodern bir filmdir (ne yazik ki film haksiz olarak matrix'le karsilastirilmaktadir. matrix, dini motiflerle felsefi temalari, buyuk butceli, high speed action filmi bunyesinde birlestirmis, virtual reality'yi tema edinmis, special fx manyagi bir filmden ote bir sey degilken, existenz gerceklige iliskin derin konulari degisik ve sade bir bicimde sorgulayan bir filmdir). filmde schoppenhauer (world is will and representation, created with a huge human condition) ve heidegger'in fikirlerine (the vital fact that human beings truly exist, in the fullest sense, only when being-there for them-selves) siklikla gondermeler yapilir. filmde oyunu oynayan karakterler 'oyunu oynamayi' secmislerdir. baudrillard'in simulasyon teorisi de yankilanir film boyunca (hyperreality is more real than reality). ayrica organik bir teknolojinin insan vucudu ile metamorfozu, tipik bir cronenberg ogesi olsa da marshall mcluhan'a gonderme gibidir (computers are extension of human consciousness).

    filmin gorsel yapisi bildik cronenberg ozelliklerini gosterir. yonetmenin 50'li yillarin sinematografisine tutkusu butun film boyunca barizce bellidir. hikaye yakin bir gelecekte gecmesine ragmen yaratilan dunya gecmisten izler tasir. bu gorsel ozellik de yapay bir duygu birakir seyircide ki filmin butun konusu yapay bir virtual oyun!

    [edit 1: filmin gorsel olarak en ilginc yanlarindan biri de filmdeki herseyin genel* olmasi, ozele* yonelik bir sey yok. bir motel "motel" diye adlandiriliyor, cin restauranti "china restaurant" diye, garaj "garaj", fabrika da "fabrika" diye. oyuncularin giysileri vs bile bu bakimdan cok sade. kullandiklari saat, kolye gibi aksesuarlari, giysilerinin desenleri falan yok. bu sade dunya, video oyunlarinin gercekligi ancak sinirli olcude sembolize edebilmesinden dolayi bilgisayar oyunu gercekligine atifmis.]

    filmin basinda, daha ilk existenz oyununa baslanirken oyunu oynayan grup 12 kisidir. bazi elestirmenler bunu isa ve 12 havari'ye atif olarak yorumlamislarsa da cronenberg sadece bir rastlanti oldugunu soylemistir.
    film, tipik cronenberg usulu gorsel bir ziyafet sunar ama bazi yonleri gercekten ilginctir (computer virus kavrami bu kadar ilginc bir sekilde gorsel hala getirilebilir herhalde...) ayrica filmin baslangic jenerigi de dikkat cekici; organik bir eko-sistem havasi yaratan sahneler, hypnotic bir soundtrack esliginde seyirciyi ruyavari bir dunyaya davet eder (filmin butun konusu da bir hayalden/virtual reality'den ibaret degil mi zaten. jenerikteki sahneler bana her nedense yilan derisini animsatmaktadir, bilmem neden, belki yaratilisla ilgili cagrisimlardan olsa gerek).

    filmin adi bilindigi gibi buyuk harfle yazilmis x ve z yi icerir. bu iki harf arasinda kalan -isten- kelimesi macarca'da tanri manasina geliyor(mus. filmin produktorlugunu de iki macarin ustlendigini hatirlatayim bu arada).

    [edit 2: bu tanri ve yaratici konusuna atif bosu bosuna degil. filmin dvd aciklamasina gore cronenberg, bir sanatcinin/artistin yaraticilik ve yaratma konusundaki rolunu, yarattigi eserle arasindaki iliskiyi de sorgulamaktaymis existenz ile. bilgisayar oyunu programcisi rolu ile allegra geller bu sanatci/yaratici rolunde. gercekten filmi dikkatli izleyince bu karakterin -filmin son sahnesine kadar- icinde bulundugu ortamla iliskisi, bir artistin kendi yarattigi eserle arasindaki iliskiye, beklentilerine cok uyum gosteriyor. ama bu cok ince bir detay, hemen ilk basta gozlemlemek zor. bu da filmin -cronenberg'in deyimiyle- cok layer*li olmasindan sanirim. ayrica bu yaratici (tanri?) rolune uygun olarak bir kadinin uygun gorulmesi de cok ilginc. bu sadece kadinlarin sahip oldugu yaratma*gucuyle alakali degil, kadin olarak sahip olduklari cekicilik, cazibe, ayartma ile ilgili. cronenberg'e gore her artist/yaratici yarattigi eser ile baskalarini bastan cikarmayi, cezbetmeyi, etkilemeyi amaclar. bu role en uygun karakter bir kadin disinda ne olabilir?]

    [edit 3: (vallahi bu son edit!) filmde ilk oynanan oyun yani existenz ile son oynanan oyun transendenz arasindaki iliski, hem felsefi hem de sosyal bir icerik tasiyor. soyle ki; filmin alt temalarindan olan radikallik (fundamentalizm -unutmayin ki bir fetva, olum emri butun film boyunca hakim) dini, siyasi inanislarla direkt alakali bir terimdir. (o kadar detay anlattik bir spoilerdan daha zarar gelmez herhalde) filmin dedigimiz gibi icice girmis belli katmanlari vardir, aslinda 4 level bir oyun gordugumuz (bilgisayar oyunuya, level dedik):

    1) filmin kendisi, existenz oyunu
    2) motel odasinda oynanan existenz oyunu, miniexistenz diyorum ben
    3) bu oyun icersinde oynanan, cin restauranti sahnesinin oynandigi mikroexistenz oyunu
    4) son level transendenz

    aslinda tersten bakinca: transendenz > existenz > miniexistenz > mikro existenz ...

    virtual reality'nin bir din (inanis/yasam bicimi) yerini alabilecegi gorusuyle, bir ust level olarak existenz sonrasi transendenz bu dini katman'a yakinlasmayi simgeliyor.]

    kucuk bir not: motel odasindaki sahnede, masada duran paketin uzerindeki perky pat logosu philip k dick'in 'alternate realities' konusunu isledigi kisa bir hikayesine (the days of perky pat) gondermedir.
  • kurbagalardan nasil playstation yapildigini anlatan bir belgesel film.
  • matrix'te neo, trinity'nin portuna dil atmadı. atsaydı her şey çok farklı olabilirdi, ama atmadı. bu filmin değerlendiği nokta tam da burası işte.
  • inception'ın önceden yapılanıdır.

    --- spoiler ---

    are we still in the game?

    --- spoiler ---
  • "hey, tell me the truth. are we still in the game?"

    simdiye kadar izledigim en iyi filmlerden biri. en az 3 kere izlenmesi gerekor kanimca.
    cok guzel bi kurguya sahip, zeka pariltilariyla dolu. bunun light'i icin (bkz: matrix).
  • --- spoiler ---
    bu filmde kabul edemediğim bir mantıksızlık/tutarsızlık vardır ki o da existenz içinde oyun satan (bizim oğlan ve kıza mikro pod veren) adamın nasıl olup da oyuna ait keyword ya da ismi söylenmedikçe game loop'a girip npc gibi bilinçsiz şekilde ayakta uyuduğudur. o da sonuçta oyuncu değil mi? filmde esas kız ve oğlan haricinde bütün oyun karakterleri npc gibi freewill'leri olmayan mal ve basit bir görüntü çiziyorlar. cidden twist hadisesini görüp esas olayı anladığınız anda bu sahneler şüphe uyandırıyor. görsel olarak da (bol bol sürüngen organıgöstermesi haricinde) kayda değer bir görseli yok.. neticede adventure/rpg sevenler için güzel fikir ama vasat bir uygulama..
    --- spoiler ---
  • jean baudrillardin simulacra and simulationadli kitabinda anlattigi hyperreality kavramiyla ortusen film. buna gore eger bir gerceklik platformu (sanal, anal vb hic farketmes) digerinin varligini reddediyorsa bu hyper-realitydir.filmde gercek dunyadaki bilincalti, oyunda gercek bilincle yer degistirmektedir.tipki bizim bilinc altimizi reddetmemiz gibi, oyun da bilinci unutturur oynayana.filmdeki erotik sahneler yonetmenin porno merakindan degil bu bilincaltinin aciga cikmasini belirtmek amaciyla yer bulmustur kendine.
    hersey bir yana yonetmen yasattigi izleyici deneyimiyle de filmde anlatmaya calistigi bakis acisini birebir yasatmaktadir.bu nedenle film doku olarak oldukca yapay durmaktadir.dusuk butceli bir yapim olmadigini kadrosuyla kanitlamistir.
  • ted'in allegra'nın bioportunu dillediği sahne inanılmaz erotik ve fetişist..

    existenz, makineyle insanın iç içe geçtiği bir singularity evreninde değil, muhtemelen ondan bir önceki dönem olacak makine-insan birleşimi hakkında öngörülerde bulunuyor.. savaş da bu yüzden çıkıyor zaten: bir sonraki evreye geçip makinelerle bilincimizi bütünleştirmek mi, yoksa "bu" şekilde kalmak mı?? sonraki dönem üzerine birçok eser bulmak mümkün, ancak existenz, öncesine odaklanarak geçişin o kadar da kolay olmayacağını imliyor.. bu yönüyle aslında benzerlerinden son derece ayrıksı bir noktada duran bir film existenz: zira örneğin bir matrix gibi apokaliptik siber dünyada geçen filmlerde bu geçiş "zaten" yaşanmıştır, isyan bu geçişten sonra çıkmıştır..
    (http://yucitek.blogspot.com/2011/12/existenz.html)
  • "...
    - walk to chinese
    - talk to waiter
    - eat special food
    - use bone on bone
    - use pistol on waiter
    ..."
    seklinde bir walkthrough'ya sahip adventure filmi, "hepimiz oyunun icinde miyiz?" sorgusu.

    biraz daha derinlemesine incelersek:
    cronenberg'in en iyi oyun tasarimcisini oldurme istegini disavurumu; lakin nietzsche'ye gore bunun icin gec kaldi, bana gore ise hicbir zaman boyle bir sansi olmadi.

    son soz guybrush threepwood'dan gelsin: "have you ever thought that we are all characters in a novel?"
  • zamanlama açısından matrixle aynı zamanda vizyona girmesinden dolayı büyük problem yaşamış, incelenmesi gereken film.
hesabın var mı? giriş yap