5 entry daha
  • türkçeye kazandırılamayacak bir tabir... ingilizcenin en sevdiğim kalıplarından biri.

    bir türkçe çevirisini yapmak istesem ben "akoru kaçırmayın" olarak çevirirdim... ama ne yazık ki böyle bir halta benzemiyor.

    ingilizcenin yapısı bizim türkçe mantıklarımıza aşırı ters! ingilizcede, bir kelime aynı anda hem isim hem fiil hüviyetine sahip olabiliyor. türkçede bunun olması imkansız, bizim eklemeli dilimiz; bir ismi fiil, bir fiili isim yapmak için ekler istiyor.

    "tune" kelimesinden ilerlersek örneğin, türkçeye "uyum", "melodi", "nağme" olarak çevirmek mümkün. ingilizler "tune" isminin içerdiği bu anlam bilgisinden yola çıkarak, aynı sözcüğü "uyumlu hale getirmek" dolasıyla da "ayarlamak" fiillerini karşılamak için de kullanılıyor. ismin barındırdığı bilgi, bağıntılı eylemin dolasıyla fiilin de adı oluyor.-türkçe için imkansız bir durum... her neyse! örneğin "fine tune" dediğinizde "ince ayar (yapmak)" gibi bir anlam ortaya çıkıyor.

    "ayarlamak" daha geniş ifadesiyle "melodiyi uyumlu hale getirmek", enstrümanlar söz konusu olduğunda, enstrümanın verdiği sesin frekansını doğru frekansa ayarlamak yani akort etmek manasına geliyor. enstrüman yerine objemiz radyo olunca "istasyon frekansını ayarlamak" manası çıkıyor sözcükten! böylece basitçe "melodi" anlamına gelen "tune" ismi, birden "melodinin doğru ayarlanması, doğru frekansa çekilmesi" manasında kullanılan bir fiile, oradan da müzik ve yayıncılık alanlarında kullanılan teknik bir ifadeye dönüşüyor.

    ve en nihayetinde deyimleşen "stay tuned", "stay in tune" yani "frekansta kalmak", "yakalanan ahengi bozmamak" kalıbı doğuyor. ingilizce konuşanlar bunu yayıncılık jargonunda "bizi takip etmeye devam edin" anlamında kullanıyorlar... sözcüğün evrim seyri ve anlam zenginliğinin yarattığı derinlik muazzam, ne yazık ki çok sevdiğim anamın dili türkçenin yapısı bu ifadeyi çevirmek konusunda çok güdük ve çaresiz kalıyor... oysa ki şahane bir tabir.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap