4 entry daha
  • insanın biricik emeli ve onu mutlu edebilecek yegâne şeydir.

    bilindiği üzre, hazret-i âdem ve biricik eşi hazret-i havva, cennette yaratıldılar. cennetin temel niteliği, bolluk ve bereket yurdu olmasıdır. orada bir iktisadî faaliyetten söz etmek olanaksızdır. çünkü ekonomi, sadece kıtlıkla karşılaşıldığında ortaya çıkar. fakat insanlığın adem ve havva şahsında temsilen cennetten çıkarılışı ve dünyaya indirilişi neticesinde insan maişet derdiyle karşılaşmış, rabbine muhtaç olarak, ''fakir'' şekliyle yaratıldığını anlamıştır. hazret-i adem ile havva'nın o meşhur günahı işlemelerindeki temel espri de budur: insan kıtlıkla karşılaşmadan fakr olduğunu kavrayamaz, allah'a muhtaç olduğunu anlayamaz. bu sebeple insan ancak ve ancak bu durumun farkına vardığında, ''aşkınlık'' ile tanışarak, yeniden rabbi'nin katına yükselebilir ve kendi var olma gayesini gerçekleştirebilir: tanrı teâla kendine bir ruh üflediğinde ayrıldığı allah'la yeniden bir arada bulunmak ve nefsânî ihtiyaçlarını aşarak, yalnız allah'a karşı fakr olabilmek.

    dolayısıyla bir insana verilen en büyük nimet, bir şeylerden ümit kesebilmektir. ümit kesilen şeye de insanın artık ihtiyacı kalmaz. ''allah'tan ümit kesilmez'' darb-ı meseli de bunu anlatır.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap