• kendileriyle ilginç bir anım oldu, anlatayım:

    şimdi ben bir gün işsiz kaldım, her normal insan gibi. yine her normal insan gibi, iş aramaya başladım. yayın dünyasında çalıştığım için, hâliyle işimi de yayın dünyasında arıyordum. everest yayınları'na, editör arayıp aramadıklarını soran bir e-mail attım. sağ olsunlar, hemen yanıt verdiler. editör kadrolarının dolu olduğunu, ancak cv'mden çeviri de yaptığımı gördüklerini, dolayısıyla istersem çeviri vereceklerini söylediler. türkiye'de kitap çevirisi yapmak, düğünde küçük altın almak gibidir. uzun vadeli yatırımdır. benim kısa vadedeki maddi sorunuma çözüm olmasa da, nazik tekliflerini büyük bir zevkle kabul ettim ve kitap almak için cağaloğlu'ndaki ofislerini ziyaret ettim.

    hoşbeş edilip bir koltuğa oturtuldum. halim hatrım soruldu, çok kötü olduğumu söylemedim, iyiyim dedim. iyiyim ve hadi bu sahte bahisleri artık geçelim. sayın editör, bana çevirebileceğim birkaç kitap örneği gösterdi, ben de oturdum incelemeye başladım. güzel kitaplardı, birini alıp çeviririm diye düşünüyordum. o sırada, yaklaşık 92 yıldır bastırmakla uğraştığım öykü dosyamı, değerlendirilmesi için everest'e gönderdiğimi hatırladım. hemen sayın editöre, "acaba dosyamı aldınız mı?" diye sordum. kendisi, çeviri bölümünün editörü olduğunu, dolayısıyla telif kitaplarla (yani türkçe) ilgilenmediğini söyledi. ama hemen telefona sarılıp, türkçe editörünü arayıp, "yusuf uz'un dosyasını aldık mı?" diye sordu. telefon kapandı, birkaç saniye sonra da odaya türkçe editör geldi. elimde de benim öykü dosyam.

    "aldınız demek," dedim. sayın editör, "evet aldık, ama biz basılı dosyaları ne yazık ki kabul edemiyoruz, e-mail'le elektronik ortamda gönderebilir misiniz?" dedi. ben de, "hay hay," dedim ve editörün e-mail adresini istedim. "basılı gelen dosyalar burada epey kalabalık yapıyor, dolayısıyla bilgisayardan gelmesini tercih ediyoruz," diye ekleyerek boş bulduğu bir kâğıda e-mail adresini yazmaya başladı. o sırada aklıma takılan benim için küçük bir soruya, tüm herkes için büyük olacak bir yanıt verdi.

    dedim ki, "e bilgisayardan okumak zor olmuyor mu?"
    dedi ki, "zaten kitapların hepsini okumuyoruz ki."

    yani değil mi, keşke herkes bu kadar dürüst olsa, keşke herkes, nasılsın sorusuna verilen yanıtları gerçekten umursasa, o zaman zaten öykü yazmaya da, roman yazmaya da gerek kalmazdı. hepimiz birer kahramana dönüşürdük, süper gücümüz de dürüstlük olurdu. bence ne güzel, everest yayınları bu seviyeye erişebilmiş, bu kripton'dan etkilenmeyerek gerçek samimiyeti bulmuş. ne hoş. editörün e-mail adresini aldım, kendilerine bu hoş sohbet için teşekkür edip ayrıldım. sonra da öykü dosyamı, kimsenin bilmediği bir çöp tenekesine atıp üzerine kocccaman bir soğuk su içtim. ben kim, kahraman olmak kim.
  • bastığı kitaplarda 23 cm x 13 cm gibi garip bir boy kullanan yayınevi. bu durum, kütüphanesi genelde normal boyut olan 19.5 cm x 12.5 cm kitaplardan oluşan benim gibi simetri hastalarında sıkıntı yaratmaktadır. sorunu doğan kitaplarla yan yana, ayrı bir rafa dizerek çözmeye çalışsam bu seferde yazara göre sıralama bozulmakta, çaresiz bırakmaktadır. kitaplarını normal boyutta basmalarını ve beni bu sıkıntıdan kurtarmalarını temenni ettiğim, adını himalayalarda bir tepeden alan yayıncı.
  • imla bilgisi yerlerde gezen editörlerin çalıştığı yayınevi. ha içerik editörlükleri süperdir, şahane kitaplar seçiyorlardır, yerli yazarla yaratıcı çalışmalar yapıyorlardır, bilemem. ama o kadar kötü, o kadar korkunç imla hataları o kadar sık aralıklarla tekrarlanıyor ki az buçuk hassasiyeti olanlar için everest kitaplarını okumak bir işkenceye dönüşüyor. acilen konusuna hakim redaktörlerle çalışmaya başlaması şart.
    ayşe kulin sıçsa basıyorlar, ki o da durmaksızın sıçıyor. bundan da vazgeçseler kendi kalitelerini korumaları açısından iyi olur. ha kalite değil para peşindeler, o ayrı.
  • abdülhak şinasi hisar gibi uzun yıllardır kitaplarına zor ulaşılan bir yazarı tekrar okurla buluşturmakla güzel bir iş yapan fakat kitapların baskılarını hiç özenli yapmayan yayınevi.

    her şeyden önce, kitapların boyutlarını kırpa kırpa metinleri küçük düşürmüşler resmen. hadi bunu malum şartlar dolayısıyla anlamaya çalıştım, nostaljik takılarak ilk baskıların boyutlarıyla denkleştirmeyi istemişlerdir belki diyerek hüsnüzanda da bulundum ama nafile, kitaplığımdaki hilmi kitabevi baskısıyla yan yana geldiklerinde kuş kadar kaldılar. hadi karton kapaklılara güzel tablolardan seçmeceler yapmışlar, çok da yakışmış, tamam ama ciltli olanları dümdüz yalınlıkta tasarlamışlar, şömizle şıklaştırmayı geçtim, o yalınlık ciltlere hafif bir desen vs. basılarak bari yumuşatılmamış. ki hisar'ın kitapları yky'den sonra kimde basılır, vârisleri ikna etmeyi hangi köklü yayınevi başarır acaba diye çıkan her haberi heyecanla takip ederken müjdeyi en çok da ötüken'in vermesini beklemiştim, zira onlar klasiklere ciddi bir özen gösteriyorlar, yayın haklarını aldıkları ya da bastıkları ciltli eserleri gayet şık bir şekilde hazırlıyorlar. (bu konuda iş kültür'ün hasan âli yücel klasiklerinden bile daha öndeler gözümde.) üstelik türk edebiyatının klasiklerini bezedikleri mavi ton, boğaz âşığı hisar'ın eserlerine ne çok yakışırdı, keza ciltlerine nakşedilen desenler de hisar'ın dünyasına-konularına yakışan tarzdadır. fakat umduğumuz ya da hayal ettiğimiz olmadı, everest de eline geçen fırsatı layıkıyla değerlendirmeye zahmet etmeyip kendince yorumladı. görünen o ki ellerindeki bütçeyi eserlerin tasarımı yerine hisar'ın vârislerinin gönlünü almaya harcamışlar, bu kadarı yeter diyerek gerisini önemsememişler. yazık.
  • modern klasikler dizisi takibe değer. yeni yazarlarla tanıştım bu sayede. mesela;

    (bkz: hans fallada)
  • türkiye sınırları içinde en iyi sherlock holmes baskılarına imza atan yayınevi.

    (bkz: açıklamalı notlarıyla sherlock holmes)

    3. cildi de kısa bir süre önce raflardaki yerini almıştır.
  • muhtemelen editör kullanmayan yayınevi
    hakkındaki bir şikayet
  • türk edebiyatı dememek için yerli edebiyat diye bir şey uydurmaya çalışan, eski akp şanlıurfa milletvekilinin sahibi olduğu yayınevi.
  • logosu paragraf işaretinden müteşekkildir ve s harfiyle bir ilgisi yoktur: §
  • allah tepenizden baksın mizraklara oturasicalar,bu nasıl kapak tasarimi!
hesabın var mı? giriş yap