2 entry daha
  • [70. sayfaya kadar okumusken] ilk izlenimler: bir kere gayet siki kitap. eglendiriyor. gayet siki bir roman mi, degil. bu teknik bir sorun, yazinin, yazilanin organizasyonla ilgili bir sorun bence. siki bir roman olmamasi okuma zevkini sekteye ugratiyor mu? hayir. yazarin islamic donanimi alttan alta, fondan fona çok lezzet katmis. bir tesbih manyakligi var. (benzetme çilginligi diyerek türkçesini de yazayim, tane tane tesbihle karismasin)

    en begendigim tesbihli cümleyi paylasayim: "araba, kafasi kesik bir kugu gibi akarak sessizce durdu." (vay be dedim)

    [166. sayfa biterken edit] : çok da sıkı romanmış. bu da bana girsin. [toplam sayfa sayısı: 263]

    [kitabı bitirmişken edit] : (tamamen özel nedenlerle) bu cümleyi şimdi değil de örneğin bir 80. sayfada ya da belki 165. sayfadayken kurmak isterdim: dublörün dilemması, türkiye'de son dönemin (son yirmi yıl diyelim) en iyi romanlarından biri. hem akışı sayesinde, okurla nefes nefese bir ilişki kuruyor; hem de dil ve söz gücüyle bu ilişkiyi kalıcı kılıyor. yani hem yüksek debi, hem pırıl pırıl sular.

    ha beni yanardöner, bir dediği diğerini tutmaz, şorolo, taocu bir sözlük yazarı gibi gösterdi editlerimle, o ayrı.

    [yine sürecek]
430 entry daha
hesabın var mı? giriş yap