7 entry daha
  • tarih oncesi topluluklarin preanimistik donem boyunca dogayla kurduklari iliskilerde akillarinin karmakarisik olmasindan kaynaklanan insani bir durum. doga yasalarinin anlasilmasi hala zor olan tezahuru, tarih oncesi donemi insaninin zayif psikesinde seytan, ilahilik, tanri, ruh, cin, peri, otedunya gibi kavramlar olusturmustur. bu gariban atalarimizin ellerinde ise kendilerine herhangi bir sey sey ifade eden tek seyin kendi bedenleri ve oznellikleri oldugundan, kolektif bilinclerinde olusan bu yeni kavramlara kendi insanligini yansitmasina antropomorfizm denir. yunan ve hindu mitlerinde (isterseniz din deyin farketmez), tanrilarin insan ve insani olusu, hatalarinin bulunusu, trajik yucelige sahip olmasi bu yuzdendir. zeus'u goren, ya da totemine bakan eski insan kendi icindeki ululugu kendi tasarisindaki hatalarla birlikte gormustur. totemlerin ise ikili karakteri budur, hem insani hem ilahiligi simgelemektedir, ama hep insan tipinde.... insan, zavalliligindan olsa gerek, anlayamadigi dogada kendini gormek istemistir, lakin goremeyince de samson agonistes gibi psikopata baglayip tas ustunden tas birakmamistir.

    ilkel insanin dogayla olan mucadelesi, kendilerine "mana" denilen gezgin ruh kavramini da vermistir, ve insanoglunda yeryuzundeki belirli noktalari "kutsal" kabul etme gereksinimi baslamistir. hayirli olsun. "mana" , antropomorfizm disinda kalan, insanin sezdigi fakat kafasinin basmadigi doga olaylarina ruhanilik addedilmesinden sonra ortaya cikan kavramdir ve de antropomorfistik anlamlandirmanin da disinda kalir. ama ikisi de ayni bilinmezin sonuclaridir; o bilinmez ki, gunumuze kadar dinlerin, ideolojilerin, zirtin, pirtin dogup gelismesine neden olmustur. o yuzden antropomorfizmi iyi anlayalim...
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap