9 entry daha
  • benim için radyo, hayatın önemli bir öğesidir. sanırım 17 ağustos 1999 depremini müteakip günler içerisinde, televizyon yerine radyodan bilgi aldığımız zamanlarda başladı bu hissiyatım. sonrasında gelen düzce depremi, ''bu gece deprem olabilir'' uyarısıyla gittiğimiz avm otoparklarında da olanı biteni radyodan takip etmemiz, televizyonun kafamdaki saltanatını yıkmıştı.

    grand theft auto serisi (özellikle 4 ve 5. oyunda yaptıklarımızın haberlere yansıması), mafia serisi (3. oyunun belki de tek iyi özelliği radyosunda çalan müzikler ve oyundaki hedeflerimizin işletmeleri hakkında yaptıkları reklamlardı), fallout serisi (özellikle 3. oyundaki three dog) ve batman arkham serisi gibi (radyo kısmı çok kuvvetli değil ama arada dinleyebiliyorsunuz işte) oyunlarda da radyonun varlığı, bu oyunları daha da etkileyici kılmıştır adıma.

    işte sırf bu sebepten dolayı queens of the stone age'in de nazarımda en etkileyici albümü budur. adeta kaliforniya'nın çöllerinde, tıpkı kyuss'un stoner rock efsanesi welcome to sky valley'de olduğu gibi, eski bir mustang ile geziyor havası yaratmaktadır. parçadan parçaya geçerken konuşan dj'ler, jesse hughes rahatsızının rahip taklidi vesaire, albümü yatarak dinleseniz bile, ''yolculuk'' hissini koruyabilmektedir. iki denyo josh homme ve nick oliveri'nin önderliğinde, belki de en ikon davulculardan, ikonik bir müzisyene evrilmiş dave grohl'ün baba mesleğine geri döndüğü, marc lanegan'ın puslu sesiyle değişik bir hava kattığı böylesi bir albüm, muhtemelen bir daha gelmeyecektir.

    favori parçalarım diye liste yapacaktım; ama sanırım bu albümü baştan sona ayıramıyorum, çünkü içinde boş parça olduğunu düşünmüyorum.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap