• son tweeti kendininin aslında neden bir biliminsanı (!) olmadığını ve olamayacağını sanırım cümle aleme göstermiştir

    kardeşim varsa bir sonucun bunun verilerini hazırlar ve yayına gönderirsin, veya en azından medarxiv bioarxiv gibi preprint serverlara yüklersin ki hem bu konuda uzman olanlar, deneyimli olanlar değerlendirsin hem de insanlıkla paylaşmış olursun. tweetle, hele hele bir tane bile veri koymadan "labda çok etkili olduğunu gördük hemen denensin" diye kamillik yapmazsın. bırak ciddi bir biliminsanını herhangi bir lisansüstü eğitim almış biri bile yapmaz böyle birşey herhalde. hadi çok önemli bir buluş çok acil desen bile eskiden yayın süreci aylar sürerdi fakat salgın nedeniyle zaten artık bu konudaki bilimsel yayınlar sadece birkaç gün içinde bile kabul edilip yayınlanıyor. yani bu da bir mazeret değil.

    laboratuvardaki in vitro çalışmalar neredeyse hiç bir zaman in vivo'da eşdeğer başarılı sonuçlar vermez. hayvan deneylerinde bile... bu gene sağlık sektöründe olan herhangi bir yüksek lisans öğrencisinin bile bileceği bir şeydir. laboratuvarda "gözlemlediği" bir şeyi potansiyel tedavi diye sunmadan önce insanların öncesinde bir dilini ısırmasının sebebi bu.

    hayvan deneyleri bile olmadan direkt klinik çalışmalara geçilsin diyor kahramanımız.... gq yılın biliminsanımız... bu durum öncesinde ercüment şaklabanını durdurdu mu ki şimdi durdursun?.. hiçbir etik hiçbir bilimsel yaklaşım olmadan "denediği" tedavilerle bugüne kadar öldürdüğü insanlara onlarcası daha eklensin. ne olacak ki, bu ülkede insan hayatı ne kadar önemli ki zaten. yeter ki paşamız prim yapsın.

    hadi gene işin aciliyeti nedeniyle hayvan deneylerini de es geçelim. dünyada şu anda onlarcası çok potansiyel, yüzlerce ilaç covid-19 için deneniyor ve bu süreçlerden geçiyorken ercüment paşamızın gönlü olsun diye bir kere daha bu süreci atlayalım, ama gene en başa geliyoruz. nerede ulan bunun datası!!! bir tweetle mi insanların üzerinde deneylere başlayacağız? pardon deney demişim, insanlar üzerinde deney yapmak kanunen yasak, o yüzden ercüment'in bu güne kadar bu tür suçlardan kurtulmak için mahkeme savunmasında kullandığı "insanlar üzerinde deney değil, deneme yaptım" diyelim.

    ha tabi bilimsel yöntemle etkinliği kanıtlanmış olmasa bile böyle şak diye etken madde, ilaç ismini kurtarıcı olarak açıklamak, insanları eczanelere akın akın gönderip bu ilacı yağmalamasına yol açacak, kistik fibroz hastalarının kullandığı bu ilacı gerçek ihtiyacı olan hastaların erişememesine neden olacak. bunu sanki daha önce kinin ve sumak için yaşamadık! evet, sırf şırnak'ta birisi rüyasında peygamberi görüp covid-19 için sumak iyi geliyormuş dediği için marketlerdeki sumakların yağmalandığı, içinde kinin var diye schwepps toniklerin yağmalandığı bir ülkede, kistik fibroz hastaları için önemli bir ilacın ismini twitterdan verip gazetelere manşet olmak yani nerden baksan dangalaklık.

    edit: arkadaşlar, bir ilacın kullanımı için geçmesi gereken süreçleri genel olarak yazdığım bu entryde, ercüment'in dornaz alfa önerisinin kullanımı ile ilgili biraz daha bilgi vermem gerekiyor, çünkü o bilgiler bu entryi yazarken elimde yoktu. herhangi bir ilacı ister yeni bulun, isterse var olan bir ilacı başka hastalıkta etkin olarak kullanmak isteyin geçmesi gereken aşamalar sabittir. önce laboratuvar deneyleri, sonra hayvan deneyleri, sonra da klinik faz denemeler. eğer insanlarda bir hastalıkta kullanılan bir ilaç bir başka hastalık için kullanılacaksa gene bu aşamalardan geçer. tek farkı duruma göre bazı klinik faz çalışmaları birleştirilir ve/veya daha az hasta ile gerçekleştirilir. örneğin piyasadaki bir diyabet ilacını alzheimer semptomlarını yavaşlatmak için kulanacaksanız önce laboratuvarda hücreler üzerinde çalıştığını, sonra hayvan modelleri üzerinde etkili olduğunu gösterip klinik faz çalışmalarına geçersiniz. bu faz çalışmaları da dediğim gibi birleştirilerek ve daha az hasta üzerinde denenerek tamamlanır. ama kimse laboratuvar ve hayvan modellerinde etkinliği gösterilmeden, piyasada olan bir ilacı ya elimizde bu ilaç var bunu bir de şu hastalıkta da bir deneyelim diyemez. bu bilgi bir kenarda dursun. ercüment'in covid-19 hastalarında kullanılmasını önerdiği dornaz alfa'da durum biraz daha değişik. ercüment'in bu müthiş buluşu olan ilaç iki hastalıkta da aynı semptoma aynı etki mekanizmasına yönelik. yani grip oldunuz, ateşiniz çıktı ateşinizi düşürmek için parasetamol veriliyor. hafif semptomlarla ilerleyen covid-19 oldunuz ateşiniz çıktı gene ateşinizi düşürmek için parasetamol veriliyor. dornaz alfa da benzer şekilde bir mekanizmaya sahip. çok basitçe anlatırsam kistik fibroz hastalarında akciğerlerinde biriken mukus'un biraz daha yoğunmuş (çünkü içerisinde yoğun bir dna varmış), bu mukusun yoğunluğunun çözülüp hastanın biraz daha rahat nefes almasını sağlayan bir ilaçmış. ercüment'te covid-19 hastalığında benzer şekilde hastaların solunumunu rahatlatması için önermiş (galiba?). gene kesin konuşamıyorum çünkü ercüment bu muhteşem(!) keşfini herhangi bir biliminsanı gibi veriyle değil de tweetle kamuoyuna aktardığı için ne kastettiğini bilmek çok mümkün değil. bu durumda bu durumda aynı ateş düşürücü örneğinde verdiğim gibi hayvan deneyleri yapmaya gerek kalmaz. ama zaten öyle bir şeyde bu buluş bile değil. neyse... ha yok eğer bizim tahminimizden çok farklı bir etkisini araştırıp bulduysa, gene geçmesi gereken süreçler yukarıdaki gibidir. pr için tweetle açıklanmaz, halk galeyana getirilmez. yani her ihtimalde nereden tutsan elinde kalan bir davranış. tam ercüment ovalı'ya göre.

    bu arada şunu da ekleyeyim burada kendisini övenlerin tek gerekçesi ercüment'in devamlı eren bülbül'e, atatürk'e, türklüğe vs. atıf yapması. açıkçası böyle bir insanın bu isimleri ağzına alması bırakın beni gururlandırmayı, aksine rahatsız eder, ediyor da. atatürk gerçekten onun izinden giden, onun yaptıklarını özümsemiş insanların ağzına, profillerine daha çok yakışıyor. yoksa fetöcü hakan şükür de utanmadan geçenlerde atam'ın fotoğrafını kullanıyordu son zamanlarda... ama tabi siz bilirsiniz..
  • sol frame'de ismini ve kendisine bilinçsizce düzülen methiyeleri görünce dayanamdım tarihe not düşsün, bu sayfayı ziyaret edenler bazı gerçekleri öğrensin diye anlatayım istedim.

    ercüment ovalı hırsız, popülist, manipülatif ve aynı zamanda katildir. yani özetlersek ülkemizin şu andaki durumuna çok yakışan bir "biliminsanıdır"

    ödül alan araştırmasına gelirsek. önce manipülasyon kısmından başlayalım. ülkemizden kök hücre konusunda farklı makalelerin çıkması çok güzel. fakat impact factorü 3.78 olan bir derginin verdiği kendi içinde en fazla görüntülenmeye dayalı bir "ödül"ü de "tıp alanındaki en büyük ödüllerden biri" olarak yansıtmak da ancak ercüment ovalı'ya yakışacak bir davranış. tüm yazarlar türkiye'den olmasına rağmen (bence sadece) konferans daveti kokan bu ödülün neden "abd yayınlar"ı arasında verildiği de insanı hafif düşündürüyor. (fosforlu kalemle çizilmeyen bölümde "the best paper from united states" yazıyor)

    ödül alan makaleye gelirsek.makalede, uygulamanın istatiksel olarak fark yarattığı belirtilen kolajen hacmi ve vaskuler boy sonuçlarında maalesef sadece istatistiksel sonuçlar ve birkaç foto verilmiş, asıl önemli olan istatistiğin yapıldığı verilerin bulunduğu grafikler maalesef yok. sonuçlardan bahsedilse de bu sonuçların hangi verilere dayanarak elde edildiği gibi elzem bir bilgi eksik yani. eğer bu makaleyi değerlendiren hakem ben olsaydım o grafikler olmadan yayımlanmasına onay vermezdim. bir şekilde vermişler. sanırım bu değerlendiren hakemlerin ve editörün bilimsel yetersizliği.

    zaten dikkatlice incelendiğine başeditör dahil derginin tüm editörleri m.d.. derginin resmi sayfasında titrleri yazanlardan hiçbiri ph.d. ünvanına sahip değil. yani hepsi sadece klinisyen, bilimsel metod eğitimleri (en azından resmi olarak) yok. muhtemelen normalde yetkin kadrosu olan bir bilimsel dergiden dönecek kadar vahim veri eksikliği olan bir makaleyi 3-5 fotoğrafa bakıp kabul etmelerindeki en büyük sebep de bu bilimsel yetersizlikleri olsa gerek.

    normalde bilimsel olarak ciddi bir dergide yayımlanmayacak ama editör kadrosunun kifayetsizliğinden bir şekilde gözden kaçıp yayımlanabilmiş bir çalışmanın, derginin kendi içinde yaynlanmış makaleler arasında en çok görüntülenme sayısı ödülünü almasını "tıp alanında verilmiş en büyük ödüllerden biri" olarak yansıtmak herhalde manipülatif insanlar dışında çok az kimsenin cesaret edebileceği birşeydir ki o tıklanma sayısı da muhtemelen bilimsel içeriğinden ziyade gene şu sıralar özellikle internet gazeteciliğindeki clickbait başlıklar gibi başlığa sahip olmasından ötürü (`generation of skin tissue using adipose tissue derived stem cells`) olsa gerek. plastik cerrahlara yönelik bir dergide "yağ dokusundan elde edilen kök hücrelerden deri dokusu yapımı" gibi bir başlığın plastik cerrahların ilgisini çekip yoğun bir şekilde tıklanması gayet normal.

    tabi bu kadar osuruktan bir ödülün türk kamuoyunda ses getirebilmesi için de işin içine biraz popülizm girmesi gerekiyordu, o sıralar gündem olan , hepimizin yüreğini dağlayan eren bülbül'ün isminden yararlanılıp popülizm adımı da tamamlandı. facebook'ta paylaşım üzerine paylaşım aldı.

    gq jürisi de tabii ki bilimsel çalışmaları veya biliminsanlarını doğru değerlendirecek yetkinlikte olmadığı için kamuyonunda çok ilgi çeken bu paylaşımlara dayanarak "yılın biliminsanı ödülünü verdi. hayırlı olsun. buna benzer bir şekilde ismini hatırlamadığım bir youtubera da geçenlerde sırf en çok takipçisi olduğu için bilinçsizce bir ödül verilip sonra adamın videoları izlenmişti falan, ne mal olduğu ortaya çıkmıştı.

    gelelim ercüment ovalı'nın katil olduğu kısmına. vakti zamanında(2004-2005) bu ercüment ovalı denen şahıs kanser ve als hastası 28 kişiye ben sizi kök hücre aşısıyla tedavi edeceğim diye kobay olarak kullanıyor. mucize aşı. kanserden als'ye her türlü hastalığınızın çözümü. yersen. ve maalesef yiyorlar!(değil o yıllarda, halen bile kök hücreyle kanser ve/veya als tedavisi yok! ) sonuç : hiçbir altyapısı olmadan kobay olarak kullandığı 28 kişiden 26'sını öldürüyor, ancak 2 kişi sağ kurtuluyor bu "yılın bilimadamının" elinden. savunmasında da "ben insanlar üzerinde deney değil deneme yaptım" diyerek daha az bir cezayla sıyrılıyor. kök hücre araştırmaları kısıtlı bir kitle tarafından yapıldığı ve bu yüzden bu tür çalışmaları yapan insanların nerede ne olduğu yapıldığı bilgili olduğundan dolayı sonrasında kök hücreler konusunda yaptığı çalışmayla nobel ödülü alan yamanaka ödül töreni sonrasında yaptığı röportajda insanları sahte kök hücre tedavileri konusunda uyarırken çin, hindistan, meksika ve rusya'nın yanına türkiye'yi de koyuyor. ki dünyada 206 farklı ülke varken "sahte kök hücre tedavileri veren ülkeler" arasında saydığı 5 ülke arasında türkiye'yi koyması tabii ki de dediğim gibi rastlantısal değil.

    yukarıda hırsızlığından bahsetmişken detay vermezsek de olmaz. şu sıralar son ödülünden dolayı google aramada bir bilgi kirliliği olduğu için ilgili sayfayı bulamadım ama vakti zamanında bu ercüment ovalı bir genotipleme makalesi yayınlıyor. sonradan bu makalesindeki verileri (yanlış hatırlamıyorsam) ispanyol bir grubun makalesinden kopyalayıp kendi çalışmasıymış gibi yayınladığı ortaya çıkıyor ve makale dergi tarafından geri çektiriliyor. hırsızlık (intihal) bir yana bu adamın "bilgi dağarcığını" göstermek açısından muhteşem bir örnek bu intihal. genotiplemede kullanılan yöntem pcr-rflp denilen bir yöntem. yöntem o kadar basit ki muhtemelen kendisine saygısı olan herhangi bir danışman veya bölüm yüksek lisans öğrencisine bunu tez olarak falan bile yaptırmaz, daha yoğun bir çalışma ister. pcr-rflp ile yapılan bir genotipleme bence ancak lisans bitirme projesi falan olur. zaten hemotolog olan bu arkadaşımızın bilgi düzeyi de yüksek lisans öğrencilerine bile yakıştıramadığım pcr-rflp ile genotipleme yapabilecek kadar bile değil, onu bile çalma ihtiyacı hissediyor. ama tabi bizde bilgi düzeyi kifayet falan önemli değildir biliyorsunuz. işte o yetersiz bilgi düzeyiyle zamanında siyasi bağlantılarını kullanarak trabzonda bir kök hücre merkezi açabiliyor, sonuç yukarıda anlattığım gibi 28'de 26 ölüm. sonrasında hüküm giymesine rağmen "ekip arkadaşlarımın kurbanıyım" (bkz: ben yapmadım miki yaptı) diyerek acıbadem kök hücrenin başına transfer olabiliyor falan filan.

    neyse, daha fazlası da var da benim şimdilik yazacaklarım bu kadar. siz gene muhteşem bilimadamı diye pohpohlamaya devam edin ercüment ovalıyı. hiç bilmediğiniz bir alanda hiç tanımadığınız insanları üç-beş facebook iletisine, iki populist sözüne bakarak yücelttiğiniz için bir sonraki kurbanı olmayı aslında hak ediyorsunuz ama ben ileride sizin sorumsuzca yücelttiğiniz bu kişiye sizin yersiz övgülerinize güvenerek tedavi olmaya gidip umutlarından, paralarından ve hatta daha da önemlisi belki de gene hayatlarından olabilecek masum hastalar dikkatli olsunlar diye arada kaybolacak bir entrye olsa en azından vicdanım gereği bazı gerçekleri ekleyeyim dedim.

    edit: imla
    `2 yıl sonra gelen edit:` @a kind of humankind sağolsun (#105542518) nolu entrysinde benim yukarıda bahsettiğim makale hırsızlığına dair retraction linkini de bulup koymuş. bana da dm'den linki gönderdi. arada dikkatten kaçıp kaybolmasın diye daha görünen bir yer olduğundan buraya da ekliyorum. bu arada @happyapple uyardı. derginin yazdığı retraction notunda intihalin tartışma kısmında olduğu belirtiliyor. zaten bu entryi yazmadan 10 küsur sene önce olmuş bir olayın detaylarını tam hatırlamadığım için ilgili bölümde "yanlış hatırlamıyırsam" diye bir parantez kullanmıştım. editörler ham verileri inceleyip mi yoksa sadece kanaatle mi diğer verilerin orjinal olduğunu söyledi maalesef bilmiyorum. kimseyi yanlış yönlendirme olmasın diye intihal notundaki bu detayı da hazır bu entryi 2 sene sonra editlemişken ekleyeyim.
  • covid-19 ile mücadelede yaptığı aşı denemeleri sonuç vermiş, an itibari ile 3. faz başlamıştır. uluslararası dergilerde aşı çalışmalarının yöntem ve tekniği 2 gün önce yayınlanmıştır. önümüzdeki ay sağlık bakanlığı onayı ile aşılar üretilecektir. bursa’da üretilecek olan türk aşısı için ilk iki ay yurtdışı siparişi kabul edilmeyecektir.
    kaynak: aha dayıya sor.

    şaka lan şaka.

    ercü bari gripin falan üret be. lan sokaktan adam çevirsek pekmezli hap üretirdi hıammına. en azından enerji verirdi millete.

    aşı üretecekmiş. türk aşısıymış.
    aşı olan gençliğe hitabeyi de anında ezberliyor falan. öyle türk aşısı yani. kırmızı beyaz aşı. güneşe tutunca atatürk görünüyor.
  • ilk olarak belirteyim ben bir viroloğum.

    birkaç gündür burada yazmayı planlıyordum ancak hem çalışmaların yoğunluğu hemde linç yemek (oytun gibi değil resmen müritleri var, bunun iki level üstü elon musk) istemeyişimden yazmadım. ancak bu son twit ile yazmaya karar verdim.

    önce olaya bir laba kapanma konusuyla başlamak istiyorum. bu konuyu birçok yerde duydum. ercüment ovalı ilk değil. şunu açık net olarak söylemeliyim ki biyologlar asla laba kapanmazlar. bunun şehir efsaneleri haricinde gerçekleştiğini ne gördüm ne duydum. kendileri virüs ile çalışıyor ondan dolayı kimseye bulaştırmak istemiyorlar diyebilirsiniz, bunun için lablarda ciddi önlemler alınır ve kovid-19'un yanında soğuk algınlığı gibi kalacağı şeylerle çalışanlar yani bsl-4 çalışanları bile akşam evlerine dönerler. ayrıca tehlikeli çalışma ortamlarında çalışanların fazla çalışması hata yapma risklerini artıracağı için tercih edilmez.

    bu paylaşım çok çalıştıkları için labda uyuyorlar misal, gözlükle uyuma kısmını geçersek çalışanlar maske takıyorlar ama aynı ortamda masanın üzerinde bardaklar var, bardaktan bulaşmıyor mu bu virüs yani?

    gelelim şu cümleye ''saat 23.??. virusun 72 saatte yapmasi gereken etkiden cok daha fazlasini yaptığını gözlemledik. vero hücrelerini beklenenden kısa sürede parçalamış. neden? çözmeye calisacagiz. sonuc:test tekrarı....'' aynen kopyala yapıştır yaptım. dışarıdan bakınca fantastik gibi görünebilir ancak vero e6 hücreleri insan hücresi bile değildir, afrika yeşil maymunu böbrek hücresidir. bu hücrelerin invitro ortamda hızlı ölmesinin bir anlamı yok, kültüre fazla virüs yüklemek gibi absürd sebetleri de olabilir. ki bu hücreler bu virüs ile çok çok iyi bir şekilde enfekte edilmiyorlar mesela benim şuanki projelerinden biri bunları daha iyi enfekte edilebilir hale getirmek.

    bir diğer paylaşım ''bu ekip bu günden itibaren acibademin bize sağladığı bu yerde 45 gün süre ile karantinaya giriyor. neden mi? ası üretimi için gerekli olan herkesin kaçtığı covid19 virusundan 10 milyar pfu üretmeye başlıyorlar. kahramanlarımı seviyorum. '' pfu denen şeyi açıklayayım. plaque forming unit, virüsleri mikroskopta göremediğimiz için hücre gibi gözle sayamıyoruz. bu sebeple plak oluşum testi yapılır. yani bir hücre hattı iyice büyütülüp virüs ile enfekte edilir sonra bu hücrelerin üzerine agarozlu besiyeri eklenir ve beklenir. virüsün öldürdüğü hücrelerin yerinde boşluk oluşur ve besi yeri agarozlu olduğu için yani katı olduğu için bu boşluk doldurulamaz. en son plak denen bu boşluklar sayılarak solüsyondaki virüs miktarı tahmin edilir. bunu yan labdaki arkadaşıma sorduğumda ortalama olarak 10m pfu/ml konsantrasyonda ürettikleri söyledi bana. dışarıdan bakana 10 milyar doz gibi görünüyor belki bu miktar düşündüğünüz gibi değil. ortada normal virüse uv vererek aşı yapma gibi yöntemler olduğu için normal karşılıyorum bunları ancak viroloji çalışmalarında genel olarak canlı virüs kullanımından kaçınılır, pseudotyping, minireplikon gibi yöntemlere gidilir ilk olarak.

    görünüşe göre labda kaldıkları süre boyunca becerebildikleri bir şey yok. en son pubmedden popüler olmayan bir şey bulalım deyip dornaz alfayı önerdiler. dnaz olan bu ilaç akciğerdeki ölü dokuların temizlenmesine yardım ettiği için semptomların hafifletilmesinde kullanılabilir önerisi olan bir makale vardı. bu etkide öyle labda in vitro test edebileceğiniz bir etki değil çünkü etkisi doku üzerinde hücre üzerinde değil. ve ilaç dnaz olduğu için doğrudan virüse etki etme ihtimali yok.

    hadi herşeyi geçtim diyelim gerçekten çalıştı buldu. bu tarz bulgular twitterden paylaşılmaz, hemen denemeye alınmalı denmez. hakemli dergiye gönderilir ve hakem incelemesine tabi olunurlar. bu hakemler genelde yavşak olmakla birlikte her zaman bu alandaki en saygın insanlardır. konunun hemen her detayını bilirler, bunların incelemeleri de ana veri üzerinden yapılır. burada paylaşılmış ne ana veri var, ne bulgu var, ne materyal ne metod var sadece bir twitter paylaşımı, acilen dornaz alfayı hastalarda deneyin. oldu canım başka?
  • sürekli pr yapan bir hocamız, hocam sen bul aşını biz pr’ını yaparız.
  • ben de bir aydır çalışıyorum. kendimi eve kapattım. günde 12 saniye uyuyorum. yemek yemeden, su içmeden hatta siçmadan uğraştım. etken maddesi parasetamol olan ilaçların ağrı kesmede ve ateş düşürmede muazzam işe yaradığını kesfettim. komşuma, bakkalima ve kasabima çok teşekkür ederim. bana çok yardımcı oldular.
  • ercü reis artık labdan çıkabilirsiniz, aşıyı buldular...
  • 23 nisan'da 1 günlüğüne aşıyı bulmuş gibi yapılması gereken başarılı bilim adamı. ülkemizin gururu.
  • bugün kahramanlarıyla beraber calpol'u bulduğunu açıklamasını beklediğim yerli ve milli şovmen.
  • ercüment ovalı tweet atar;
    artık dayanamıyorum. bunu yüce türk halkımdan saklayamam, açıklayacağım. ilacı bulduk. muhteşem bir ilaç. virüs ile mücadele edip yok ediyor. virüs şoka giriyor maymuna dönüyor. normalde 23 nisan'da açıklayacaktık ama artık yeter. içimizde tutamıyoruz.
    veeeee o ilaç;

    (bkz: parol)
hesabın var mı? giriş yap