7 entry daha
  • siyâsî partiler ve sivil kuruluşlar, sadece kurumsal varlıklardan ibaret değildir. somut sosyolojik yapılara sahiptirler. belli bir sosyolojisi olan siyâsî veya sivil hareketleri, mezhep, cemaat ve fırkaları kânun mârifetiyle bastırmaya veya yok etmeye kalkışsanız bile, yok olamazlar. baskı altına alınmaları dahi, onların yok olduğu veya görüş ve taleplerinden vazgeçtikleri anlamına gelmez.

    medine vesikası, bu nevi siyâsî ve sivil toplulukları, bir çerçeve içerisine almış; hiçbirini ya da hiçbir topluluğu ya da hiç kimseyi yok saymadan, bir çerçevenin içine alarak varlığını teyîd etmiş ve teminât altına almış; siyâsî birliğin teşekkülü ve kamusal alanların tanzimi konusunda “mutabakat ve sözleşme” yöntemi ile bütün toplulukları ortak bir paydada uzlaştırmıştır.

    sosyolojik bir varlığı yok etmek mümkün olmadığına, baskı altına almak da çözüm getirmediğine göre, yapılması gereken herkesin kendi itîkâdî, sosyal ve siyâsî varoluşunu sürdürebileceği, birinin diğerleri üzerinde mutlak egemenlik kurmaya kalkışmadığı bir “sözleşme toplumu”na götürmektir. medîne vesikası, bu sözleşmeyi temîn etmiş, toplumun tüm kesimlerini bu sözleşme ile birbirlerine karşı sorumlu ve saygılı olmaya yönlendirmiştir.

    hiçbir siyasi grup, bütün bir ülkeyi ve toplumu tek başına şekillendiremeyeceğine göre, bir iç çatışmaya veya yeni bir baskı rejimine gitmemek için medine vesîkası noktasında mutabakat sağlanmış. mutabakat ve uzlaşma, zorunlu olarak “karşılıklı ödünler verme”yi gerektirir. her halk, kesim, cenah, grup, topluluk da ödün ve/veya ödünler vermeyi göze almalıdır.

    bir ülke, bir toplum olabilmek ancak “karşılıklı müzakere, tartışma ve pazarlıkla” olur. ancak söz konusu üçlü süreç tarafların birbirlerine sabır ve tahammül göstermelerine bağlıdır. hem birbirlerine tahammül edecekler, hem nihâî gayelerini barışçıl olarak tahakkuk ettirecekleri zaman gelinceye kadar sabır gösterecekler.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap