33 entry daha
  • daima güçlüden yana olan bir dünyanın kurbanı olan komutan..

    kadınlar günüymüş bu gün nazlıgül..

    emekçi kadınlar günü diyenler de var ama herhangi bir emeğin, herhangi bir iş kolu veya mesleğin onur ve haysiyeti senin de üyesi olduğun ordu kadar önemsediğini zannetmiyorum..

    kurum olarak tabii nazlıgül.. sadece kurumsal potansiyel onur ve şahsiyetten bahsediyorum.. yani epey subjektif ve eğip bükmeye açık bir durum, sen de bilirsin.. belki de en iyi sen bilirsin..

    bir subayın üniformasının benim gibi sıradan adamların giydiği çul çaputtan farklı olması, jilet gibi pırıl pırıl olması bir semboldür aslında.. keşke ambalajda kalmasaydı dimi güzel kız..? keşke dışı parlak içi kof kansızlar olmasaydı o kurumun içinde..

    kadınlar günüymüş bu gün.. hani şu annem, karım, kızım, kardeşim, arkadaşım, doktorum, meslektaşım, 10 senelik bakkalım olan kadınlar var ya.. erkekler kadar hemcinslerinden de eziyet görmekte ve köşeye sıkıştırılmakta olan kadınların günüymüş..

    toplumun, kalabalığın, grupların zayıf olanı ezmek gibi bir refleksi var.. doğal seçilim denen nanenin kalıtımsal bir güdüsü müdür bilmiyorum ama bir ömür anlayamadım bunu.. hep yenilen takımı tuttum ben.. bi gol de onlar atsın isterdim..

    neyse, asıl anlatacağım şey başka..

    kim bilir nerede ve ne zaman okuduğum bir hikayecik geldi aklıma nazlıgül.. doğruluğunu ve tarihsel tutarlılığını falan bilmiyorum.. muhtemelen bu başı yok sonu yok hikaye parçacığını yanlış da hatırlıyor olabilirim, kusuruma bakmayasın:

    hz. şems konya'ya yeni geldiği ve henüz hz. mevlana ile karşılaşmadığı ilk zamanlarda bir meydanda toplanmış olan kalabalığı görüyor.. haniyse bütün şehir toplanmış bir kadını linç ediyorlar.. kadın fahişe mi değil mi bilemiyorum.. ama bunun için suçluyorlar kadını nazlıgül.. taşla, sopayla, tekmeyle paramparça ediyorlar kadını.. hz. şems bir an bakıp hınçla kalabalığın arasına dalıyor.. kendini savunamayan bir kadını dövmekte olan kalabalık, tek kişi bile olsa bu tuhaf direniş karşısında bir an bocalıyor.. karşılık verilmemesine alışmışlar, yerdekini tekmelemeye alışmışlar, güvenli mesafeden sopayı bir zavallının sırtına vurmaya alışmışlar.. o yüzden bu tuhaf dervişin tepkisi şaşırtıyor onları.. kadını arkasına alıyor şems ve geri çekilmeleri için kalabalığı uyarıyor.. tabii kalabalık bu, durur mu..? bir anlık şaşkınlıktan sonra kadını almak için yeniden hamle ediyorlar.. işte orada hikayeyi anlatanın bir tabiri var ki bir an olsun aklımdan çıkmadı ilk okuduğumdan beri.. "vahşi bir hayvan gibi" karşı koyuyor şems onlara.. bağırıyor, nara atıyor, tokatlıyor, yapabilirse ısırıyor, vahşice saldırıyor.. dövüşmeyi bilen bir kung fu ustasından değil sadece gezgin bir kalenderî dervişinden söz ediyoruz burada güzel kız.. bu bir asker değil, kavga etmeye alışkın bir kabadayı değil.. ama dövüşmesi gerektiğinde "vahşi bir hayvan gibi" dövüşüyor.. kalabalığa karşı o gün o kadını koruyor biliyor musun nazlıgül.. it sürüsüne o yaralı ceylanı teslim etmiyor.. bir şekilde onu oradan uzaklaştırıp güvenli bir kapıya emanet edene kadar dövüşmeye devam ediyor..

    keşke orada, o "onurlu" kurumda ağzından köpükler saçan kuduz köpeklerin karşısında durup seni onlara teslim etmeyecek böyle bir "garip" olsaydı ama kimse sicilini kirletmek istemezdi biliyorsun.. "adı çıkmış" bir kadını savunmaya kalkıp siciline ve eline bu kiri bulaştırmaya cesaret edemezlerdi.. kimse o kadar "garip" olmaya cesaret edemez silahlı kuvvetlerde.. dik durur, onurlu durur ama zamanı geldiğinde, bu onuru gerçekten göstermesi gerektiğinde onurunu savunmasına izin verilmez.. esas duruşta dimdik duran adamın ruhunu notre dame'ın kamburuna çevirip o zavallı zangoç gibi höt dendiğinde karanlık köşelere sinmeleri beklenir..

    amacım orduyu gömmek değil.. çünkü temel kodlarımızda, yani toplumun genelinde de bu kural geçerlidir.. kimse elini kirletmez zayıf olanın acısıyla.. ve en nihayetinde biz neysek ordu o.. biz neysek devlet o.. biz neysek din-diyanet o, sanat, kültür, ahlak her şeyi şekillendiren biziz.. seni biz kurban ettik nazlıgül.. hiçbirimiz seni parçalamalarına engel olmadık.. artık biliyoruz, hakkın geçti üstümüze.. helal etmezsen bunu anlarım.. sen ve senin gibi nice parçalanmış kadının kanı var ellerimizde.. her gün sırtımızdaki mesuliyet daha da büyüyor.. trafikte sıkıştırılıp taciz edilen, iş yerinde iftiraya ve mobbinge maruz kalan, boşandığı kocası tarafından tehdit edilen, zorla istemediği insanlarla evlendirilen kadınların haline sustukça bu yükün altında daha çok ezileceğiz gibi görünüyor..

    allah günahlarını bağışlasın ve rahmetiyle muamele etsin sana..
    yanına geldiğimde ayrıntılı konuşuruz her şeyi..

    şimdilik hoşcakal..
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap