3 entry daha
  • bu kultur, yarattigimiz bir ideadir, yapma kavramlar uzerine kurulu gerceklerden uzak bir oyundur. tartismanin amacinin, genellikle karsidakinin iyiligi dogrulutusunda bir ikna cabasindan veya toplam bilgi arttirimindan ziyade ustunluk ispati oldugu asikardir. bunu bu kadar sasali bir tespitmis gibi soylemek de gereksiz, zira herkes dereceler halinde tartisirken egosunun dizginlerini kacirir. dolayisiyla bu ego, bu guc istemi, adi her neyse, tartismayi domine eder bir hale gelir ve bu kulturu de belirleyen bir numarali etmen olur.

    bu yuzdendir ki insanlar genelde tartisirlarken karsidakinin dediklerini anlamaya pek az caba gosterirler. onun yerine ilgilenmezler ve verecegi cevabi dusunurler. hani guzel bir soz vardi, "insanlar dinlemezler, sadece konusma sirasinin kendilerine gelmesini beklerler" gibi birseydi. dinleseler bile bu, en iyi ihtimalle karsidakinin fikirlerinde bir acik yakalama sartlanmasiyla olur. bu yuzdendir ki tartisma sanatinin cogu zaman icine edilir veyahut da bu sanatin kendisi boyledir.

    yani "medeni" bir tartisma kulturune uyma motivasyonu insanin ozunde bulunmayan birseydir, dahasi onun ozune terstir. aslinda, herhangi bir tur "uygar"lik insanin ozunde olan birsey degil, sosyal yasama uyum icin yarattigi bir imajdir. (sehirler kurulali sadece birkac bin sene oluyor, oysa ki vucudumuz ve beynimizin temel fonskiyonlari hala orman yasamina gore kurulu) sonucta, kanimca boyle entel kuntel ayaklarina yatsak da icimizdeki bu egoyu kontrol edemeyiz ve mukemmel bir sekilde tartismayi ogrenemeyiz. bu isin dogasini boyle kabul edip, bu durumdan mumkun olan en yuksek faydayi saglamak lazim.

    biraz dolayli bir ornek vereyim: schopenhauer efendinin guzel bir tespiti vardi, "sevdiginizin de sizi sevdigini bilmek, ona sahip olamamanin getirdigi tatminsizligi gideremez." burada, insanin sahip olma isteginin cok temel bir durtu oldugundan, sevgi saygi gibi daha ust seviyede, daha entellektuel girisimlerin bu iradenin acligini gideremeyecegini anlatiyor.

    nasil ki "sahip olma", sevgiden ustun [konu iyice sapacak ama, sevgi denilen aslinda bu sahip olma durtusunun insanin bilincini kandirmasidir...(bkz: askin metafizigi)] ayni sekilde tartisma kulturu de bu ustunluk mucadelesinin bir boyutu oldugundan, sahip olma(kazanma), diger gorece yapay veya gucsuz degerlerden (saygi, centilmenlik, hosgoru) ustun olacaktir. yani basta da soyledigim gibi bir tartisma kulturu ideasi yaratip ona ulasmaya calismak bosa kurektir.

    ama zararin neresinden donulurse kardir. madem hicbir zaman kusursuz tartismayi ogenemeyecegiz, madem karsidakini tamamen tarafsiz ve yargisiz dinleme imkanimiz yok, o zaman biz de durtulerimizi yanilatlim. birakalim, egomuz ve hormonlarimiz ustunlugunu kanitlamaya calissin, itham etsin, ayar versin, sinirlensin.. yapacak birsey yok.. ama bunlar olurken bilincimizi hakimiyet altindan tutup, karsi tarafi gercekten anlamaya calisalim. bir oyun gibi, kendi farkindaligimizi onun kafatasi icine yerlestirip onun gozunden dunyayi gormeyi deneyelim ve argumanini sanki kendi argumanimizmis gibi dusunelim. yani gercekten, saf ve kusursuz bir sekilde anlayalim, o dusunceleri tecrube edelim.. evet tartisma kulturunu mukemmellestiremesek bile, yararlarini maksimize edebiliriz. elimizde olmadan karsidakinin goruslerine dirensek, onun acigini yakalayip yuzune vurmak istesek bile bu durtulere yeteri kadar onem vermemek elimizde. bilincimizi, demin bahsettigim metodlarla, karsidakini anlamak uzerine yogunlastirmak elimizde.

    nefret, sevgi, saygi, hosgoru, kiskanclik.. bunlarin hepsini cope atalim, birakalim egomuz bu oyuncaklarla eglensin, biz sadece anlayalim. belki de erisemeyecegimizi iddia ettigim saf tartisma kulturu bundan ibaret.
36 entry daha
hesabın var mı? giriş yap