• albümde baştan başlayamam, vasathane, ben bir oyuncaktım ve renkli reçete en beğendiğim şarkılar oldu.

    doğan duru'nun şarkılarında kendimi bulduğum dizeler çok olmuştur, bu şarkılarda da öyle oldu. kendime bile anlatmadıklarımı o'nun sayesinde dinledim, dinliyorum. insanı kendisiyle yüzleştiriyor bu adam.
  • doğan duru'nun ilk solo albümü. sözler her zaman olduğu gibi efektif ve vurucu. sound olarak da geleneksel rock soundu kullanmaktansa daha techno bir sound tercih etmiş kendileri. enstrümanların hiçbirisi öne çıkmıyor çok dengeli kullanılmışlar ve mikslenmişler. yanlış hatırlamıyorsam 4 şarkının davullarını redd'in davulcusu berke özgümüş çalmış. onun dışında tüm enstrümanların çalımları kendisine ait. hasılı kelam oldukça sağlam bir albüm olmuş. doğan duru seviyesinde bir müzisyenden de bu kalitede bir şey beklenirdi zaten. şu an ikinci kez dinliyorum sizlere de tavsiye ederim. dinleyin dinlettirin...
  • ing. tarihte veya bir insanın hayatındaki,
    belli bir ''dönem'' veya ''zaman dilimi'' anlamına gelen kelime.

    kökeni,
    latince ''çağ,devir, dönem'' anlamlarına gelen,
    ''epocha'' kelimesine dayanır.

    ayrıca, fransızcası için,

    (bkz: époque)
  • bir (bkz: doğan duru) albümü.

    açıkçası redd grubunun parçalanması sonrasındaki hiçbir albümü beni etkilememişti.

    yıllar yıllar önce canlı müzik yaptığım dönemlerde bir rock grubumuz vardı. bulunduğumuz şehirdeki rock sever insan sayısı çok azdı olanlar da yeni şarkılara inanılmaz bir mesafe vardı. abimle (abim grupta solistti) redd'in şarkılarını koymak istiyorduk zira çok seviyorduk ancak insanlardan kesinlikle reaksiyon alamayacağımızı düşünüyorduk. uzun tartışmalar sonucu birkaç şarkısını repertuvara ekleme kararı aldık. ilk denediğimiz şarkı hala aşk var mı şarkısıydı. şarkıya girdiğimizde insanlar bu ne amk ifadesiyle dinlemeye başlayıp şarkı sonunda inanılmaz güzel reaksiyon göstermişlerdi. biz de o gazla redd'den 7-8 şarkıyı repertuvara eklemiştik çoğunu da insanlar sevmişti. birkaç hafta sonra müdavimlerden redd istekleri gelmeye başlamıştı bile. grup neredeyse çakma redd grubuna doğru evriliyordu ki askere gitmek zorunda kaldım... askerden dönünce de grupla kaldığımız yerden devam edecektik ancak yaşadığım acı bir kayıptan sonra değil müzik nefes almak bile anlamsız geliyordu. yeni şarkı çalışmak falan zulüm şeylerdi dolayısıyla eski repertuvardan devam ediyorduk. belki de o günleri müzik ve redd şarkılarıyla nispeten biraz daha hafif geçirdik. eğer gerçekten içiniz yanıyorsa ve elden gelen hiçbir şey yoksa birkaç saatliğine de olsa gerçeklikten kopmanın değeri ölçülemez... insanlar bunun için sanırım uyuşturucu kullanıyorlar.

    her neyse, redd grubunun yeri bende her zaman ayrıdır. ancak dediğim gibi son albümleri beni hiçbir şekilde tatmin etmiyordu. geçenlerde abim "epoch albümünü kesinlikle dinle seveceksin" dedi. doğrusu neredeyse hiçbir beklentim yoktu bir kere dinler kapatırım diyordum o da eski günlerin hatırına.

    son 1 haftadır sadece epoch dinliyorum ve dinlerken o müzik konusunda ön yargılı şehirde tekrar canlı müziğe başlayacak olsam bu albümden en az 3-4 şarkıyı çok büyük heveslerle repertuvara eklerdim diyorum. ve bana böyle hissettirdiği için buradan doğan duru ya teşekkür etmek istiyorum; abi iyi ki varsın! umarım daha buna benzer birçok albüm yaparsın.

    albümdeki tüm şarkıları sevdim ancak biri var ki her dinlediğimde "abi naptın sen ya" demekten kendimi alamıyorum. (bkz: motel) iddia ediyorum bu şarkıyı hakkıyla icra edebilecek çok çok az solist vardır. onlar nasıl inmeler çıkmalar! şarkı tamamen eski redd'den esintiler içeriyor. en kısa zamanda bu şarkı üzerine çalışacağım (büyük ihtimalle beceremeyeceğim).
  • doğan duru'nun 21 şubat 2020'de çıkacak olan albümü. sanıyorum ki buralar değerlenir.

    saykodelik kader

    edit: tarihi 13 mart 2020 olarak güncellemiş doğan duru. kızabilirsiniz demiş bir de. kızdım, geçti sonra. hâlâ merakla beklenmekte.
  • 2020'nin şu ana kadar ki en güzel haberi. her redd albümünde olduğu gibi başta çok beğenmeyeceğiz ama sonra müptelası olup dinleyeceğiz. şimdi bir parkta viskiyi açıp şarkı eşliğinde hafif hafif demlenmek vardı. her ne kadar redd'ten bağımsız bir doğan duru albümü olsa da redd tadı hep var. özellikle 2009'ları daha çok andırıyor. en sevdiğim şarkı (bkz: mavra) şu anda ama her an güncellenebilir.
  • tazecik dinlediğim albüm. çok beğendim; dut, mavra, mikrofon, renkli reçete'yi bugün kusana kadar dinlerim muhtemelen.
  • genel redd sound’undan daha dingin bir sound’a sahip güzel bir albüm. doğan duru’nun canı biraz bas vokal şovu yapmak istemiş, ev halleri tarzı bir albüm olmuş. mevcut durumdan sebep olsa da lansman konseri çok temiz bir ev konseri oldu. bu tarz dingin işler pek yapılmıyor bu aralar. albümün bence eksik denebilecek tek yanı düzenlemede. şarkıların dinginliğine pek uymayan bir düzenleme var. misal renkli reçete’nin ilk 15 saniyesinde güzel güzel tınlayan bas gitarı (doğan duru böyle partisyonlar yazmayı çok sever) şarkının gerisinde duymak için uğraşmanız gerekiyor. onun dışında mevcut ruh hallerine de uygun baba bir albüm olmuş.
  • benim bu parçada anlamadığım şey, humanwine'ın canım solistinin son of bitch derken, nasıl bir angel of fire kafasında olduğudur. hayır alışmışız metalci abilerin saaağn aoof beççç tükürüklerine, küfür ederken çiçek alınca resmen abondane oluyorum yav. onun dışında bir ara tilililili çekiyor mübarek zeyna gibi, kendimi loreena mckenitt ortaçağında hissediyorum, öyle değişik bir mother earth ritm'leri tecessüm ediyor filan. onun dışında normal bir parça. güzel.

    özetle şöyle bir şeydir:

    peace. son a bitch! why must you be this way? please son of bitch. icing from a 1,000 years of snow the seed and watch them grow honor and laughter around we can kill the bell on our own ocean our mother will swallow us whole. sometimes families change and we create our own not our own..

    http://www.youtube.com/…tczgvfyh9kq&feature=related
  • vakitsizlikten dolayı henüz yarısından bildiriyorum ama olmuş gibi duran doğan duru albümü.
hesabın var mı? giriş yap