85 entry daha
  • büyüsü son zamanlarda artan yer.

    bir süredir başta tarkem olmak üzere çeşitli dernek ve kurumlar, buranın 24 saatlik bir cazibe merkezi olması için çalışmalar yapıyor. nitekim karanlık basınca boşalan sokaklar, şimdilerde hiç olmazsa kızlarağası hanı çevresinde geç saatlere dek hareketliliğini sürdürüyor. son günlerde o hareketlilik hisar camii'nin oralara da sıçradı.

    öte yandan kişisel olarak benim büyülü dünyamdır bu çarşı. çocukluğumda saat kulesi'nin ordan, hükümet yanından girip salepçioğlu çarşısı'na kadar olan yerdi benim için. sonrasında büyüdü, genişledi ve konak meydanı - ikiçeşmelik yokuşu arasındaki tüm bölge oldu bana. alsancak yönüne doğru mimar kemalettin caddesi ve çevresindeki toptancılarla, basmane yönüne doğru biraz havası değişse de anafartalar caddesi'nin devamıyla da algımda sürekli genişmeleyi sürdürüyor. bana kalsa her hafta sonu kaçıp gezip dolaşacağım ama olmuyor işte.

    bazen varyant'tan inerken bilmeden girdiğim bir sokaktan ismet inönü evi'ne varıyor, salepçioğlu camii tarafından giriyorum bu çarşıya, bazen eski usül konak meydanı'ndan başlıyorum turlamaya. ama çoğunlukla albey'in yanından, allah yazısının altından geçerek karışıyorum kalabalığa. sonrası, aynı noktaya farklı sokaklardan defalarca ulaşmak... bir roronoa zoro kadar olmasa da yön duygum zaten kötü, buna bir de kemeraltı giriftliği eklenince yandı gülüm keten helva. nitekim geçen cumartesi kestane pazarı camii'ne gideceğim diye aynı aynacının önünden birkaç defa geçtim, adam en sonunda sırıtarak yardım teklif etti. havlucu ararken mangal pide'nin önünden de 3 kez geçince, bunu ilahi bir işaret sayıp oturdum, kıymalı yumurtalı bir pide yedim.

    seviyorum bu kaybolma işini. özellikle aradığım bir yer olursa, kesinlikle ilk bir saat içinde bulamıyorum. ama o arada başka başka şeyler keşfediyorum. ana caddenin kalabalığından bunaldığım için ara sokaklardan geçip kestel caddesi'ne çıkacak, çivici hamamı'na gidecektim mesela. ne zaman böyle yapsam, kendimi ikiçeşmelik'e çıkmış buluyor ve yokuştan agora otel'e kadar çıkıp tekrar kemeraltı'na doğru inen kestel caddesi'nden yürüyüp buluyordum hamamı. bu kez ara sokaklarda dolanırken balıkçılara denk geldim. tepeleme midye dolmalar, gayet hesaplı kalamarlar, balık ızgaralar, tavalar... isteyene ekmek arası, isteyene porsiyon. bir başka hafta sonu o balıkçıları ararken bu defa numan pide'yi buldum. neye niyet neye kısmet tarzı bir macera oluyor bana işte, daha ne? kestane pazarı camii'ne gideceğim derken başka bir camiye gidiyor, altındaki kuyumcu çarşısından anneme bileklik beğendiğim oluyor mesela. kızlarağası'na ana caddenin neresinden döneceğimi bilmediğim zamanlarda, doğal taşlar satan dükkânları bulup daha ucuza almıştım alacaklarımı. kahvecilerin olduğu sokağı ıskalayınca, fiesta'dan sonra izini kaybettiğim falcı ablam katina'ya denk gelmiştim. yani aynı zamanda "her işte bir hayır vardır" durumudur kemeraltı benim için.

    konak ssk'nın oradan otobüse binmek için geç saatte hamamdan çıkınca kemeraltı'ndan geçmek kestirme olur. o gölgeler insanı ürkütüyor bazen ama insanın olmadığı yerde kötülük de olmaz diyenlerdenim. insan görünce yolumu değiştirip ıssızlığa karışmak için iyi oluyor kemeraltı, geceleri sokaklarında dolaşmaya başlayan köpekleri bana yoldaş... ilginçtir, başkasına havlayan hayvanlar, bana eskortluk yapıyor bolulu hasan usta'ya varana kadar. bundan âlâ güvenlik mi olur?

    eskiden kalma bir alışkanlıkla ne zaman buraya girsem, kulaklarımda hep cindy lauper'dan girls just wanna have fun, tanya'dan darladi ladada ya da kim wilde'dan cambodia çalardı; kahve keyfi yaparken de çocukluğumdan kalan bu şarkıları dinlerdim zaman zaman. ama bir akşam saati dükkânlar kapanırken duyduğumdan beri rahmetli necdet tokatlıoğlu'nun kendi sesinden şarkısı gönlümde özleminle yolunu bekliyorum başta olmak üzere, artık kafamda 1970'lerin 80'lerin tsm şarkıları çınlıyor. kemeraltı'ndan uzak kaldığım zamanlarda da fark ettim ki ne zaman kitaro'nun çok sevdiğim parçalarını dinlesem, gözümün önünde o çarşıdan enstantaneler canlanıyor. kemeraltı biraz kişisel nostalji, biraz en keyif alınan aktivitelerle birlikte yaşamımın ve benim izmirim'in vazgeçilmezleri arasında artık.

    izmirliler, sözüm size. izmir'e sahip çıkmak için arada buraya uğramayı ihmal etmeyin. kalabalığının ötesine bakabilenler için camileri, havraları, markaları, yemesi içmesi ile büyük keyifler barındıran bir yer burası.
48 entry daha
hesabın var mı? giriş yap