4 entry daha
  • efenim beni de eğilme kervanına katan güzide filmdir bu. öyle salt domalıyorum sanılmasın. gerçi bu filme can da feda döt de feda. gördük ki tarantino, ritchie, boyle, besson, topluca şu fly'daki* teleporter'a konup yönetmen yahnisi yapılsalar ortaya bir chan wook park anca çıkar, onu da speedball'la tamamlamak şart olur. tarantino bu filmin sırf gardrobundan sorumlu derim, gerisine aklı ermez. ritchie kesin iç dekorlara kasmış, muhterem boyle bey sinematografi ve kamerayı olduk olmadık yerlere sokmaktan sorumlu kılınmış, besson da sanırım kurguya şık firepower yerleştirmekle görevlendirilmiş. senaryoyu zaten bu zibidilerden hiç birisi akıl edemez, neden diye sorarsanız, uzak doğu bambaşka bir cemiyet. belki de filmi beğenememizde bir oryantlizmciliçililç... neyse...

    şimdi utanarak da olsa benim içimi kemiren hususu zikredeyim (ulan hep otisabi'den alıştım bu ağızlara ben), bu filmin sonunda ben "bi dakka şimdi kim kimi zitmiş yahu" diye forumlara daldım, gel gelelim sonunu anlamamamı bütün asyalalıları birbirine benzettiğimden çakamadığımı çaktım. ha sadece o da değil, plot twist yapa yapa kurgu yorulması da olmuş, ama stilize yorulmuş, manzara koymuş. film dendiği kadar rahatsız edici değil, çünkü aslen psikolojik bir gerilim yok, daha çok negatif görsellik üzerinde durulmuş, filmde de dendiği gibi "hayal gücün var, derdin var kardeşim". delirip camdan atlamak isteyenler 3 haneke izlerlerse işlerinin burdakinden çok daha kolay olacağını düşünüyorum. hani filmde kafkaesque bir "nnnoooluyoruz"culuk yok değil, ama hikayenin çözümlenemeyen bir tarafı yok, "seyirciye bıraktı yönetmen ayh ne hoş orgazmmm zımm zımm" asla değil yani. gerçi bir tek şey yoruma kalıyor belki de, ama bunun genelde seyircinin aklına geleceğini pek sanmıyorum, seyirci %90 ilk olasılığı benimseyecek ve çıkıp gidecek.

    spoiler yapmadan bunu da atlattığımıza göre gelelim hayvanlara eziyet konusuna. evet kültürel rölativizm cart curt diyoruz ama bu film dendiği gibi geniş sörkülasyona sokulursa, sensitif meatball amerikalılar koreyi bombalarlar, zaten bir sebep arıyorlar (ben de biliyorum götteki çıbanın kuzey olduğunu ama bush bilmiyor, bilemedi). sorun şurda. başroldeki hüseyin peydah/cüneyt arkın kombosu adam oturup bir loligoyu diri diri yiyor. beni bozmadı çünkü ben zaten oldum olası onları hayvandan saymıyorum, yağda kızarınca bana rahat rahat onion rings olarak da yutturmuşluğu vardır annemin. hatta adama daha bir yazık, harbiden yiyo (bu bağlamda kusma sahnelerinin de aradan tüm gerçekliğiyle çıktığını tahmin ediyorum). babi deniro boksör olacam diye vücut yapalı sinemada böyle özverili oyunculuk görmedim, işin korkunç yanı, insanların kendilerini aşmak gibi de bir derdi var. kim bilir daha neler görcez.

    bir de bu filmin giriş yazıları ve hatunları pek $ukela!
657 entry daha
hesabın var mı? giriş yap