9 entry daha
  • olur arada sırada öyle. bir cihat histerisi içinde kampanyalar başlatılır, toplantılar tertiplenir, toplantılarda abiler (amerika'ya gitmeden önce bizzat hocfendinin kendisi) zaman için çalışmanın allah yolunda cihad'a eşdeğer olduğunu filan anlatırlar ve o gazla cemaat mensupları sahaya yayılırlar. bu yayılma da öyle düzensiz olmaz. her ışık evinde bir zaman-sızıntı mesulü vardır. dört beş evden bir semt oluşur. bir de semtin zaman-sızıntı mesulü vardır. bu hiyerarşi böyle gider. kampanya dönemlerinde mesuller tüm zombileri plan program dahilinde organize ederler. toplanıp istişareler yaparlar. hedefler belirlerler. gaz için "en çok abone yapan eve şu, en çok abone yapan semte bu" tarzı vaatler yapıp rekabeti de körüklerler. plan dahilinde bir kısmı ev ev işyeri işyeri dolaşıp insanları abone yapmaya çalışır, bir kısmı da cami önlerine işlek caddelere filan standlar açar. amaç hizmettir allah rızasıdır.

    böyle yürür bu işler yani. bir sürü manevi mukafat vaat edilir cemaat mensuplarına. rüyalarla filan da desteklenir sallamasyonlar. örneğin sızıntı dergisi için anlatılan bir rüya dudak uçuklatıcıdır. şakirtlerden biri rüyasında görmüş ki peygamber sızıntı dergisinden sahabelerine ders yapıyormuş. benzeri şeyler zaman için de anlatılıyordur elbette. bir noktaya daha temas etmeden kapatmamak lazım. o da gazetelerin trajlarına göre okunurluk oranlarıdır. şimdi istatistik veriler verip şu şöyle bu böyledir demek durumunda değilim. ama bir bilgimden yola çıkarak yorum yapacağım. bu gazete kanımca trajına göre en az okunan gazetedir. örneğin bir ışık evinde beş kişi kalıyorsa hepsi de zoraki olarak gazeteye abonedir. ama ikisi üçü ancak okur. bir de bunların duygusal tacizlerinden bıkıp sırf baştan savmak için abone olanları düşünün. yani traj da herşey değildir. özellikle zaman gazetesi düşünüldüğünde.
60 entry daha
hesabın var mı? giriş yap