6 entry daha
  • vahdet-i vücud’da varlığın bâtını hak, zâhiri ise halk olarak görülür.

    panteizm’de ise total madde= tanrı’dır.

    ekseriyetle bilinenin aksine, imam-ı rabbani ekolü vahdet-i şuhud’çu değildir, hep yanlış anlaşılır. imam-ı rabbani her iki görüşün de ötesine geçmiş ve marifette çıtayı çok yükseltmiştir. vahdet-i şuhud, imam-ı rabbani hazretlerinin tasavvufta belli bir makama gelen sufi’nin yaşadığı vahdet halini değerlendirmesi ve teşhisidir. buna göre vahdet güneşi doğduğunda, sufi yıldızların(halkın) yok olduğuna hükmeder; ancak imam-ı rabbani hazretleri, “hayır yıldızlar yok olmadı; güneş ışıklarının galebesi sebebiyle sadece senin şuhudundan/görüşünden çıktılar” der ve şuhudi fenaya* cevaz verir ama vücudi fenayı* imkansız görür. “muhyiddin-i arabi doğru görmüştür, ancak doğru söylememiştir(ilmi hata) diye belirtir.

    âlem yoktan var edilmiştir; yani aslı yokluktur "hak" değildir. ancak allah’ın esmasını gösterecek şekilde yaratılmıştır. alemdeki her bir varlık, farklı esma terkiplerini gösterir. bu anlamda varoluş baştan başa esma çarşısıdır.

    insan da, allah yani toplu esma mertebesini gösterecek şekilde yaratılmıştır; ancak insanın dahi aslı hak değil, yokluktur; yani yoktan var edilmiştir. allah ismini göstermekten kasıt, bir aynanın güneşe tutulduğunda güneşin tam bir kopyasını üzerinde barındırabilmesinden kaynaklanır(yere göğe sığmam, mümin kulumun kalbine sığarım). mesela bu kabiliyet tuğlada yoktur. tuğla sadece güneşin ışık tayfından kırmızının bir tonunu(esmadan birini) gösterecek kabiliyettedir. insan hariç diğer hiçbir varlık toplu esma mertebesini gösteremez. buna melekler de dahildir(yeryüzünde kan dökecek bir varlık mı yaratacaksın?...ben sizin bilmediklerinizi bilirim). insan günah işleyip sonra da pişman olmasaydı allah'ın gafûr/gaffar(affeden) olduğu; sapıtmasaydı hâdi(doğru yola ileten) olduğu vs. anlaşılmazdı. insan, olumlu olumsuz tüm özellikleriyle ilahi isimlerin tamamının ortaya çıkmasına vesile olur; bir zemin sunar. bu anlamda, inançsızlar dahi aynı gayeye hizmet ederler; kendileri bunun farkında olmasalar bile.

    vahdet-i vücud, sekr(manevi sarhoşluk) sebebiyle aynada görünen güneşin, semadaki asıl güneş sanılmasından kaynaklanır. ancak hem âlem hem de insan aynasında görünen, hakkın suretidir yalnızca. güneş, bir okyanusun yüzeyine de(kainat), bir el aynasına da(insan) suretini bırakabilir. gerçekte ise allah alemlerden gânidir. vahdet-i vücud ehli güneşi kendinde görünce "ben güneşim", âlemde görünce de "her şey güneştir" derler; ancak o türden sözleri sarhoş halde söyledikleri için mazurdurlar. aklı başında olarak söyleyenler ise sorumlu olurlar.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap