4 entry daha
  • şimdiye kadar 5 senaryo yazmış; the seduction of joe tynan, four seasons, sweet liberty, a new life ve betsy's wedding. buna ek olarak mashin 18 bölümünü yazmış ki inga adındaki, bir emmy kazanmasını sağlamış.

    yazarlığa ilk başladığı sıralar, bi otel odasında mash senaryosu üzerinde nasıl çalıştığını heyecanla anlatıyo; "oteldeydim, çünkü evimi yenileyen mimar, mash'in ikinci sezonu için geri döndüğümde işin bitmiş olacağına söz vermişti ki birinci sezonun kazancı da bu işe ödenmişti. ev yeniliği de, bir yazıyı düzelterek tekrar kaleme almak gibi umulduğundan uzun sürer."

    "dans ediyordum, çünkü saatler boyunca bir sahneyi yenilememden sonra, sonunda onu çözmüştüm ve aklıma işe yarayacağından emin olduğum bir şey gelmişti. işim bitmeden önce çözmem gereken diğer birkaç düzine problem olduğu fikri zorla kendini kabul ettirmeden önce 'yapabilirim, yapabilirim' diye şarkı söyleyip dans ettim."

    "8 yaşımda yazar olmaya karar verdiğimden beri ilk defa milyonlarca insan tarafından seyredilecek bir şey üstünde çalışıyordum. her küçük yazım zaferi bu yüzden duygu yüklüydü."

    "bir aktör olarak zaman ve yeri önceden dikkatle araştırmıştım. kore kışlarının sert olduğunu okumuştum ve bir seri iki elli sahnede, gösterişsiz bir çift uzun iç çamaşırının bir titreyen vücuttan diğerine, anlaşma, sevgi takdimi ve zorbalık yoluyla geçmesini sağladım. bu tabi ki schnitzler* tarafından la ronde filminde kullanılan bir araca benziyordu, yani planın bir kısmı bile ödünç alınmıştı."

    "böylelikle kelimeleri bir araya getirmenin, karakterlerin seslerini keşfetmenin, alt yüzey yapısını izlemenin zevkine konsantre olabiliyordum. bu, zafer danslarımın gelmesini, o zaman fark ettiğimden çok daha fazla kolaylaştırdı. birkaç bölümü yazdıktan ve yeni yollar denedikten sonra bile hala araziyi ilk keşfetmiş olan insanların çalışmalarından yararlanıyordum."

    "mash'den sonra ilk uzun senaryomu yazmaya başladığımda bir tür şok yaşadım. bir bölümden 3 kat daha uzun olacağı için üç kat daha zor olacağını varsaymıştım. 27 kat daha zor olduğunu gördüğümdeki şaşkınlığımı hayal edin."

    "birdenbire, araştırma ve hayalgücü ile başlarından aşağıya benim inşa ettiğim insanlarla nüfuslandırılmış yepyeni bir dünya yaratmak zorundaydım. kendilerini ikinci sahneye sokmak ve sonra üçüncü sahneye tırmandırmak için birbirlerine nasıl davranacaklarını bulmalıydım."

    "hemingway, yazmanın mimarlık olduğunu, iç dekorasyon olmadığını söylemiş. ben de yeniden kaleme almanın evi yenilemek olmadığını öğrendim."

    "herşeyden sonra, sonunda işe yarayacak bir şey bulduğumda, her yazarın hissetmesi gerektiği şekilde bir heyecan, zevk ve odada dans etme isteği hissediyordum."

    "the first time i got paid for it" adında bir kitaptan, yazara ayrılan kısmı kırparak çevirmem sonucu çıktı bu ortaya. ben de çeviri yapmanın mobilya değiştirmek gibi olmadığını anladım madem öyle. ` : swh`
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap