7 entry daha
  • türkçe'de yaşayan en lirik yapıtlardan biri olan bu şiirde dıranas bir döngüyü ele almış sanki.
    "yeşil pencerenden bir gül at bana/ ışıklarla dolsun kalbimin içi/geldim işte mevsim gibi kapına/ gözlerimde bulut saçlarımda çiğ" diye başlıyor şiir. bir aşığın umut dolu seslenişi... ve takip eden üç dörtlükte bölümde sevgilsinin doğayla özdeş güzelliklerini sıralıyor. buradan anlıyoruz ki şair kendisini sevgilisindeki doğayı canlandıran bir güç olarak görmektedir, güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa demektedir. son bölümde ise "pencerenden bir gül attığın zaman/ışıkla dolacak kalbimin içi" diyor. bu iki dizeye bakararak şairin istediği çiçeğe kavuşamadığını düşünemeyebiliriz. ama şiiri bir döngü kabul edersek -tıpkı hegel'in tohum-ağaç-meyve üçlüsünde olduğu gibi- şair sevgilisine seslenmiş, sevgilisine varlığını bildirmiştir. artık sevgilisi o eski kişi değildir. yenilenmiştir. pencereden gül atıp atmaması bir bilinç sorunu haline gelmiştir. şiir işte tam bu noktada sona erer. o sevgilinin o gülü atıp atmadığını, şairin o gülü koklayıp koklamadığı hayal gücümüze bırakılmış.
476 entry daha
hesabın var mı? giriş yap