7 entry daha
  • oyun, kendinde amaç taşıyan bir eylem olduğundan, yaşamını oyun kılan insan için kayıp yoktur, zira kayıp kelimesini hiç telaffuz etmeyecektir. kazanç ve kayıp kavramlarını dilimize dahil eden zihniyet, aynı zamanda oyunu hayatımızdan dışlamıştır. ayrıca (bkz: homo ludens)

    eğer kastedilen ölümse, sanki erken edilmiş bir laf yine de. tüm kurguyu bilmeden bu ne cüret?! bu ortak belirsizliğimizi hiçbir inanca mahkum etmeden yaşayamıyorsak zaten oyun oynamaktan da bahsetmemeli.

    umutsuzluğun bir tepki olarak ortaya çıkışının hızı, insanın kendisiyle arasındaki mesafenin uzaklığıyla doğru orantılıdır sanırım. buradan bakılırsa, bu mesafenin cok açılmış olduğu durumlarda bu laf edilmeyecekken, bu lafın edilmesi, insanın yaşama yaptığı hamlelerin arkasındaki anlamsızlığı, anlamı ve gerekliliği olduğu varsayılıp önerilmiş her eylemin arkasındaki ontolojik boşluğu görüp bir çıkış yolunun bulunamamasıdır. bir çıkış bulunabilir mi? arandığı sürece hayır lakin aramadan da hayır ama işte bu paradoksal görünen mantığın gerisinde sonsuzluk gizlidir ve burayı yaratan orasıdır.

    insan iki kere doğar diyen hz. isa ile ölmeden önce ölünüz diyen hz. muhammed (sav)'in ve dahi bilgeliğin kapısının her zaman ardına kadar açık kaldığı doğu geleneklerinin ben'in bir yanılsama olduğunu ifade edişlerinin eşliğinde, sırf bu ihtimalin varlığı bile insanı ümit ve ümitsizlik arasındaki sonsuz kısa mesafede tutabilir. oyunun ancak mumkun olabileceği yerde.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap