5 entry daha
  • 6000 kişilik ingiliz güçlerinin 250, 30.000 kişilik fransız güçlerinin ise 6000 kişi kayıp verdikleri savaştır. yani fransızlar, ingiliz ordusunun toplamı kadar kayıp vermiştir.

    ingiliz ordusunun 5.000 menzil okçusu ve 1.000 zırhlı piyadesi vardır.
    fransız ordusunun 15.000 piyade şövalyesi, 10.000 atlı şövalyesi, 5.000 kadar da çeşitli yaylar kullanan okçusu vardı.

    yani iki ordu da okçu sayısı yönünden eşitti. ingiliz ordusu menzil yayları kullanırken, fransızlar çoğunlukla tatar yayı kullanıyordu.

    şövalyelik kavramını icat etmiş fransızların nasıl oldu da 10 bin atlı şövalye ile savaşı kazanamadığı ise, ingilizlerin tamamen şans eseri fransız komutanların savaş planlarını bir habercinin üzerinde ele geçirmelerinde saklıdır.

    fransızlar ingiliz ordusunu ağır piyade birliklerinin saldırısı ile yerine çivilemeyi, aynı anda kanatlardan da ağır süvari hücumuyla okçuları yok edip, daha sonra geriden tüm ortuyu sarıp imha etmeyi düşünüyordu. bu planı fark eden ingilizler, planın işlemesi için fransızların müthiş bir haberleşme koordinasyonu sağlamaları gerketiğini de fark ettiler.

    ingiltere kralı henry'nin tek yapması gereken ise, savaş alanında fransız taarruzu beklenirken son anda ordusunu iki ağaçlık bölgenin arasına konuşlandırmasıydı. böylece atlı birlikler bir anda kanatlardan saldırı gerçekleştiremez duruma geçtiler.

    peki fransızlar planlarını neden değiştirmediler? çünkü o zamanlarda telsiz icat edilmemişti. aralarında yüzlerce metre açıklık bulunan birliklere yeni savaş planlarının detaylarını iletmek mümkün değildi. böylece henry, tarihin en basit hamlesi ile 10 bin kişilik ağır süvariyi saf dışı bıraktı.

    15 bin kişilik ağır piyade, çamurlu bir alanda yokuş aşağı, süvari desteği olmadan taarruz etti. bu piyadeler, önce karşıdan, sonra yanlardan, savaşın son evrelerine doğru da arkadan ingiliz okçusu ile kuşatılıp neredeyse imha edildiler.

    okçuların kocaman yaylarını havaya dikip, 45 derecelik açıyla maksimum menzile atış yapmaları yalnızca hollywood safsatasıdır. menzil yayı, yani longbow, bu şekilde kullanılmaz. her ne kadar çok uzağa ok atışı yapılabilse de, savaş meydanında okçular eğimli değil, düz atış yaparlardı. böylece nispeten kısa menzilden, oklarını olabilecek maksimum güç ile hedefe saplamaya çalışırlardı. neden? çünkü oklar kısıtlı bir kaynak, ok yapımı pahalı, mevzi değiştirirken taşınması dert. bu yüzden atılan her bir okun hakkını vermesi gerekiyor. modern tarihçiler, ingiliz okçuları ile fransız şövalyeleri arasındaki mesafenin bu savaş sırasında en fazla 50 metre olduğu, yer yer 10 metreye kadar bile indiğini düşünüyorlar. bu durum, zamanın tüm görgü tanıkları tarafından da doğrulanıyor.

    ancak şöyle bir sorun var ki, 1380 ve 1450 yılları arasında kullanılan zamanın fransız şövalye zırhları ile neredeyse aynı dönemin ingiliz menzil yayları arasında yapılan karşılaştırma, okların zırhı delemediği, delmek bir kenara en fazla çizik atabildiğini ortaya koydu.

    dolayısıyla, aslında ingiliz okçularının fransız şövalyeleri nasıl bertaraf ettiğini bilmiyoruz. silah ve materal bilimi bunun aslında mümkün olmadığını söylüyor bize. ama tarihi gerçek de ingiliz okçularının fransız şövalyeleri resmen katlettiği yönünde.

    bunun nasıl olduğu, ingiliz okçularının gerçekten şövalyeleri öldürüp öldüremediği bilinmiyor. bazı tarihiçler, o kadar yoğun ve güçlü ok atışının fransızlar üzerinde kaos yarattığını ve bu kaostan yararlanan ingiliz piyadelerinin şövalyeleri çok kolay yendiğini iddia ediyor ki, hiç saçma değil.

    agincourt savaşında ingiliz okçularının taktiksel olarak çok büyük katkıları olduğu yadsınamaz. ancak bu katkı, bizim zannettiğimiz anlamda olmayabilir. gerçek savaş, bizim hayal ettiğimizden çok daha farklı bir şekilde meydana gelmiş olabilir.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap