• "toplumsal bilinçaltı" mük-kem-mel bir tanım; anlatılmak istenen kavramın başka türlü ifadesi mümkün değil. bu ifadeyi ilk kim düşünmüşse kendisine saygılarımızı sunup öyle devam edelim.

    *
    nisan 2021'de, yargıtay 2. hukuk dairesinden bir karar çıktı. hükmün evlilik içi tecavüzle zerre alakası yok, tamamen ziynet eşyası alacağıyla ilgili. özet geçeyim, taraflar birbirlerine karşılıklı olarak boşanma davası açıyor, kadın eş ayrıca hem tazminat hem de düğünde takılmış olan ziynet eşyasının değerini de istiyor. olay bu.

    davanın sonucunda, tarafların boşanmalarına, ziynet eşyası alacağının kadına ödenmesine ve ayrıca, "evliliğin temelden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olmasından" hareketle kadına tazminat ödenmesine karar veriliyor. yargıtay da bu kararı "aynen" deyip onaylıyor. buraya kadar hala bir mesele yok.

    erkeğin tam kusurlu olmasına ilişkin detayı hükmün kendisinde göremiyoruz. bu açıklama, karardaki karşı oyda bulunuyor ve bakın burası çokomelli:

    özetle diyor ki karşı oyun sahibi olan hakim, "yahu cinsel ilişkinin gerçekleşmemesinde eşlerin her ikisi de birbirini suçlamış. var mı arkadaş bunun ispatı? bütün kusurun yalnızca erkekte olduğuna nasıl karar vermiş olabilirsin? eşit kusurlu demeliydin."

    *
    şimdi burada konuyu açıklamak lazım. karşı oyun sahibi olan hakim, karşı oy metninde de belirttiği gibi, bu kararın nasıl verildiğinin elbette farkında. çünkü yargıtay, cinsel ilişkinin kurulamamasıyla ilgili boşanma davalarında kusuru otomatik olarak erkeğe yükler. yükleme cümlesi de aynen şudur:

    "her iki tarafın da cinsel ilişki kurmalarına fiziki ve anatomik bir engellerinin bulunmaması halinde, cinsel ilişkiyi gerçekleştirme görevi cinsel ilişkide aktif olan erkeğe ait olup, bu görevi yerine getirdiğini ispat edemeyen erkek tam kusurludur."

    inanmayan bu cümleyi alıp araştırsın, birebir geçtiği bir sürü yargıtay kararı bulacaktır.

    buradaki önkabuller müthiş. erkek aktif, etken ve inisiyatif sahibi. kadın pasif, edilgen ve inisiyatif sahibi falan da değil. cinsellik erkeğin zihninin içinde kendiliğinden var ama kadının zihninde yok, onu oraya erkek sokacak.

    *
    bu şekilde karar veren bir yargı, bilinç düzeyinde karşısında olduğu evlilik içi tecavüz suçunu, bilinçaltında "erkeğin, kadınına cinselliği yaşatma sorumluluğu" olarak hafifletiyor olamaz mı?

    erkeğin sarkıntılığını ve tacizini, zihninde cinsellik olmayan kadın cinsinin, zihnini cinsellikten alamayan erkeği idare etme yükümlülüğü bağlamında değerlendiremez mi - ki toplum bunu zaten böyle değerlendirmiyor mu? bize hadsizce yürüyen adamlarla ilgili tek bir tivit atsak "feminazi" olmuyor muyuz? allah sizin belanızı versin be. neyse konu o değil.

    *
    karşı oyun şu kısmını ayrıca paylaşmak isterim:

    "her iki tarafın da cinsel ilişki kurmasına fiziki, anatomik ve psikolojik bir engelin bulunmadığının anlaşılması karşısında, evliliğin temel gereklerinden biri olan cinsel uyum ve ilişkinin gerçekeşmediğinin anlaşılması karşısında, tarafları eşit kusurlu kabul etmek usul ve kanuna, hakkaniyete uygun düşer."

    (yargıtay 2. hukuk dairesi, 2020/5921 e. 2021/2913 k. kararı bulmak için yargitay.gov.tr'de e-hizmetler menüsünün altındaki emsal karar arama kısmını kullanabilirsiniz.)

    *
    her defasında anlaşmalı boşanma övmemin bir sebebi var. türkiye'de boşanma davası kusur esasına dayalı yürür. yani sen eğer boşanmak istiyorsan, eşinin kusurlu olduğunu ispat etmek (koyu harflerle) zorundasın. öyle "aramızda cinsel çekim bitti, ben artık bu kişiyle birlikte yaşamak istemiyorum, hayattan başka beklentilerim var" falan diyerek boşanılmıyor ablam, git kime sorarsan sor.

    işte o yüzden, karşı oyu yazan hakim kimdir nedir bilmiyorum ama sağolsun. yargıtay'da birinin bunu söylemesi artık gerçekten gerekiyordu.
  • konuyla ilgili kaynak arayanlar için yazıyorum.
    annem ilkokul 3. sınıftan sonra okuldan alınmış ve zar zor okuyabilen bir kadın. 9 kardeşten 3. sü. okuldan alınmış ve ırgat gibi tarla ve ev işlerinde tepe tepe kullanılmış. evlenene kadar babamı bir kez nişanlanırken görmüş bir kez de evlenirken.
    evli kaldığı 25-26 sene boyunca babamdan sayısız kereler öldüresiye dayak yedi. malına ortak olunuyormuş ya, babam doğru düzgün çalışmazdı , bir hafta çalışsa bir kaç ay işsiz gezerdi. buna rağmen evde yemek yok diye annemi döverdi. çok geceler aç yattık, kış günü incecik yeleklerle, delik ayakkabılarla okula gittik. annem bir mutfağa bulaşıkçı olarak işe girmişti bir kez hatırlıyorum. bu sefer evde 3 çocuk perişan oldu ve bir ayın sonunda ayrılması gerekti.
    yaşadığımız durumu annemin kardeşleri ve ailesi biliyordu ama kimsenin kollarını açıp bizi çağırdığını hatırlamıyorum .
    ve evet annem babamla beraber olmak istemiyordu. şahit olduğum daha da şiddetli sahneleri paylaşıp nazik bünyeleri üzmek istemem. okul çağında üç küçük çocukla siktir olup gidip boşanamıyordu annem ve şiddete de , hakarete de ve tecavüze de katlanmak zorunda kaldı. ta ki çocukları yavaş yavaş iş güç sahibi olup , o evden siktir olup gidecek duruma gelinceye kadar.
    daha da detaylandırıp ajitasyonun dibine vururdum ama, kadın amdır, adam da siktir, kadın am verir adam da kadını becerir anlayışlı yazıların içinde gerek duymuyorum.
    2021 yılında hala am için evlenen varsa şayet, o kadınlar düğündü, teklifti, balayıydı eşyaydı diye çok güzel düdüklüyor sizi. aynen böyle devam edin. evlilik bu demek kesinlikle!
  • on edit: isbu entry, (bkz: #127196348) ve birkac entry uzerine yazilmistir. evlilik ici de olsa zorla birlikteligin tecavuz oldugunda hemfikiriz. fakat canin istemese de karsi koymadigin ya da belirtmedigin birlikteliklere ve asagida siraladigim sacmaliklara tecavuz diyemezsin. karsi ciksaydin ve birlikte olmasaydin o zaman. pismanliklarini tecavuze eviren isin boyutunu degistiren bir kesim var.

    ---

    daha onceden karsi cikmadiginiz birliktelikleri tecavuz olarak itham edemezsiniz.

    daha onceden pisman oldugunuz birliktelikleri tecavuz olarak itham edemezsiniz.

    "tecavuze ugradigini farketmeyen milyonlar var" diyor kafaya bak... tecavuze ugradiginizin farkinda degilseniz tecavuze ugramamissinizdir. (bayiltma, uyutma durumlari haric)

    benim de sonradan pisman oldugum birliktelik var, buna tecavuz diyemem.

    bir anda daha once cok kez tecavuze ugradiginizi farkettiyseniz tecavuze ugramamissinizdir. sanki bir anda akliniza defalarca size zorla sahip olundugu geliyor ama bu olay gerceklesmesine ragmen su ana kadar hic akliniza gelmemis, enteresan. burada bariz bir sekilde karsi koymadan istemsizce girdigi iliskiyi tecavuze evirme var. birlikte olmasaydin bu kadar isteksizsen.

    hicbisey demeden yataga git sonra bu adam bana tecavuz etti, he. sonradan pisman oldugu her birlikteligini tecavuz ilan ediyor ve bir anda tecavuz magduru oluyor.

    rizanizin olmadigini belirtip karsi koydugunuz birliktelikler ise tecavuzdur, bunda hicbir problem yok.

    bu rape accusation tayfa yuzunden gercek tecavuz magdurlari da dusunduruyor yalanci coban misali. abd'de elini attigin yerden bir tecavuz magduru cikiyor bak hele.
  • adam gururunu/inadını/küslüğünü kırmış, eşinin yanına sokulmuş. belki biraz cilve yapacak, oynaşıp barışacaklar ama olur mu öyle şey!
    bu tecavüz amk. nasıl sokulursun nikahlı karının yanına?

    edit: adam aldatmamış, dövmemiş, sövmemiş, bir yer kırmamış, yatağı kendine alıp salona sen geç demeden salondaki kanepeye kendi geçecek kadar da nezih ve kibar bir adammış ama karısıyla barışmak istediği için tecavüzcü olmuş.
    oysa 10bin tl lik pırlanta ile gitse o kapı (barışma kapısı) hemencecik açılacaktı dimi? para ile açacaktı hanımefendi arasını kalbinin?

    delikanlı adammış. tebrik ediyorum. umarım boşanırlar da adam mutlu mesut yaşar. bu devir de bu şekilde kibar birini bulmak zor.
  • kadına şiddet haberlerini okuyan, eline tuzluğu alıp kurbanı suçlama*ya gider. kadının tercihleri, kıyafetleri, kiminle birlikte olduğu sorgulanır. kiminle birlikte olsaydı başına bunların gelmeyeceği üzerine uzlaşmaya varılır, en nihayetinde müthiş tavsiyeler verilerek diğer habere geçilir. benim, son zamanlarda en çok denk geldiğim suçlama yöntemlerinden biri, şiddete maruz kalan evli bir kadının neden çocuk yapmaya devam ettiği yönünde... "ooo, hem evliliğin boyunca şiddete uğradığını söylüyorsun, hem de çocuk yapmaktan geri kalmıyorsun", "ikinci ve üçüncü çocuklar yapılmışşşş, bu kadının erkekten farkı yok!!!1", "ay ben çocuklara üzülüyorum, asıl mağdur onlar:("

    kadına, eziyet suçu oluşturacak ölçüde bir şiddet uygulandığından haberdarız ve buna rağmen şiddete maruz kalan taraftan sağlıklı seçimler yapmasını bekliyoruz. "seçim" demişken, asıl mevzuya girelim. evliliği süresince şiddet gören bir kadının bilerek ve isteyerek cinsel ilişkiye girdiğini düşünüyorsanız sizleri tebrik ediyorum. yeni ceza kanunu, 2005 yılının haziran ayında uygulanmaya başlanıyor. 2005 yılındaki düzenlemeyle birlikte "evlilik içi ırza geçme" suç kapsamına alınıyor. o dönemler, sulhi dönmezer'in konuyla ilgili yorumu, "bu sorunlar aile içinde halledilmeli. özgürlükçüyüz diye evlilik içinde zorla ırza geçmeyi suç sayarsanız iftiraların önü alınamaz. bu suç sayılırsa karısı uyurken, cinsel şehvetini karısının üzerinde gideren bir erkek de tecavüzcü sayılır. kadın kalktığında, 'benim rızamı almamıştı' diye mahkemeye koşabilir" şeklinde. 2003 diyoruz, 2005 diyoruz, çok eski tarihler değil bunlar.

    erkek, istediği zaman cinsel ilişkiye girme hakkına sahip olduğunu düşünüyor. kadının onu istemediği zamanlarda onu cezalandırmak amacıyla cinsel saldırı yoluna gidiyor. "aman ev içinde çözün", "kadınlık görevin" ve şiddet/cinayet olayı haberlere yansıdığı vakit "e neden çocuk yapmaya devam etmişşşşş" denileceğini bildiğinden kadın, toplumun tepkisinden çekiniyor. onu, içinde bulunduğu durumdan kurtaracak bir devlet mekanizması yok, çevreden alacağı desteği görüyoruz malum. sonra vay efendim neden bu kadın şiddete uğramasına rağmen çocuk yapıyor?

    "kadına yönelik aile içi şiddet olguları: adli tıp uygulaması çerçevesinde bir değerlendirme" isimli bir çalışma var örneğin. 1994 yılında yapılmasına karşın konu hakkında bilgi vermesi açısından önemlidir. çalışmadaki kadınların büyük kısmının eğitim düzeyleri düşük, ekonomik güvenceleri yok ve evlendikleri günden beri şiddete uğruyorlar. çalışmaya konu olan 60 kadının, % 91.7'inin çocuğu; çocuğu olan 55 kadından %12'sinin 3 veya daha fazla çocuğu var:

    "aile içi cinsellik sorgulandığında, kadınların 37'si (% 61.7) eşinin cinsel yönden zor
    kullandığını, istemediği halde cinsel ilişkiye zorladığını ifade ederken, 4 kadın (% 6.7) bu tip bir soruyu yanıtsız bırakmayı tercih etmiştir."

    kadını ters ilişkiye zorlama, erkeğin kadını bağlayıp cinsel ilişkiye zorlaması, erkeğin kıskançlık sonucu cezalandırmak istemesi, kadına hakaret ederek cinsel ilişkiye zorlaması, öncesinde tehdit etmesi/fiziksel şiddet uygulaması gibi bir ton madde sayılabilir. cinsel şiddet olaylarında kadınlar, adli makamlara başvurmaktan korktuğu için konu hakkında yapılan birebir görüşmeler sınırlı sayıda. sorumluluğu, meseleden zarar gören birincil tarafa yükleyip kaçamazsınız.
  • türkiye'de kanunen suç olarak kabul edilen, ancak pratikte işleyişi karakutu kıvamında bir meseledir.

    bugün itibariyle bir kadın, kocasının kendi rızası olmadan kendisiyle ilişkiye girdiğini -düz tanımıyla tecavüz ettiğini- beyan etmiş ve kocasının en azından emniyette ifade vermesini sağlatabilmiş, mesele adliyeye sevk edilmiş. şimdi sonucunu bekliyoruz, bakalım ne olacak.

    http://gundem.milliyet.com.tr/…/1636545/default.htm

    haberin linkini veriyorum ama, haber şurada yazdığımdan daha uzun değil. 3 cümlecik. fakat haberin altında yer alan yorumlar, insanı türkiye gerçeğine uyandırmaya yeter seviyede:

    "asın bu adamı :) :) :) ne hallere düştük yahu ;)" - arkadaş eski astığı astık, kestiği kestik günlere özlem duyuyor bell, bir ifade vermek bile zor geliyor "erkekliğine". onun için bir kadının kocası tarafından tecavüze uğraması, olsa olsa "şakalı komiklikli".

    "o nasıl oluyor:!" - aha işte bu da mal beyanı. aynı sebeple hakim karşısına çıksa "2005'te yürürlüğe giren yasada suç olarak tanımlandığını bilmiyordum hakim bey" diyerek yırtmaya çalışacak mallardan.

    ha bi de "olum bak git" yazan var, onu direkt panter emel'e havale ediyorum.

    ekleme: meğer bir tane hüküm kararı çıkmış bu sebeple 2007'de, kendicoplugundeotenhoroz'a teşekkürler.
  • bir şiddet eylemidir.

    hemen "karımızı da skemeyecek miyiz yea" sesleri yükselmeden açıklayalım.

    karınız var. cima talebinde bulunuyorsunuz. karınız "ya başım ağrıyor ya canım istemiyor" mırın kırın etti.

    biraz daha ısrarcı olursanız, "hadi be gülüm güzelim" filan derseniz, karınızın rızasını bekliyorsunuzdur, bu iyi bir şeydir. karınıza sevginizi ve saygınızı gösterir.

    "eeehh yeter be" deyip dayak atıp ellerini zorla bağlayıp, karınız "dur yapma" diye ağlarken zorla ilişkiye girerseniz, bunun adı tecavüzdür.

    zaten ikinci eylemi yapıyorsanız ve bunu normal görüyorsanız gidin psikiyatriye tedavi olun.

    ek: "yanlış seçim"ciler gelmiş. siz sanıyorsunuz ki şiddet eylemlerini sadece psikopat tipli insanlar yapıyor. vicdanınızı rahatlatıyorsunuz böyle. kadına şiddet haberlerini biraz okursanız, psikopat tipli erkeklerden çok, evlendikten/sevgili olduktan sonra gerçek yüzü ortaya çıkan ve ayrılma aşamasında şiddet uygulayan erkeklerin daha çok olduğunu görürsünüz.

    ama yok. kadın her şeyden sorumlu. kadın karşılaştığı erkeklerin hangisinin ne yapabileceğini önceden bilmek zorunda. bir gün siz de bir kadına şiddet uyguladığınızda, vicdanınızı böyle rahatlatırsınız.
  • evlilik içi tecavüzü karının kocasına am vermemesi gibi algılayan akıllarınıza tüküreyim.

    naz yapmak ya da biraz zorlayarak yapmak kadar basit bir şey değil bu

    akşam yemeğinin tuzu az olmuş diye duvarlara çarpılan tencereler, tabakları topladıktan sonra kadının yatak odasında dayak yer gibi sikilmesidir bahsedilen.

    az önce yediği dayağın acısı geçmemişken, nefret ettiğin adamın üstüne çullanması, yan odada uyuyan çocukların duymasın diye sesini çıkaramamaktır.

    cinsellikten anlamadığın yaşta annenin yediği tokat sesine gıkını çıkaramamaktır aynı zamanda. sadece kadına değil çocuğa da cezadır, hakarettir, karakterini güven duygusunu derinden yaralar

    girilere bakılırsa bir tek benim annemi baba dediğim adama parayla satmışlar, başlık parası denen olay bir benim ailemde varmış garip...
  • yazılanları okuyup dehşete düşüyorum.

    işiniz zor kızlar, bu coğrafyada bu hanzolar arasında kadın olmak zor.
  • sığır dolmuş bu başlığın altı.
    bu insanlara ne kadar anlatsanız da anlamazlar.
    rızasız cinsel ilişki tecavüzdür, ister evli ol ister bekar. bu kadar basit
hesabın var mı? giriş yap