2 entry daha
  • sadeligiyle on plana cikan, ozelligi olmadigina dair elestirilere hayretle bakmama neden olan kaurismaki filmi.. film bildigimiz kibritci kiz hikayesinin biraz yontularak, gorsellige aktarilirken bir nebze finlandiya hayatina burunusunu ve karakterin degisimi acisindan bambaska bir kibritci kiz yonu ortaya koyuyor. ancak bunlarin bu 70 dakika icerisinde ifade edildigi sahneler, planlar oldukca samimi ve basarili olusturulmus..

    filmde dupeduz sosyal gonderme niyeti oldugunu, basit bir intikam gudusunun perdeye aktarilmaya calisildigini, donemin dunyasinda olan bitenin ailelere nasil yansidigini gostermeye calistigini ya da bunlarin hicbirini guzel yapamadigini irdeleyerek bu filmi elestirmek, kesinlikle buyuk bir haksizlik olsa gerek.. bu tur, olaylarla kurguyla surekli olarak kafayi kurcalayarak bir seyler cikatma cabasi, " e ben ne anladim bundan, bunlar zaten bildik hep olan seyler" gibi dusunce tarzi icine girmek genel olarak sinema seyircisinin yanlisi olarak goze carpiyor ozellikle bu festivalde.. neden bu festivalde bu denli goze carpiyor, bunu bilmiyorum. ancak gittigim her film (ki buna suana kadar festivalde izledigim en iyi film oldugunu dusundugum, absurdizmin doruk noktasi buffet froid de dahil) cikisinda karakterlerin yaptiklari, filmin basitligi, hep ayni seylerin anlatildigi konusuluyor. fena halde senaryoyla kafayi takmis ve olaylar arasinda baglanti yoksa filmi bir cirpida silip atmakta turk seyircisi.. bu yaklasim, gorsellige yapilan bir ihanettir; sinema dedigimiz, ne anlattigi kadar, nasil anlattigi da onemli olan, bireyle dusunceyi, akimi, kurguyu, konuyu en basarili sekilde bulusturabilen aktarma organlarindan en goze carpan yol olarak tanimladigimiz kavrama karsi cok yuzeysel tutumdur..

    --- spoiler ---
    bu filmde de olayin psikolojik yonu uzerinden gidildiginde ve oyuncunun karakterindeki donusume, yasadigi olaylara karsi verdigi tepkilere, bunlarin degisimlerine dikkat edildiginde yapitin buyuk bir sanatsal basari elde ettigi asikar kanimca.. kibritci kiz rolundeki kisinin, hayati kendisine zindan eden bir uvey baba, buna yardim eden bir anne ile yasamaya calismasi, kazandigi parayi paylasmasi, ev islerini yapmasi ve son derece siradan bir hayat surmesi.. ardindan bir ask heyecani icine girmesi ve hakli olarak kendini guzel gosterecek elbiseler satin almasi, amacina ulasmasi ama yine bekledigi hedefe ulasamamasi.. ve sonra icine girdigi intikam duygusu.. bu noktada filmin basladigi plana dikkat etmek gerekiyor.. carklar dislilerle muthis bir uyum icinde, makinalar birbirine bagli, seri uretim son hiziyla devam ediyor.. fabrikanin icinde bu duzen ve dongu islerken dunya genelinde de surekli olarak protesto, kavga, savas hakim.. mekanik duzen sadece fabrikada islemiyor, hayatta da siyasette de isliyor, isletiliyor.. kizin hayatinda da keza ayni sekilde.. elinden alinmaya yuz tutmus bir hayati yasiyor baskalarinin boyundurugu altinda.. bu mekanik duzenden kendini koparma heyecani ile ise atiliyor ama istedigi hislerle alay eden bir duzenbaz cikiyor karsisina.. bu noktadan sonra o mekanize edilmis duzenden ciktigini sanan birey intikam hisleri ile yine bir makina halini aliyor. ustelik yuzundeki ifadeler o kadar etkileyici ki. bakislarindaki degisim, gozyasi akitamayacak kadar robotlastigini zihne yerlestiren imgeler.. ve sonra butun salonun kahkaha ile guldugu intikam sahneleri.. sogukkanlilikla, o duygusal, o ezilmis bireyin sonucunu bildigi bir yola kendini kaptirircasina gidisi.. butun bunlarin karaktere tam olarak duygusal yakinlik gostermenizi engelleyen, yuz ifadesini her durumda gorebilmenizi saglayan ters aci kamerayla cekilmis olmasi.. boylece kiza karsi tam bir acima duygusu icine giremeyisi seyircinin.. salonda ona yapilanlari gozyasi icinde degil, sadistce bir tebessum ama hayalkirikligi ile takip etme durumu... muziklerdeki muthis tezatlar.. gamsiz dansozun belirttigi gibi, bircok yerinde derin ironiler bulunan filmde, tamamiyla bambaska plan-muzik uygulamasinin yapilisi ve bu sayede yaratilan ironinin, kizin yasadigi karakter ve makinelesme ironisine yogun bir gonderme..

    ve en sonunda clockwork orange izlerkenki gozyaslari.. o filmde kisaca ifade edersek kotu karakteri insanliktan cikararak tamamiyla bir robot duzeni icine sokarak, yaptigi kotu seyleri kan kusturan video goruntuleri, iskencelerle vucuttan temizleme ve hayatinin geri kalaninda o dusunceler aklina geldiginde kusmaya baslayacak sekilde duygusuzlasmis bir insan haline getirilisi anlatiliyordu.. bu filmde ise, clockwork orangea ve o yapitin icinde barindirdiklarina mukemmel bir gonderme, benzetme yapiliyor. tam anlamiyla o gozyasi dokmeyen kibritci kiz, kendisini bu filmi izlerken dagilmis buluyor. ne harika bir plan.. ne muazzam bir dusunce..
    --- spoiler ---

    son olarak, olaganustu olmasa da, hem ifade tarzi bakimindan, karakterin psikolojik yonunun seyirciye anlatilmasi bakimindan harika isler basarmis bir yapit karsimiza cikiyor hem de sinemaseverlerin biraz daha komplike, derin bir sinema anlayisina burunmesinin filmlerden alacagi tadi artiracagi gercegi..
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap