6 entry daha
  • lisede tarih derslerinin birinde bir arkadaşımız söz isteyip atatürk'ün olağanüstü yönlerini çokça dinlediğini fakat onun anlatılmayan yönlerini de öğrenmek istediğini söylemişti. bize her yönüyle atatürk'ü anlatın demişti. umarım o arkadaşın yolu bir gün bu kitapla kesişir. muazzam bir biyografi eseri kendisi.

    kitabı henüz bitirmedim ama dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderleri arasında olan bu adam hakkında kitapta geldiğim yere kadar aldığım notlar var.

    atatürk'ün çok keskin bir zekası ve bu zekanın kendisine getirdiği bazı özellikleri var. küçük bir çocukken bile mahallenin çocuklarına elleri cepte dik bir duruşla bakar ve onlarla oyun oynamaya tenezzül etmezmiş. ömrü boyunca yanındaki silah arkadaşlarına da bu açıyla baktığına eminim. aralarında en zekisinin hep kendisi olduğunu düşünüyordu ve bana göre de bu konuda yanılmıyordu.

    atatürk görev için şam'a gidiyor. yanında da müfit özdeş var. osmanlı'nın subayları o bölgede savaşırken elde ettiği ganimetleri hazineye göndermek yerine bir kısmını kendi ceplerine indiriyor. atatürk bunu fark ediyor ve müfit'ten bu ganimetlerin tümünü kendisine bildirmesini istiyor. müfit'e susması için altınlardan bir kısımını teklif ediyorlar. atatürk, müfit'in ağzından bunları duyunca şu müthiş cümleyi kuruyor:

    "müfit, sen bugünün adamı mı olmak istiyorsun, yoksa yarının adamı mı?".

    çok etkilendim bu cümlesinden. bu cümle, ölmesinin üzerinden onlarca sene geçmesine rağmen atatürk'ün neden büyük bir adam olarak anıldığını ispatlar nitelikte. kendini alçaltacak herhangi bir şeye meyili yok. onun derdi böyle küçük şeyler değil. taa o zamandan beri daha ulvi şeylerin adamı olduğunu anlıyoruz.

    atatürk yazı yazmayı çok seviyor, günlüğü var, ona notlar alıyor. kafasını meşgul eden şeyleri yazıya döküyor. böbreğiyle ilgili sıkıntı çektiği bir dönemde yurtdışına gidiyor. memleketinden uzakta kaldığı o dönemde notlarına cevabını aradığı birkaç tane soru yazmış. cevabını bulmaya çalıştığı iki sorusu beni çok güldürdü. sorular şunlar: "enver bana niye böyle davranıyor, bunun için ne yapabilirim?" ve "cemal nasıl geçiniyor?". atatürk para biriktirebilen biri değil. ayın ilk 15 gününe kadar parayı tüketiyor ama sonraki 15 gün allah kerim. buna rağmen lüksünden de asla taviz vermiyor. gittiği yerlerde en lüks otellerde kalıyor. hastalandığı bir dönemde yurtdışında tedavi amaçlı gittiği bir yerdeki otelin odasını görüp mekanın küçüklüğünden dert yanıyor. hatta doktoru: "sen tedaviye mi geldin, otelde keyif yapmaya mı?" diyor. şimdi bu adam böyle yaşarken cemal nasıl geçiniyor sorusu beni baya güldürdü. enver'i de pek sevmiyor. enver'le hisleri karşılıklı bu konuda. hedefleri için, tüm osmanlı ordusunun komutanı olan enver'le arayı iyi tutmanın önemli olduğunun farkında. enver'i küçümsese de onunla olan durumunu kafaya takıp yazıya dökecek kadar bunu sorun ediyor aslında.

    atatürk hırslı ve çok inatçı. düşündüğü ve inandığı şeylerin tek gerçek doğru olduğunu düşünüyor. pek haksız da sayılmaz. istatistiğe vurduğumuzda haklı olduğunu düşündüğü yerlerde isabet oranı çok yüksek çünkü. liderlik konusunda çok hassas. tahammül edemediği şeylerden biri, aynı fikirde olmadığı amirlerinin kendisinin lafını dikkate almaması. bu konuda tavrı çok net. istifayı basar, sizle mi uğraşacağım amk diyip resti çeker. iki sene işsiz kalsa bile, para sıkıntısı yaşasa bile yapıyor bunu.

    atatürk övülmeyi seven bir adam. başarılı olduğu bir savaşta yaptıklarını, savaştaki konumunu, tutumunu hayatına girmiş kadınlara mektup yazarak anlatıyor. fakat kendisinin yanında başkalarının övülmesi sanırım pek hoşuna gitmiyor. bir anısında şöyle diyor: "genç subaylarla bir yerde oturuken subaylardan birisi, ben cemal paşa gibi olmak isterim dedi. diğer subaylar da onu alkışlayıp desteklediler. sonra bana bakıldı. ben de, bunu onayladığımı gösteren herhangi bir mimik yapmadım, orada tepki vermedim." ilkokulda da, hocanın dediklerini tekrarlayacak bir öğrenci seçilecek. hoca bir öğrenciyi seçip atatürk'ü bu öğrencinin yanına yardımcı olarak veriyor. atatürk bunu kabul edebilir mi sizce? etmiyor tabiki. "ben ondan daha iyi yaparım." diyerek postayı koyuyor, öğretmen de lider olarak atatürk'ü seçip diğer çocuğu onun yanına yardımcı tayin ediyor.

    kadınlar demişken böyle bir adamın aşk hayatındaki tavrı, tarzı benim için merak konusu. böyle güçlü bir çerçevesi olan adama, kadınlar shit test yaptığında kendisi nasıl cevap veriyor, araştırılsın :)

    henüz daha mondros antlaşması yeni imzalandı kitapta geldiğim yerde. kurtuluş savaşı yeni başlayacak. ama rakı sohbetleri diye bir kısmı var kitabın, o bölümü özellikle iple çekiyorum. ne muhabbetler yapılmıştır o sofralarda. atatürk harbiye mektebindeyken, ali fuat cebesoy, ali fethi okyar, nuri conker, ismet inönü ve daha birçok isim aslında o günlerde ülkeyi kurtarmışlardı. okul arkadaşları zaten bunlar. aradan yıllar geçmiş. bu adamlarla rakı içiyosun şimdi karşılıklı. "memlekete" diye kadeh kaldırıyosun. neler yapmışız biz diyorsun.

    hakikaten, neler yapmışsınız.

    edit: hayır kitap ingilizce değil. kitap şu: atatürk modern türkiyenin kurucusu - andrew mango
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap