3 entry daha
  • normalde olması gereken aralıktan şu an geldiği değerin 7 olduğu bir örneğin hasta yakını olarak kardeşimin günden güne nasıl eridiğini, tükendiğini, manevi olarak yıkıldığını görmeme sebep olan nefrolojik bulgu.

    kreatinin klirensi 4,58 ve glomeruler hız 30 iken başladığımız kemoterapi sürecinde de sonuç alamadık.kreatin seviyesinin 7.28'i aşması ve glomeruler filtrasyon hızındaki yüksek düşüşün engellenememesi sebebiyle önümüzdeki süreçte diyalize bağlı olarak devam edeceğiz gibi duruyor. aile psikolojik olarak çöküntü yaşıyor, tedavisinin ne olduğunu bile bilmedğimiz bir hastalık yüzünden evimizin neşesinin soluşunu izliyoruz an be an.

    bir sene sonra yeniden buraya gelip yazmak istediğim şeyleri aktarmak istedim size umut olsun diye. üç ay içerisinde iflas etti kardeşimin böbrekleri. işlevsel olarak sıkıntı olmasa da kan süzen hücrelerin kanser benzeri bir bozulma ile hızla öldüğünü/bozulduğunu ilettiler. bu çocuk sigara kullanmayan, alkolü de ayda bir kadın kadına buluşmalarda iki kadeh şarap olarak tüketen, lisanslı basketbolcu, dünya iyisi, dünya güzeli bir kadınken ve benden de küçük olmasından ziyade o hassas bedeni yüzünden olsa gerek hep bizim korunmaya muhtaç kardeşimizken yaşadı. okul stresi yüzünden arka arkaya gelen enfeksiyonlar yüzünden ms şüphesi ile omurilikten sıvı bile alındı. geldiğimiz noktada dünyanın en abuk tanımı olarak beyin kendi organlarına nakil organ muamelesi yaptığı için enfeksiyon durumunda reddediyor denildiği bile oldu. 8. seans kemoterapiden sonra kardeşimin yüzü en az iki katına çıkacak kadar şişmişti, bir numara büyük spor ayakkabısını bile giyemiyor, kemoterapi sonrası mide bulantısı ve ağrısı yüzünden 200 ml su içse 200 ml olarak kusuyordu. diyaliz için çözüm gözüyle bakarken taşikardi geçirdi defalarca, bir katedal denemesinde kalbi durdu. annemi koridorda rengi sapsarı bulduğum anı asla unutmayacağım, kardeşim kendine geldiğinde ablan gelmedi dediler, görünce ne yaparım bilemedim.

    taşikardi için ablasyon geçirdi, operasyon sonrası kum torbası getirmekten aciz bir piç kurusu yüzünden kan kasıkla deri altına doldu, 45 dakika bağırta bağırta kanı tahliye etmeye çalıştılar. hastaneye gittiğimde yatakta kanadı kırık kuş yavrusu gibi yatarken buldum, canı acımasın diye kıpırdamıyordu bile. kasığındaki morluk hala geçmedi.

    sonra doktor, odasında annem babam kardeşim ve ben varken ben ayakta annem kardeşimin eli elinde, babam da annemin omzuna elini koymuşken sordu;
    - durumu kötüye gidiyor, nakil düşünmek zorundayız, düşük bir ihtimal ama net olacaksak başka şansımız kalmadığını iletmek istiyoruz. ailede ilk başvuracağımız yer elbette, gönüllü olur mu?

    (annem 15 yıldır böbrek hastası olan kadın, yıllarca babamın böbrek vermesini kabul etmeyen annem, o gün kalp hastalığını da ekledi hasta öyküsüne, çünkü ben veririm diyemedi)babam soruyu beş liranız var mı bozuk? şeklinde olacak ki aynen şöyle cevap verdi o sessizlik üstüne;

    -bende var ben veririm.

    hayatımda duyduğum en güzel olumlu cevaptı bu. "böbrek bende var ben veririm."

    kız kardeşim ameliyattan bir gün önce ölçülen değerle 9,70 kreatin klirensi ile girdi ameliyata. ertesi gün 4,70 oldu, pazar sabahı da 2,30 oldu. salı günü değerleri benden daha iyiydi. annemle birbirimize sarılıp nasıl ağladığımızı da unutmayacağım. biz annemle birbirimize hiç sarılmadık, hiç sarılıp ağlamadık o güne kadar.

    sözlükten sorduğum bir doktor açıkça kaybedebilirsiniz nakile rağmen olmayabilir iyileşme demişti. umutla gittik, onbeş kocaman yıldır böbrek hastası olan annem ve bir yıl önce nakil olan dayımın kardeşimi yaşatmak için bir yol bulacağı umudu ile gittik. yaşıyor kardeşim, piyano çalmayı öğrendi, çok daha büyük acılardan bile güçlenerek çıkmayı öğrendi, sarılmayı öğrendi.

    umut etmeyi unutmayın biz buralardan döndük, dönüş oluyor.

    buradan yazabilirsiniz kafanıza takılan olursa, buradan olmadı [guluyormuyum.ben@gmail.com buradan olur ] o da olumlu
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap