• kendisine yöneltilen- peki sizce sneijder'e ödenecek ücret takım içindeki dengeleri bozar mı? sorusuna verdiği cevapla kendisini neden çok sevdiğimizi bir kez daha bize anımsatmıştır.

    "karakterli oyuncuysanız, bu transferin başarı için yapıldığını bilirsiniz. bizim de hagi'nin de aldığı paralar belliydi. herkesin bir ederi ve değeri vardır, bu kural değişmez."
  • futbolculuğu döneminde galatasaray'a karşı profesyonel tavır sergileyememesini, parasal mevzularla alakasının olmamasını şöyle örnekleyeyim.

    galatasaray'da doğru dürüst oynamayan, bu yüzden kimsenin hatırlamadığı feti okuroğlu, yedek kaleci volkan, müzmin yedek vedat, kulübede oturan bir çok futbolcu bile kendisinden fazla maaş alıyordu.

    hatta uefa öncesi galatasaray yeni sözleşmeler için futbolcularla görüşürken, hakan şükür 2 milyon dolar isteyip, uzun süre imza atmadı. tugay 2 milyon dolar isteyip, uzun süre imza atmadı. efsane kaptan bülent verilen ücreti beğenmedi, imza atmadı. ankaragücü'nden transfer olan genç hasan şaş ise 750.000 dolar'a imzaladı.

    böyle bir dönemde ergün sadece 300.000 talebinde bulundu. galatasaray yönetimi de ergün'ün yıllık 300.000 isteğini, 350.000'e bağladı. sonra ne mi oldu? bugün "galatasaray" "ruh" "galatasaray sevgisi" hebele hübele tanımlanan kişiler tarafından ihaleyi düşürmekle suçlandı. ergün ses etmedi, tabii.

    haa, şimdi bu futbolcu eskilerinden hakan şükür, hakan ünsal, hasan şaş ve diğerleri konuşuyor da, konuşuyor. peki ergün napıyor? fark gene ortada.

    adam street fighter'daki ryu gibi. oyunun sonunda onun gibi çekti, gitti. tamamen egosundan sıyrılmış. helal olsun vallahi.
  • okan, emre, hakan şükür, fatih akyel ve hakan ünsal'ın sırayla arka kapıdan kaçtığı, popescu'ya ödenen paranın çok gelmesi ile yolların ayrıldığı dönem, ergün'ün sözleşmesi de bitmek üzereydi.

    fenerbahçe ve beşiktaş da ergün'e transfer teklifinde bulundu. bu para galatasaray'ın teklif ettiğinin kat be kat üstüydü. ergün böyle bir ortamda masaya oturdu. bu teklifleri pazarlık malzemesi yapmasını geçtim, ücret arttırımı talebinde bile bulunmadan galatasaray'daki son sözleşmesine imza attı. hem de galatasaray'ın o dönem futbolcu paralarını ödemediğini bile bile.

    neden bu ücreti kabul ettiği sorulduğunda ise, "bedavaya oynamıyorum. bu paraya alamayacağım ne var ki?" demişti.

    adam bir street fighter karakteri olsa, ryu olurdu.
  • kariyeri iyidir kötüdür tartışılır.
    yok muz ortaları, yok koşusu, şut yeteneğinin olmaması şusu busu.
    ergün pembe nasıl adam olunur onu öğretmiştir. güzel futbol başka bir şey adamlık bambaşka bir şey.
    bir yerde okumuştum.
    ergün pembe anlatıyor: "bir kere fenerbahçe maçı çıkışı esnasında üstümüze bir sürü şey atıyorlardır tam ben geçerken amigo arkaya döndü durun ergün geçiyor dedi. o an doğru yolda olduğumu anladım"
    gibi bir şey demiş. eksiklikler olabilir cümle tam böyle olmayabilir tabi.
    velhasılı kelam sırf efendiliği sebebiyle özlediğim bir futbolcudur.
  • kendisi galatasaray'da oynarken bu takımda soldan orta yapılırdı.
  • soyadın neden pembe değil penbe diye sorulduğunda soyadımız pembe’ydi. dedem kars’tan zonguldak’a göç ederken nüfus memuru ponbe diye yazmış. mahkeme kararıyla ancak penbe yaptırabildik" demişti. ee ona da şükür.
  • bugun fenerbahcede oynasaydi ve trabzonspora karsi avni aker'de korner kullanmaya gitseydi kimse kendisine cakmak bozuk para vs. atmazdi. sanirim kendisi iciin yeterli bir tanimlamadir.
  • murathan mungan, notos edebiyat dergisinin son sayısında türk futbolunun efsanelerinden ergün penbe'yi bakın nasıl anlatıyor...

    "bir dönem galatasaray futbol kulübünün oyunculuğuyla olduğu kadar efendiliğiyle de parlayan bir oyuncusu vardı: ergün penbe. zamanında not almışım bir kenara: onun futbolunda ingiliz tiyatrosunun büyük oyuncularını andıran bir stil var, diye. köklü, güçlü ve soylu bir geleneğe dayanır ingiliz tiyatrosu. özgüveni yüksek, sıkı bir eğitimden geçmiş iyi oyuncular edindikleri tiyatro etiği gereği, kendini göstermek için değil oyunu yönetmek için oynarlar. metnin, yönetmenin yorumunun, kısacası oyunun gereğini yerine getirirler. canlandırdıkları karakteri aşırı yorumlarak "egolarını" sahneye yaymaya, oyunu gölgelemeye kalkışmazlar.
    ergün de böyleydi. genel olarak sahalarda görmeye alıştığımız ergenliğini atlatamamış huysuz oğlan çocuğu tavırlarının tersine serinkanlı bir dikkat, mesafeli bir tutum sergilerdi. oyunun bütününü gören, sonraki hamleleri hesaplayabilen, sahada diğerlerinin de varlığını kollayan, takımın kazanma şansını kendini gösterme fırsatçılığına feda etmeyen etkili bir tarzı vardı. tiyatro da, futbol da takım oyunlarıdır sonuçta. ister tiyatro sahnesinde olsun, ister futbol sahasında kendine güvenen iyi bir oyuncu, kişisel hırsını takımın başarısına feda etmez; hele kendi kariyer umudunu, başarı eğrisini diğer oyuncuların ikinci sınıf işler çıkarmasına bağlamaz. toplu bir işin içinde iyi olmak, tek başına iyi olmaktan he zaman daha zordur. zoru seçenlere selam olsun."
  • dünya futbol tarihinin, abartısız en efendi ve en centilmen futbolcusudur.
  • her hafta uyduruktan penaltı alanların sözlerinden rahatsız olduğu, zamanında hakemlere itiraz etmişliği bile bulunmayan, muz ortalarıyla tanınan efsane eski sol kanat oyuncusu.

    bu herif bile "hakemler kötü" diyorsa, o hakemler kötüdür. senin hoşuna gitmemesi gerçeği değiştirmez.
hesabın var mı? giriş yap