9 entry daha
  • i. (ar. temenna > temenna)
    1. arzu, istek, temennî: kes fuzûlî tamaın gayrı temennâlardan / kanda olsan taleb-i devlet-i dîdâr eyle (fuzûlî). dilde yok harf-i temennâ deheninden gayri / canda yok zâika fikr-i sühanından gayri (nâilî). temennâ-yı visal yolunda gayet tabiî ve gayet ümitvârâne birtakım sözler söyledi (nâmık kemal).
    2. hürmet ve âşinâlık göstermek veya teşekkür bildirmek için sağ eli dizden aşağıya indirip sonra yukarı doğru kaldırarak ağıza ve başa götürmek sûretiyle verilen bir selâm çeşidi [bu anlamı türkçe’de kazanmış ve temennah şeklinde de kullanılmıştır]: hocalara karşı resm-i temennâyı îfâya mecbur idi (ahmet râsim). gülerek bir küçük temennâ ile “teşekkür ederim” dedi (ahmet h. müftüoğlu). buralarda oturanlar âdeta terbiye, nezâket yarışına çıkarlardı. yerden temannâlar, kandilli selâmlar, elpençe divan durmalar, eğilip bükülmeler, efendimsiz söze başlamamalar… (mâlik aksel).
    ? temennâ etmek: temennâ hareketi yaparak selâm vermek: nerîman tâzelere temennâ etti, yaşlıların ellerine vardı (hüseyin r. gürpınar). tramvay yoluna çıkınca gülerek bana temennâ ediyor (yusuf z. ortaç). bu ağalar, yerlere kadar eğilip temennâ üstüne temennâ ederek misâfir karşılar (sâmiha ayverdi).
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap