1 entry daha
  • '' ister bir insanda ya da toplumda, ister bir kültürde olsun, uykusuzluğun, geviş getirmenin, tarih duygusunun bir sınırı vardır, bu sınıra gelip dayandı mı, yaşayan bundan zarar görür ve sonunda yok olup gider.

    onun unutulması gereken sınırını belirlemek için insanın kendi kendine yeni bir biçim veren, geçmiş ve yabancı olanın biçimini değiştiren, ona biçim veren gücünün ne denli büyük olduğunun iyi bilinmesi gerekirdi.

    bazı insanlarda bu güç o denli azdır ki, yaşamlarındaki en ufak bir kırgınlık ve kötü yaşantı, en küçük bir acı, çoğu zaman görülen en küçük bir haksızlık, tıpkı küçük bir çiziğin kapanmaz bir yara açması gibi onları sarsar; öte yandan öyle kimseler de vardır ki, yaşamın en katı ve en korkunç yıkımları, onların kendi kötülüklerinden doğmuş olaylar bile olsa, öylesine az etki yaparlar ki onlara, kılları kıpırdamaz onların.

    şu da genel bir doğa yasasıdır: her canlı ancak kendi çevresi içinde sağlıklı, güçlü ve verimli olabilir; bu canlı kendi etrafına bir ufuk çekmesini ve kendi görüş açısını yine bencilce başkasının içine yerleştirmesini bilemiyorsa, bitkin düşer ya da büyük bir hızla göçüp gitmeye sürüklenir.''
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap