25 entry daha
  • doğanın bütün gözeneklerinden lezzet damıtmaktır. konuşmak yerine monolog yapan, gürültüden ve düşüneceği yerde gevezelik eden insanlardan bir günde olsa uzaklaşmak isteyen ya da ben çılgın biri olduğuma inanıyorum veya arkadaşlarımdan birisi bile bana ormanda eşlik etmek istemiyor bu nedenle tek başıma bir kamp yapmak istiyorum diyenlerin dikkat etmesi gereken bazı kural ve unsunlar da var. öncelikle doğa uzaktan ne kadar hoş görülürse görülsün, burada orman kanunlarının geçerli olduğunu unutmamalısınız ama zaten türkiye'de yaşıyorsanız kentlerinde de aşağı yukarı aynı kanunlar geçerli olduğu için çokta yabancılık çekmezsiniz. götünüze bir dal parçasının girmesi ya da bir ayı veya öfkeli yaban domuzunun götünüze ipotek koyma ihtimaliyle kentte sevgilinize tatlı sözcüklerinizi iletirken, acı bir sesle patlayabilecek bombanın ya da başınıza ansızın düşebilecek saksının ihtimaliyle aynı.

    kesinlikle katılıyorum dostum! diyorsanız devam edin. insanın tecrübelerini paylaşması "semap"tır. eğer ilk kampınız olacaksa istemsiz bir şekilde korkunuza yenilebileceğinizi kesinlikle aklınızdan çıkarmayın. sapına kadar erkekte olsanız utanmayın. korkmak, amacı tehlikeye karşı önlemi arttırmak olan insani bir tepkidir. çünkü, doğadaki korku kentteki korkuya benzemez. orada zeballah gibi olsanız kaslarınıza kızlardan övgü üstüne övgü bile alsanız burada geçersizdir. yani, güç içinizde. yalnızca ortamlarda rasyonellikten yıkılan biriyseniz cinler ve periler burada aklınıza gelebilir, ilkel güdülerinizi bir anda canlandırabilir. o, zaman korkmayın ve hemen inanmasanızda bir la havle okuyun, varsa işe yarar uçup giderler. yoksa, zaten yoktur en azından denemiş olursunuz işe yarıyor mu bir bakarsınız.

    şimdi pratiğe başlayalım..
    hemen başında şu bilgiyi unutmayın ormanda attığınız her adımınıza dikkat edin, çünkü teksiniz bir yere yuvarlanıp düşebilir, arkanıza davetsiz bir dal parçası girebilir ve size yardım edecek ya da haber verecek kişi yoktur. adımlarınızı paranoyak gibi de atmanıza gerek yok ama dikkatli atın. öncelikle kalacağınız yer tecrübeniz yoksa kesinlikle amazon ormanlarına benzememelidir. kamp atacağınız yerde yaşayan hayvanları oranın sakinlerinden öğrenin. gündüz bunları ortalarda göremezsiniz, fakat yanınıza bile gelmemiş olsa gece sessizlikte kilometrelerce öteden bir kurt sesi duyabilirsiniz bu da size "keşke bütün duaları ezberleseydim" dedirtebilir ya da "beni yaratan kimse ona sesleniyorum lütfen yardım et" diyen sevimli bir kimseye dönüşebilirsiniz. gece çadırınızda yatarken dışarıdan küçük büyük sesler duyabilirsiniz. çadırınızın tam dibinde de duyulabilir ve bunlar özellikle insanın ayak seslerine benzeyen sesler de olabilir. büyük ihtimal gece hava almaya çıkan çakal, karaca kirpidir geçer gider.

    evet en son demiştik ki, çevredeki yaşayan hayvanları öğrenmeye çalışıyor ve kurt ve ayı bölgesine kesinlikle bir kamp atmıyormuşuz. fakat bir cahillik yapıp attınız. eğer, kurt bölgesi ise kurtlar kesinlikle sizi bulabilir ve onlarla konuşarak anlaşamazsınız tek yapmanız gereken savaşmaktır. yakına gelmeye başladılarsa etrafta toplayabileceğiniz odun sayısı da bir boka yaramayacaksa çantanızı ve çadırınızı yakabilirsiniz, bu arada hayırlı olsun survivor yapmaya başladınız. ama kurtlar kolay pes etmezler yaklaşamazlarsa da ateşin sönmesini beklerler. durumu çadırınız ve çantanız da kurtaramazsa sıçtınız demektir aslında. yapabileceğiniz iki şey kaldı ya ağaca çıkacaksınız ya da elinize bir sopa alıp, gözlerine fener tutup siz de hayvan gibi bağırıp korkutmaya çalışacaksınız ama kaçmayı aklınızdan bile geçirmeyin. eğer bir ayı ile karşılaşırsanız bu ayı tek başına dolaşıyorsa ilgilenmeden yanında bile geçip gidebilirsiniz ama yanında yavrusu varsa çok kötü sıçabilirsiniz. bu şişman bir hayvan götünü bile kaldıramaz diye düşünmeyin, karşınızda müthiş bir koşucu var. yanınızda güçlü bir biber gazı yoksa ayıyla da kavga etmekten başka çareniz yok, çünkü ayıya laf anlatılmaz. geriye çakal, yaban domuzu gibi hayvanlar kalıyor. korkmayın bunlarda pek bir zarar gelmez, sıkıştırılmadığı müddetçe saldırmaya cesaret edemezler. yaban domuzlarının birçok türü de öyledir, yeter ki sinirlendirmeyin kaçar giderler. dostum iyi de yılanı unuttun diyebilirsiniz. türkiye'de zehirli yılan türü çok azdır ve yalnızca kurak bölgeler de yaşarlar. türkiye'de yeşil mi yeşil bir ormanda anakonda ya da kara mamba bulamazsınız, bulursanız nobeliniz benden. bunun dışında sulak kesimlerde solucandan hallice zararsız kendi halinde yılanlar bulabilirsiniz onlarda fırlar gider. bir de kene mevzusu var. hakkında çok bir bilgim olmadığı için bu konuda yanıltmak istemiyorum, fakat yüksek rakım bir yerde değilseniz muhtemelen bu kene hayati risk taşımaz ama yine de kesinlikle öyle olsa bile kendiniz bu keneyi çıkarmaya çalışmayın, nerenize girdiyse öyle kalsın ve en yakın sağlık kuruluşuna doğru yürüyün. bu kadar da risk olacak tabii ki doğa burası, siz ise yalnızca bir misafirsiniz, haddinizi bilin orası onların.

    bu kısa survivor bilgisini aldıktan sonra kamp malzemelerine ve yanımızda neler getirmemiz gerektiğine geçelim. öncelikle kendinizi getirmeyi unutmayın, bir espri değil, evden çıktığınızdan emin olun ve arkanızda bıraktığınız hiçbir şeyi düşünmeyin. rahat bir çanta ayarlayın, bu çantanın içine güçlü bir elfeneri ve çakar çakmaz yanan bir çakmak koyun. unutmayın doğada bir el feneri silah olabilir, lümeni yüksek bir el fenerini size saldırmaya yeltenen herhangi bir canlının gözüne tutarsanız anlık olarak kör edersiniz. yanınıza küçük bir ilk yardım çantası alın onunda içinde olması gereken standart malzemeler olur. konserve, su ve keyfinize göre bitter çikolata gibi gıdalara yumulabilirsiniz. gündüz çadırı kurduktan sonra çadırın yanına toplayabildiğiniz kadar odun, dal gibi parçalar toplayın gece lazım olacak hem kampın süsüdür, hem de televizyonudur etrafı aydınlatır, dumanı sinekleri ve zararsız da olsa size korku yaşatabilecek hayvanları uzaklaştırır. yakılmaya hazır olan bir düzenek: bakınız. ateşinizi çadırdan ne çok fazla uzak, ne de çok yakında yakmalısınız: örnek.... ayrıca ateşi bir ağaç dibinde yakmaya kalkmayın, ormanla birlikte siz de yanarsınız. kampınız bittiğinde ateşinizin söndüğünden kesinlikle emin olun. ateşin başından ayrılmayın sahipsiz ateş tehlikelidir ateşe hükmedin. bu ilk aktiviteniz olacaksa mümkün mertebe şebekenin çektiği bir yerde olun. herhangi bir aksilik durumunda "olağan dışı" bir korku geçirir ya da canınızın tehlikede olacağı bir ihtimal meydana gelirse bölgenin polisini aramaktan ya da mesaj atmaktan çekinmeyin.

    son olarak size gerekenlerden birisi de rotasyon bilgisi. pusula da olabilir ama çok derin bir ormana dalmayacağınızı varsaydım ve aylarcada orada kalmayacağınız için fanteziye girebilir. telefonunuzun gps özelliği vardır, tek başına bir gpz cihazı kadar hızlı dönüşü olmasa da işe yaradığı kesin. çevirim dışı bir navigasyon uygulaması atarak işinizi görebilirsiniz. benim denemiş olduğum (bkz: yandex.navigasyon) oldukça iyi görünüyor.

    son olarak; entry'nin başında tek kamp yapmaya, doğanın bütün gözeneklerinden lezzet damıtmaktır diyerek bizi özendirdin ama bunca tehlike ve önlem de bu lezzeti almadı m diyenler olabilir. hayır, almadı. yalnızca hakkında pek bir bilgi ve tecrübe sahibi değilseniz bu ani bir yüklenme olmuş olabilir. bir de, kız arkadaşlar bize yer yok mu diyebilir. üzgünüm bu ne benim, ne de doğanın suçu ama türkiyede olduğunuz için sanırım pek bir yer bulamadım sizin için. kentin en merkez yerleri için bile gece 12'de ne işi vardı denilen memlekette "ormanda ne işi vardı" demezler mi hiç ve bakışları bile sizi üzer. sizin için sahil kampı ya da birden fazla arkadaşlarınızla merkeze çok uzak olmayan fakat yine de kamp tadını alabileceğiniz yerler düşündüm. bir de sizin için pee mate denilen, yani erkek gibi işemenize yarayan bir aparat düşündüm. türkiye'de bulabilir misiniz bilmiyorum ama bakabilirsiniz.

    son olarak hiçbir şey sorun değil, onu bırakta ama bu böcekler.. ben de böcek fobisi var diyenler; korkutmak gibi olmasına ama sanırım şundan bahsediyorsunuz. bakınız (istanbul polonezköy- ama bu her bölgede görebileceğiniz kadar yoğun olmaz) böcek kovucu sprey kullanabilirsiniz. (evlerde böcekleri zehirlemek için kullandıklarınızdan, yani zehirlemek için değil uzaklaştırmak içindir bu) ayrıca böcekler, örümceker üzerinize üzerinize gelmez onlar kaçar ama en büyük sorun sivri sineklerdir onlar kaçmaz. söz bu kadar doğadan açılmışken henry david thoreau'nun sözcükleriyle bitsin.

    --- spoiler ---
    günde en az dört saat kimi zaman dört saatten de fazla, her türlü maddi kaygılardan uzaklaşarak ormanlarda, dağlarda dolaşmazsam bedensel ve zihinsel sağlığımı koruyamam... odamda bir gün kapalı kalırsam, paslanırım ve eğer ancak öğleden sonra saat dörtte -günü kurtarabilmek için çok geç bir saat- gecenin gölgelerinin günün ışıklarına karıştığı saatte kaçabilmişsem, ceza gerektiren bir günah işlemiş gibi olurum. öte yandan bütün gün, haftalar, aylar hatta yıllar boyunca dükkanlarında ya da bürolarında kapalı kalan komşularımın dirençlerinin beni şaşırttığını itiraf ediyor, manevi duyarsızlıklarından da hiç söz etmek istemiyorum.
    --- spoiler ---

    --edit\imla
167 entry daha
hesabın var mı? giriş yap