3 entry daha
  • bugün itibariyle izlediğim ve bir gün yeniden izleyebilirim düşüncesini kafama üşüştüren film.

    senaryosunu marcel moussy ve françois truffautun yazıp, yönettikleri, fransız yeni dalga akımının ilk filmi. bir nevi “sinemanın lise yılları” diye tabir edilen akımın mihenk taşlarından olup aynı zamanda truffaut un iki kısa metrajlı filminden sonra uzun metrajlı çekmiş olduğu başat filmidir.
    fransa yapımı, 1956 tarihli filmin; fransız sinemasının çehresini değiştirmesi (piyasa kaygılı filmler çekilmekte imiş 50 li yıllarda) ile aynı zamanda dünya çapında çığır açan bir film olmasından mütevellit ufuk açıcı bir prototip olduğunu söyleyebiliriz. (düşük maliyet ince emek)

    filmin ismini ilk duyduğumda politik anlamda bir darbeyi düşündürttüğünü söyleyebilirim. film afişindeki o masum çocukla iktibas edince taban tabana zıt bir intiba oluştu ve yeşil ışıklar yandı: bir eğitim sistemi eleştirisi dedim, ivedi olarak izlemeli! çok geniş bir perspektiften baktırdı ve yoğun bir empati ile filmin odak noktasındaymışım gibi hissettirdi.
    (fazla yorum yapmayacağım burada başka bir entryde spoiler vermeyi düşünüyorum dolu dolu bi filmdi çünkü :)
    filmin orijinal ismi les quatre cents coups tur.
    400 blows şeklinde çevrilir ve bu söz kalıbı fransa’da okulu asmak anlamında kullanılır. bir nevi okul argosu..
    bu isimle alakalı olarak truffut’un önceki filme bir atıfı var : la nuit americane *
    fiminden öğrenildiği üzere hollywood yönetmenlerinin gündüz çekimlerini kırmızı filtre ile çekerek, sahnelere gece görüntüsü vermelerine gönderme yapan bir deyiş. bahsi geçen oyunun filmle armonisi daha inceden.
    bize gece izlenimi veren mizansenin işlenmemiş ham görüntüsünün gündüze ait olması beyazperdede seyrettiğimiz filmin üretimi sırasında zuhur eden yedinci sanatta (yedirdiklerimden) bîhaber olduğumuz bu teknik illüzyona bir atıf. (stilist yönetmen)
    truffaut’un bizi götürmek istediği dünya da bi bakıma bu. mikrokozmik yaşam

    truffautun filmdeki teknik kurgu ve konuyu işleyiş tarzından önce, film ile kendi hayatındaki benzerlikten yola çıkarak bir iki kelam etme cüretinde bulunayım:
    okumayı seven ama okulu sevmeyen bundan ötürü öğrencilik hayatı iyi gitmeyen truffaut 14 yaşında okulu bırakıp çalışmaya başlar. hayatının bu evresinde edebiyat ve sanatla bağları sıkıdır. eğitim hayatının aksine sinema hayatında iki önemli hadise kendi adına bir sıçrama tahtasıdır. ilk sıçrayışı andre bazin
    *ile tanışması ve onun kurduğu dergide yazmaya başlaması ile gerçekleşir.
    ikinci önemli sıçrayışı ise les films du carosse isimli film şirketi sahibinin kızı ile evlenmesidir.
    ve böylece fransız yeni dalga sının sinemaya ilk somut adımını atması için bütün koşullar olgunlaşmıştır. hasılı:
    (bkz: 400 darbe) truffaut için küçük ama sinema tarihi açısından umut vadeden bir adımdır. bilhassa yönetmenin hayatından kesitler taşır, şahsi yaşam parçaları bir bakıma filmde nefes alır, kanlı canlıdır.
    otobiyografik olmasından ötürü truffaut adına ve dünya sinemasında özel bir öneme haizdir.

    fransız yeni dalgası dönemin basmakalıp tekniklerinden uzaklaşarak jump cut *, hareketli kamera, doğal ışık ve ses, film karesini dondurma, 4. duvarı yıkma ( seyircinin varlığını kabul ederek seyirci ile ilişki kurarak; seyirciyi filmin içinde yaşatmak gibi o dönem sinema jenerasyonu adına deneysel tekniklerin kullanıldığı ilk film olması bakımından kıymetlidir 400 darbe.
    hollywood kurgusunun yüzeysel kurgu imkanının tam tersine filmlerde hakikate önem veren fransız yeni dalga akımının en önemli temsilcisi sayılan truffaut400 darbe’deki başarısı ile cannesda en iyi yönetmen sıfatına layık görülmüş ve otoriteler tarafından da olumlu eleştiriler alarak o dönemki “bıyıkları henüz terlememiş ” algısına da set çekmiştir.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap