6 entry daha
  • ilk entry sahibi olarak, merakıma yenik düşüp internetten satın aldığım kitaptır. bugün geldi. bakalım nasılmış.

    editleye editleye gidiyorum:

    - kitap izmirde başladı, avm de restoranda çalışan "selvi" isimli bir kızın (companion olabilir) atık kızartma yağı canavarının saldırıya uğraması ve bekçi tarafından kurtarılması ile başladı. bekçi kısa saçlı top sakallı 40 yaşlarında füme rengi pantolon ve beyaz gömlekli iri bir adam.

    - bekçi kendine "başhekim" diyor.

    - bekçinin davranış biçimi/pattern i birebir doctor who

    - kitaptan alıntı "adam sıkkın bir ses tonuyla “neden öyle bir şey yapayım ki?” diye sordu. selvi adamın ustune giderek “evet, gerçekten neden yaptın ve ayrıca benim tatilde olduğumu nereden biliyorsun?” diye sordu. adam bu soru karşısında bir an duraksadı. selvi bunu fark ederek doğru iz ustunde olduğundan emin; “benim tatilde olduğumu nereden biliyorsun ve sen kimsin?” diyerek sorusunu genişletti. adamın yuzunde huzunlu¨ bir ifade belirdi ve selvi’nin gözlerinin içine aynı huzunlu¨ ifadeyle bakarak “sinyali kaybettim.” dedi. bir saniye bile geçmeden bakışlarındaki huzun yerini çocuksu bir sevince bırakırken selvi’ye “çay içer misin?” diye sordu gulumseyerek. cumlesi biter bitmez de herhangi bir cevap beklemeksizin yurumeye başladı."

    - az önce bekçi, atık yağ canavarını yakalayıp boş ayran kutusuna koydu

    - kitaptan alıntı "bir deli, bir dahi gibi davranan bu adam selvi’de buyuk bir merak uyandırmıştı. “peki, sen kimsin gerçekten?” diye sormadan duramadı. adam “bekçi demen yeterli, kimileri başhekim, kimileri bekçi, kimileri tamirci der.” diye yanıtladı. selvi “ismin yok mu peki?” diye ısrar ettiyse de adam “bekçi yeterli.” diye yanıtladı. selvi “bekçi misin yani? anneme başhekimim demişsin. teşekku¨r etmek için bu çevredeki hastaneleri boşuna araştırmışım.” dedi. bekçi olduğu yerde durarak “benim olayım biraz farklı.” diye yanıtlayınca selvi “sivil polis ya da ajan falan mısın yoksa sen?” diye sordu. bekçi bu soruya hafifçe gulumseyerek “artık beni unutmalısın.” diye karşılık verirken cebinden anahtarlığını çıkardı. hızlı adımlarla selvi’den uzaklaşıp az ötede duran ve uzerinde “bekçi kulubesi” yazan yeşil renkli portatif kulubeye girdi."

    - selvi, internette bir blogda, bekçi yi eskiden tanıyan 40 yaşında bir kadın buldu, ismi kerime. kerime ile buluştular, kerime bekçi nin önemli olayların tarihlerinde orada olduğunu gösteren fotolar çıkardı, kıbrıs barış harekatı, kandilli rasathenin açılışı gibi. sonra atık yağ canavarı saldırdı ve bekçinin klübesine girdiler. tabii ki bigger on the inside.

    - kitaptan alıntı "o gün kapalı olan barış anıtının alt kısmında bulunan mahzenin kapısına geldi. kapı kilitliydi. cebinden cep telefonu büyüklüğünde, elektroşok cihazına benzer bir cihaz çıkarıp, kapının kilidine doğru tuttu. küçük bir patlama sesini takiben kapı kendiliğinden açılmıştı. selvi, “bunu nasıl yaptın?” diye sordu. bekçi, “çok amaçlı elektromanyetik tahkim edevat ‘çaete’ ile yaptım.” diye yanıtladı. kerime boş gözlerle bakan selvi’ye “bir çeşit ‘isveç çakısı’ da diyebiliriz.” diyerek cevabı tamamladı. selvi “hııı” derken, sema, kerime’ye “sen nereden biliyorsun?” diye sordu. kerime “bekçi ile tanışınca çok şey öğreniyorsun.” diye yanıtladı."

    - sonrasında yağların bir overmind (tekil zeka olarak türkçe yazmış) tarafından nanobotlar ile canlandırıldığı ortaya çıkıyor, bekçimiz tahmin edebileceğiniz bir konuşmanın ve zeka ürünü çözümün ardından dünyayı kurtarıyor.

    ilk bölüm bu şekilde. açıkcası bu kadar doctor who benzerlikleri olmasaydı tamam derdim ama, güzel bir hayalgücünün yazdığı hikaye aşırı esinlenmenin gölgesinde kalmış. yorumum bu. devamını merak eden alıp okuyabilir, zaten 123 sayfa, ucuz da bir kitap. birçok şey yerelleştirilmiş, baya turkish doctor who yani. bir nevi turkish starwars / dünyayı kurtaran adam olarak ilerde değerlenebilir bile.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap