5 entry daha
  • zamanaşımından farklıdır. zamanaşımı bir “defi hakkı” vermesine karşılık, hak düşürücü süreler “itiraz” niteliğindedir. defi, borçluya tanınmış bir hak olduğu için, her hak gibi, defi hakkının kullanılmasından vazgeçilebilir. buna karşılık “itiraz” bir hakkın doğumuna engel olan veya doğmuş bir hakkı ortadan kaldıran bir sonuç yarattığı için, borçlu bundan vazgeçemez.

    ayrıca zamanaşımı defi, borçlu tarafından ileri sürülmedikçe, yargıç tarafından kendiliğinden gözönüne alınamaz ve bir sonuç yaratmaz iken (bk.m.140, yeni tbk.m.161), itiraz ve hak düşürücü süre, yargıç tarafından doğrudan ve kendiliğinden göz önüne alınmak zorundadır.
    hak düşürücü sürelerde, zamanaşımındaki gibi, sürelerin durması ya da kesilmesi söz konusu değildir.
    anımsatalım ki, haksız eylemlere uygulanan bk.60. maddesindeki bir ve on yıllık (tbk.72’de iki ve on yıllık) )sürelerden üst sınır olan “on yıllık” süre, hak düşürücü süre değil, zamanaşımı süresidir. bu nedenle davalı zamanaşımı savunması yapmadıkça, yargıç bunu kendiliğinden dikkate alamayıp (bk.m.140, tbk.m.161) davayı sürdürmek ve sonuçlandırmak zorundadır.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap