9 entry daha
  • icine giren yollardan birisinde kirmizi isikta duramayip, bisikletle iki polis memurunun uzerine ciktigim meydan. olabilecek bu en asiri talihsizlik uzerine -ki yabancisin, kirmizi isikta geciyorsun, ustune ustluk bir de polis eziyorsun- soyle bir konusmanin tecelli ettigi meydan.

    - beyaz polis (ayakta, buna bir sey olmadi pek, biraz kolunu siyirdim o kadar): kimligini ver.
    - ben: yok.
    - siyah polis (bu dustugu yerden kalkiyor, direkt tosladim herife:) kimligin yok mu?
    - beyaz polis: yokmus, nerelisin sen?
    - ben: turkiye, ogrenciyim. ozur dilerim, duramadim birden.
    - beyaz polis (cok sinirli, ingiliz siniri): pasaportunu ver.
    - ben: o da yok, sorry.
    - siyah polis: pasaportu da mi yok???
    - beyaz polis: simdi karakola gidicez seninle, ifade vereceksin.
    - ben: ogrenciyim dedim, birakin gideyim.
    - siyah polis: ogrencisin ha? simdi seni karakola goturursek ne olur biliyor musun, belki sinirdisi bile edilirsin, sonra bu cv'nde pek iyi durmaz. (tehdide bak? aynı durumda kalmış bir türk polisinin olası tehditlerini düşününce komik!)
    - beyaz polis: let's go.
    - ben: aman diyeyim. bakin bu ogrenci kimligim. ozur dilerim dedim.
    - siyah polis: ya birak gitsin.
    - beyaz polis: (ayakustu cok uzun sinirlice bir soylev, ardindan bisikletin kontrolu, helmet takmam icin uyari, ardindan) ok, make move, be careful in future. let's go george.

    giderler

    - arkadan bir baska siyah vatandas: ne oldu adamim.
    - ben (sigara sarmaya calisiyorum, eller titriyor, ulan daha geleli 2 ay olmamis, basimiza gelen bak): sigara sariyorum, as you see.
    - whacky tabacky mi o. oyleyse kullanma bisiklet.
    - ben: ?

    guzel bir meydandir. kosesinde national gallery vardir. 1 mayislarda kalabalik olur.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap