2 entry daha
  • oppenheimer, endonezya'da 1965 yılında darbeyle gelen iktidarın yarattığı/desteklediği paramiliter güçler ve sadist çetelerin gerçekleştirdiği 'komünist' katliamını araştırmak için hayatının neredeyse 10 yılını veriyor.

    2001’de bir tarım birliği tarafından, diktatörlük sonrası plantasyonlarda yürütülen sendikal mücadeleyi filme almak için davet ediliyor, tarım işçilerinin güvencesiz çalışma ortamlarını, bir paramiliter grubun şirkete dilekçe veren tarım işçisi kadınlara yönelik saldırılarını görüyor ve bu grubun 1965’te yaşanan katliamla ilişkisi olduğunu öğreniyor. sonra da the act of killing ve the look of silence gibi birbirinden etkileyici, iki belgesel başyapıtı ortaya çıkarıyor.

    bu katliam öyle bir şey ki; katledenler endonezya'da önemli politik görevler üstlenirken katledilenlerin torunları hâlâ memur olamıyor (bi yerlerden tanıdık geliyor bu olaylar)... öldürme eylemi’nde (the act of killing) katillerin yüzsüzlüklerine odaklanıyor, pişmanlık hissetmeyen ve hatta gurur duyan ruh hallerini inceliyoruz. sessizliğin bakışı'nda (the look of silence) ise oppenheimer’ın kamerası, bu sefer mağdurların psikolojilerini, mağdur-fail yüzleşmelerinin görsel bilinçaltını sunuyor.

    sessizliğin bakışı, oppenheimer’ın önceki filmiyle beraber tarihin en büyük siyasal katliamlarından birini; faillerinin ağzından duyulan itiraflarla belgeleme işlevi görüyor. öldürülen komünistlerden biri olan ramli'nin o katledildikten 2 yıl sonra doğan kardeşi adi ile faillerin yüzleşme sahneleri muazzam, insan izlerken buz kesiliyor. yakın plandaki bakışlar (katillerin yüzsüz, adi'nin çaresiz bakışları) da konuşmalar kadar çok şey anlatıyor. bununla beraber filmdeki sessizlik, gözlük, tırtıl gibi tekrar eden motifler; acı dolu bir belleğin, saklanmak istenen gerçeğin, umudun imgeleri olarak kullanılıyor.

    oppenheimer, sessizliğin bakışı filmini 'sessizlik ve bellek üzerine bir şiir' olarak tanımlıyor (ben de 10 sene bir belgesele uğraşsam aynı şekilde hiç mütevazı olmam, belgeselden önce çıkar, "birazdan bir başyapıt izleyeceksin, hadi yine iyisin kerkenez" derim)...

    velhasıl büyük adam oppenheimer.. bazen bir belgesel boyundan büyük bir tarih anlatıyor..
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap