4 entry daha
  • “iskenderiye okulundan beri, katolik ve islam tasavvufunda, alaik’ten tecerrüd’den fena fillah’a kadar giden mertebelerin türlü derece ve isimleri vardır. noraliya’nın hayatında ve defterlerinde temaşa ve fena merhalelerini açıkça görüyoruz. kendisini allah’tan ayıran karanlık duvarların benlik olduğunu anlayınca, onu atıp kainatın ruhiyle birleşmek istiyor. . . bize şimdi süblim bir karikatür gibi görünen matmazel noraliya!nın koltuğu, onun yalnız kendi ben’ine değil, bütün benlere, mücerret ben’e isyanıdır. bütün dinlerin, fikirlerin ve politikaların tarihi bu isyanın tarihidir. dinler, insanın –iştah, şehvet, kazanç hırsı ve kibir halinde- kuduran ben’ini allah’da eritmeye çalışmışlardır. hümanizm onu insanlık idealinde uyuşturmaya savaşır. nasyonalizm fena fil’millet’i emreder. . . bütün bu ideallerde müşterek olan şey ben’in fenasıdır. fakat burada fenayı (fani olmayı) lügat manasıyla anlamak doğru olmaz. bu, mecazi bir yok olma halinde bir ‘emrinde olma’yı tazammun etmelidir.
    “orta çağın bozumundan sonra, şiddetli bir ferdiyetçilik halinde, ben’in hortladığını görüyoruz. zamanımızın büyük işaretlerinden biri de bu ben kuduzudur. fakat onun karşısına bu sefer de sosyalizm ve nasyonalizm çıkmıştır. liberalizmin onu azdırmasına karşı bunlar daha üst planlardaki zaruretlerin tepkileridir. . . ferdden millete, milletten insana, insandan allah’a doğru aşmanın merhalelerini idealleştirmeyen ve kendi ölçüsünü yalnız kendisinde ferdde veya külli insan mefhumunda) bulan insanın nasibi bugünkü dünya katastrofundan başka nedir?” ( 2002:279-281)
98 entry daha
hesabın var mı? giriş yap