aynı isimde "euphoria (dizi)" başlığı da var
  • 2.sezon 7. bölümde nate'in gördüğü rüya oturduğum yere mıhladı beni.

    --- spoiler ---

    rüyada nate'i bir aynada kendi sırtına bakarken görüyoruz. bu sahne rene magritte'in "not to be reproduced" tablosunun bir temsili aslında. magritte'in sanatındaki provakatif niyetten ötürü, sürrealizm akımına uygun şekilde, bu tablo pek çok şekilde yorumlanabilir, ben burada nate üzerinden yorumlamak istiyorum.

    aynaya bakınca gördüğümüz kişi biz miyiz, aslında önce bu soruyu sorarak başlayabiliriz. aynada gördüğümüz şeylere gerçek diyebilir miyiz? magritte aslında hep bu algının üzerine gider. cevap kesin: hiçbiri gerçek değil. aynadaki şey yalnızca bir yansımadır, gerçeğin kusursuz bir taklididir. magritte bu düşünceyi daha da ileri götürerek aynada gözükmesi beklenen şey yerine, yani portrede sırtı dönük adamın yüzü yerine, adamın sırtını gösterir. burada rahatsız edici olan bir kaç şey var, birincisi insanlar olarak aynaya bakınca yüzümüzü görmeyi bekleriz, hatta çoğumuz neye benzediğimizi bir tek böyle anlarız, kendimizi aynada görürüz ve gördüğümüz şekliyle kabul ederiz. dolayısıyla aynaya bakıp kendini göremeyen adam, kendini tanımayan ve bilmeyen biridir. bu adam aynı zamanda büyük bir kimlik karmaşasının içindedir çünkü kendi yansımasından bile yoksundur, bakıp yorumlayabileceği bir yansıma bile yoktur elinde. burada işler karmaşıklaşıyor, çünkü başta aynada gördüğümüz şeyin gerçeğin bir taklidi olduğunu söylemiştik. aynaya bakıp yüzü yerine sırtını gören bir adamı nasıl yorumlayabiliriz? cevap şu: ne biz nate'i tanıyoruz ne de nate kendisini tanıyor. gerçek bir nate yok, bu yüzden yansıması da ona bakmıyor. aynada sırtı dönük olan nate'i tutup çevirsek ne göreceğimizi bilmiyoruz, yalnızca tahmin edebiliyoruz, tıpkı tablodaki adamın yüzünü de tahmin etmek ve kendimiz oluşturmak zorunda olduğumuz gibi.

    önceki sezonda kendisine tyler personası yaratan nate, jules'a aşık oldu. bu tyler personası nate'in sürekli bastırdığı bir parçası. adını çaldığı gerçek tyler'ın ağzını burnunu dağıttıktan sonra onu hapse attırması da bu parçasına sürekli yaptığı şeyin bir metaforu. onu bastırıp kontrol altında tutmak zorunda, çünkü gay olmaktan çok korkuyor. kendisini artık toxic masculinty dediğimiz şey ile kuşatmış durumda, beğendiği kadınları da bu yüzden aşırı feminen seçiyor. feminenlikten anladığı şey her açıdan "verici" olmak, kadınlardan ona ne isterse vermelerini bekliyor. fakat jules işleri değiştiriyor. hem kadın hem erkek olarak nate için tahayyül edilemez bir yaratık o. onu anlayabilecek tek kişi aynı zamanda, çünkü erkek olmanın da kadın olmanın da ne demek olduğunu biliyor. nate'in hayatında gerçekten özgürce konuşabildiği tek kişi de o, belki böylesine homofobik bir karakterin böyle bir kadından tiksinmesini beklersiniz ama hayır, ona gerçekten saygı duyuyor. jules, son olarak, cassie'nin bu bölümde sorduğu sorunun da gerçek cevabı "istediğin her şey miyim?" jules, nate'in istediği her şey.

    aynadaki son sekansa dönersek, nate'in yüzünü bize doğru döndüğünü görüyoruz. sırtını tyler personasına dönen nate maddy ile bakışıyor. maddy ve biz nate'in bildiğimiz yüzünü, toxic ve sosyopat yüzünü görüyoruz. derken sahneye jules giriyor ve nate'e sarılıyor, bunu yaptığında aynı anda aynadaki tyler personasına da sarıldığını görüyoruz. jules'un nate'in her iki tarafını da tanıdığını ve bildiğini gösteren muhteşem bir sahne bu. ardından cassie ile birlikte olurken babasının nate'in arkasında belirmesi kısmı da son noktayı koyuyor: bu şekilde korkuyla yaşamaya ve kendisini bastırmaya devam ederse, bu yalanı yaşamaya devam ederse, sonu aynı babası gibi olacak...tiksindiği adama dönüşecek. nate illa biriyle birlikte olacaksa bu jules olmalı, ama jules'u çok sevdiğim için halihazırda rue'yu adam etmeye çalışırken çektikleri yeter ediyorum. o yüzden nate'in kendi kendisini kabul etmesi gerekiyor, yoksa yok oluşunu izleyeceğiz. tabi bu sırada birilerini de kendisiyle sürükleyecek.

    sadece bir kaç saniye ile nate gibi karmaşık bir karakterin dilemmasını bize böyle aktarmalarına şapka çıkartmak istiyorum. bölümün adı ile ilgili ayrı bir analiz yazmak gerekiyor aslında. ama bölümü daha iyi anlamak için antonin artaud'nun bölümle aynı adlı kitabını okumak iyi olabilir merak edenler için.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    2.sezon 6.bölümde ethan'ın kolay manipüle edilebilir gibi görünen görüntüsünün altından kendisine yapılan manipülasyonu fark edip geçit vermemesi çok hoşuma gitti
    --- spoiler ---
  • loreen'in söylerken sürekli olarak hava bükmeye çalıştığı şarkı.bahislerin favorisi ancak benim değil.
  • ilk dinlediğimde 90'lardan kalma ucuz disco şarkısı gibi deyip gülüp geçmiştim. ama dinledikçe loreen'in müthiş sesinden mi, içimde saklı küçük discoboy'dan mı anlamadım, dinleyesim geliyor. günde min. 3 doz almadan rahat edemiyorum. soran olsa gelmiş geçmiş en iyi şarkı bile diyebilirim, o derece.
  • nocturne'den sonra dinlediğim en iyi eurovision şarkısı. geçen yıl kesinlikle birinciliği haketti. günlerdir serviste bu şarkıyı dinleyerek eve geliyorum. ilk 30 saniyesini dinlemekten hiç bıkmadım. loreen, kısık ve buğulu bir sesle şarkıyı söylemeye başladığı an, resmen mest oluyorum.
  • yunanca'da bolluk, verim anlamlarına gelmesine bakılacak olursa fırat nehrine de isim babalığı yapmış bi kelime olsa gerek.
    (bkz: euphrates)
  • dandik bir şarkı bana göre,neyini beğendiler anlamadım valla,söyleyen de maymun maymun hareket ediyordu halbuki.
  • bir alphaville parcasi..
  • utopik uyusturucu.
    efsaneye gore prenses euphoria, alt kesimden bir isciye asikmis. kral bu durumu ogrenince, cok ofkelenmis ve butun bilim adamlarini kizinin bu hastalikli durumuna bir care bulmalari icin bir araya getirmis. iclerinden biri bir ilac icat ettigini ve ilacin kisinin gerceklikle baglantisini kestigini ama kesinlikle oldurucu zarar vermedigini soylemis. kral cok heyecanlanmis. her gun kizinin yemegine bu ilactan katmis. kiz da dumanli dumanli gezmis durmus, unutmus eduardo'yu, ahmet'i...falan...
  • 2x7

    o şovdan ve şovu gülüp eğlenerek izleyen insanlardan rahatsız olup ortamı kim terkediyorsa homofobik o'dur:) şovu yumruğunu sıkarak kim izliyorsa ve “bu homofobik” diyerek bağırıyorsa, yine homofobik o'dur:)

    --- spoiler ---

    acaba nate denen sünepe, babasının eşcinsel, transseksüel bireyler yerine heteroseksüel kadınlarla seviştiği videoları yakalasaydı babasından bu denli nefret eder miydi? hiç sanmıyorum. jules, biyolojik kadın olsaydı, nate yine onu tehdit ederdi ama sadece reşit olmadığı için. jules'a zorbalık yapıp tehdit etmesinin altında trans birey olması da yatıyor. neyse, biraz bunların da irdelenip düşünülmesi gerekiyor.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap