• kaiti garbinin yunanca sözleriyle birlikte türkce meali de asagidaki gibi olan muhtesem sarkisi..

    kanenan allon den eho sto mualo mou
    aklimda baska kimse yok

    kanenan allon den eho pio diko mou
    baska iç kimse senin kadar benim degil

    kanenan allon konta mou den anteho
    yanimda senden baskasina tahammül edemiyorum

    einai megalo to problima pou eho
    büyük bir sorun bu benimki

    kanenan allon den plisiazo toso
    baska kimseye bu kadar yaklasmiyorum

    ta oneira mou sta heria na tou doso
    ellerine düslerimi teslim etmek için

    kanenan allon den eho sthn kardia mou
    yüregimde baska kimse yok

    auta pou lene na sou to poun mprosta mou
    sana söylediklerini benim önümde söylesinler

    esena mono sthn agkalia mou bazo
    yalnizca seni aliyorum kucagima

    hara kai pono mazi sou na moirazo
    sevinci ve kederi seninle paylasiyorum

    esena mono na m'akoumpas s'afino
    yalnizca senin bana yaslanmana izin veriyorum

    se sena mono psihi kai soma dino
    yalnizca sana veriyorum beden ve ruh olarak kendimi

    kanenan allon den eho sinantisei
    baska kimseye rastlamadim

    tis monaksias mou ama gia ta lisei
    yalnizligimi böylesi çözebilen

    kanenan allon den eho niosei etsi
    baska kimseyi hiç böyle hissetmedim

    kommati eheis apo ti kate skepsi
    her bir düsünceden parçalar var sende

    kanenan allon den eho brei akoma
    henüz bulmus degilim kimseyi

    na mou allazei ston ourano to hroma
    gökyüzümün rengini degistirecek olan

    kanenan allon den ebala mprosta sou
    kimseyi koyamam önüne

    na mh fobatai mazi mou i kardia sou
    benimleyken korkmasin diye yüregin

    esena mono sthn agkalia mou bazo
    yalnizca seni aliyorum kucagima

    hara kai pono mazi sou na moirazo
    sevinci ve kederi seninle paylasiyorum

    esena mono na m'akoumpas s'afino
    yalnizca senin bana yaslanmana izin veriyorum

    se sena mono psihi kai soma dino
    yalnizca sana veriyorum beden ve ruh olarak kendimi
  • tipik bir kadıköy şükrü saraçoğlu stadı devre arası şarkısı. haliyle bu şarkının bendeki çağrışımı çok güzel. 2005 zamanları, ilk yarıyı fenerbahçe 2-0 önde kapatmış. rakip de istanbulspor falan. devrede bu çalıyor. huzur ve neşe ya komple.
  • remix versiyonun klibi tv'de dönmeye başladığı dönemler acemi birliğinden usta birliğine yeni gittiğim zamana denk geldiğinden hareketli bir şarkı olmasına rağmen kadının* söyleyiş tarzı üzüntülü, kederli bi ses tonu gibi geliyordu ya da şafak karanlık olduğu için bana öyle geliyor diye düşünüyordum. meğersem şarkının orjinali slowmuş.
  • 8 sene sonra hala ezbere söyleyebildiğim şarkı.

    not: yunanca seviyem hala yabancı damat.
  • remix versiyonunun arabada slow versiyonun da içki sofrasında dinlenmemesi gereken şarkı.
  • sözlüğün bana hediye ettiği ve beni çatlamaktan kurtardığı bir başka şarkı (bkz: #8694607).
    viva isimli güzide kanalımızın her üç şarkıda bir bu şarkıya dönmesine rağmen bir türlü ismini ve solistini yazmaması; bunun yerine "polifonik için pmono, gerçek ses için gmono" yazması beni kederlere gark etmekteyken yeşil renkli bir kutsal damla* imdadıma yetişti. viva sözlük.
  • bundan tam 9 sene önce sakalları yeni çıkmaya başlamış bir delikanlıyken,üniversiteyi tekte tutturmamın şerefine babam o yaz beni yurtdışına tatil yapmaya göndermişti,ödül manasında.yakın bir arkadaşımla beraber kalktık barcelona'ya gittik.aslında ibiza'ya gitmek istiyorduk ama dedik biraz da gezecek bir yer olsun şehirde,o yüzden barcelona'yı seçtik.

    tam 6 gün kalmıştık ve kedi olalı bir fare mi yakalamıştık o zaman yoksa hafif baby face olmamızın etkisi miydi artık orasını bilemiyorum ama gittiğimiz ilk gün,akşam yemeğinde yunan iki tane kadınla tanıştık.biz o zaman 18-19 yaşlarındayız,kadınlar da 35'li yaşlardalar.açık söyliyim böyle efsaneler,şöyleler böyleler demeyeceğim.kadınlar standart güzellikteler,çok birşey canlandırmayın gözünüzde.ama hanım ağa gibiler,garsonlar falan fır dönüyor çevrelerinde,yanlarına bir ara chef falan geldi hatta.sohbet sırasında biz kadınlara türk olduğumuzu söyledik nasıl olduysa direk atladılar.şuan böyle bir şey imkansız falandır heralde.
    numaralarını aldık,o zaman blackberry messenger vardı ordan iletişime geçeriz dedik.

    neyse ertesi günü oldu biz buluştuk bu hanımefendilerle,bir gece önceki üst baş durumlarına,duruşlarına falan bakarak ve bizden yaşça büyük olduklarını da hesaba katarak biz de lacileri çektik tabi..gittik güzel bir restaurantta akşam yemeği yedik.yunan misafirperverliğinden olsa gerek elimizi cebimize attırmadılar diye düşündük.yalan yok ufaktan kıllandım,ne ayak bunlar göt altına gitmeyelim hesabı..bizim arkadaşa bir ufak çıtlattım,diğer hanımefendi bizim arkadaşı öyle bir etkine almış ki onu,beni duymuyor bile.

    neyse efendim ordan kalktık,yunan hanımefendilerin bildiği çok güzel bir club varmış oraya gittik.club'a gittik gitmesine ama girişten itibaren kadınlara nedense aşırı bir hürmet vardı.sanki oranın müdavimleri gibiydiler.tabi ki aynı ilgi,beraber olduğumuz için bize de gösteriliyordu.ben zaten şaşırmış durumdayım,arkadaşım da garipsemeye başladı.hani olayı çözmeye çalışıyoruz da çok da ortamdan kopmamaya çalışıyoruz.neyse artık koyverdik,dedik abi ne olabilir işte herkes bunları tanıyor,eğlenelim tadını çıkaralım.

    club'ın güzel bir yerinde bir table'a geçtik.işte içiyoruz,eğleniyoruz tabi benim kafam güzel olmaya başladı.deli gibi dans etmeye başladık,sarmaş dolaş derler ya.o anı çok iyi hatırlıyorum, dans ederken kadın bana dedi ki ''i will play a song for you baby''.dedim okay baby.biz tabi alkolün de verdiği yetkiye dayanarak baby maby o evrelere geçtik.neyse garsonlardan birisini çağırdı kağıt kalem istedi bir şeyler yazdı,emir verir gibi gönderdi garsonu.2 dakika sonra tepedeki dj kabininin içindeki dj eline mikrofonu aldı, ''this song going to be play for mrs.anastasia and her guest mr.luxury elite,enjoy mrs.anastasia and mr.luxury'' dedi.

    şarkı çalmaya başladı,kadın sanki hayatının en mutlu anıymış gibi bağırarak bu şarkıyı söylüyor bana sarılıp.dans ediyoruz bir yandan,bir yandan sarılıyor bana,ulan dedim ne oluyoruz.hayır hem duygusal yapıyor hem aşırı mutlu ve eğleniyor.bu şarkı artık alkoden mi,ortamdan mı,kadından dolayı mı bilmiyorum ama bana o kadar güzel geldi ki,özellikle kadının gözlerimin içine bakarak söylemesi,o an sanki böyle dünyanın en egzotik diliymiş gibiydi yunanca.

    müthiş bir gece geçirdik,devamında ise 6 günlük tatil boyunca sürekli beraberdik yedik içtik gezdik dolaştık çok güzel vakit geçirdik o yunan kadınlarla beraber.biz onlardan 1 gün önce döndük,kadınlar bizimle havaalanına kadar geldiler.ve inanması çok güç ama benim kadın arkadaşım ağladı ben giderken.

    biz tabi uçağa bindik arkadaşla ama halen garip bir duygunun içerisindeyiz.yani bu yaşadıklarımız ne alaka oğlum gibisinden bakıyoruz birbirimize.toy olmamızın da etkisi var tabi.şuanki yaşlarımız için sıradan sayılabilecek şeyler.

    aradan belli bir süre geçtikten sonra o kadınları isim soyisim olarak araştırdık,hiçbir şey bulamadık onlar hakkında,ben hatta kadını daha sonraları uzun bir süre aradım taradım bir şey bulamadım,yunan arkadaşlık sitelerine bile bakıyordum sözlükten kelime kelime çeviri yaparak.sadece telefon numarası vardı o da arkadaşımın kadın arkadaşına aitti ve kadın hiçbir şekilde cevap vermiyordu blackberry messenger'dan.bir süre sonra biz de yazmayı kestik cevap alamayınca.

    o kadınlar kimdi,necilerdi,onlara gösterilen bu ilginin sebebi neydi,bizden neden yolcu ederken ağlayacak kadar hoşlandılar uzun süre düşündüm.hani tek başıma olsaydım ve bunları yaşasaydım,anlattığımda kimse inanmazdı muhtemelen.arkadaşla uzun süre bunu anlatmıştık yakın çevremize,bol bol ''hassiktir ya,oğlum nasıl olur ya'' tepkileri alıyorduk.fiyakamız olmuştu biraz.tabi dost meclislerinde çeşitli teoriler ürettik.hatta bizim eleman atina'ya gidip bulacam onları falan diyordu bir ara.

    bu hikayeyi neden anlattım;

    bu akşamüstü trafikteyken radyoda bu şarkı çaldı ve komple full story gözümün önüne geldi çok uzun bir süreden sonra.hayatım boyunca türk kadınlarıyla pek frekansım tutmadı.genelde yurtdışına tatile gitmekten ve yurdışında yüksek lisans yapmaktan ötürü tercihim yabancı kadınlar oldu.ama hayatım boyunca hiçbir sevgilimden,o gece çalan esena mono şarkısındaki gibi dans edip, anastasia isimli hanımefendiyle ettiğim dansı ve keyfi alamadım.o kadından gördüğüm ilgiyi göremedim ve ona hissettiğim kadar güzel hissedemedim.bugün bile içimde sanki bir şeyler yarım kalmış gibi hissederim.kim bilir şimdi nerede,ne yapıyor,o da bu şarkı çaldığında beni hatırlıyor mu diye bu şarkıyı her duyduğumda düşünürüm....
  • 30 yaş üstü kişiler bilir bu şarkıyı. türkiye'de remixi patlamıştır, bu yüzden bir eller havaya şarkısı olduğu sanılır fakat aslında bildiğin kanunlu, yavaş tempolu ve çok çok romantik bir şarkıdır. "sadece sen" demek. kaiti garbi bu şarkısında "başka kimse değil, sadece sen" formunda hislerinden bahsediyor. çevirisi burada verilmiş zaten. sırılsıklam aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu tecrübe etmiş herkes muhakkak kendinden bir şey bulur dinlerken. benim de gece gece aklıma geldi, yüzümü gülümsetti.

    esena mono
  • ya böyle bi şey vardı cidden, türkler olarak yunanca şarkı dinliyorduk ve eşlik ediyorduk. şimdi benim yunanca şarkı dinlemem tuhafsanıyor. nereden nereye! o zamanlar 7-8 yaşlarındaydım. ama bugün böyle bi şarkı vardı ya diye hatırladım ve tekrar dinledim. özlemişim.
  • girişindeki kanun nağmeleriyle söyleyenin sesindeki buğuyla yüreği sıkıp sevgiyi süzen şarkı...` :ellerine sağlık melissaki`
hesabın var mı? giriş yap