1 entry daha
  • yeni gerçekçilikten nasiplenmiş ama çoğu yeni gerçekçi filmlerin sıkıcılığını zerre taşımamış, son derece eğlenceli bir yol - arkadaşlık filmi. kadrajda hep onlarca insan görülse de filmin merkezinde iki kişi yer alıyor. ilki derslerini her şeyden çok önemseyen, bu yüzden hayatını yaşamayı unutan hukuk öğrencisi roberto, diğeri ise onun tam zıddı olan, hiçbir şeyi kafasına takmayan, her daim eğlenen, sürprizlerle dolu olan, gördüğü her kadına yazan bruno. bu iki kişinin arkadaşlıkları filmin başında başlıyor. bruno alelacele roberto'yu alıyor ve beraber film boyunca eğlenip duruyorlar. film 1,5 saatlik süresinde bu iki karakterin arkadaşlıklarının oturmasına, birbirlerini tanımalarına, maceralarına ve roberto'nun girişken olmayan halinden sıyrılıp değişmesine odaklanıyor. genelde yol filmlerinde bayağı sıkılırım. bu türü pek sevmem. il sorpasso ise bu türün sevdiğim işlerinden oldu, hiç de sıkmadı. mizahı enfes, karakterleri bir o kadar enfes. iki karakter fazlasıyla tanıdıklar, pek sürpriz içermiyorlar ama olsun. iki karaktere de anında ısınıveriyoruz. roberto'nun filmin başındaki "yavaşla"dan sonundaki "hızlan"a, filmin başındaki "geç oldu, eve dönelim, ders çalışmalıyım"dan "haydi valeria'yı da görelim"e değişimi de inandırıcı. final ise son derece çarpıcı. etkilenmemek zor. komediyi son ana kadar taşıyan il sorpasso son 20 saniyede adeta gözleri doldurur, edilebilecek tüm küfürleri ettirir. filmin isminin neden "il sorpasso" olduğu da daha net anlaşılır, isim öyküye cuk oturmuştur. özetle, izleyiniz.

    spoiler

    spoiler'a girmeden edemeyeceğim. bruno'nun gördüğü her arabayı sollama isteği, "bir şey olmaz" deyip hız kurallarına uymaması filmin taşıdığı tek gerilim. nitekim finalde de bruno arabayı öyle bir kullanır ki "kaza yapmadan jenerik akıp film bitse ya..." dedirtir bizlere ama istemediğimiz şey gerçekleşir, bruno'nun hız manyaklığı gencecik roberto'nun ölümüne neden olur. keza filmden sonrasını düşünürsek bu ölümle bruno da ölmüştür. o çenesi düşük, her kadına yazan, hız yapan, arabaya eşinden/kızından daha fazla değer veren bruno bu kazada ölmüştür, ölmelidir. hayatına aynı şekilde devam etmemeli, ölene dek vicdan azabı çekmelidir. filmin asıl çarpıcı tarafı roberto'nun "son iki günümüz hayatımın en güzel günleriydi" dedikten sonra ölmesi... çarpıcı bir final. roberto'nun sevdiği kıza açılmaya hazırlandığını düşünürsek final daha da anlam kazanıyor. öldürdün gencecik roberto'yu kahrolası bruno.
    özetle; "sollama"yın amk, kurallara uyun. sıkıcıdır ama en azından hayatınız boyunca vicdan azabı çekmezsiniz.

    spoiler
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap