7 entry daha
  • gerekliliğini 12 yaşında trajikomik bir hadise ile öğrendiğim eylem.

    öncelikle kısa bir ön bilgi vermek isterim. bir asker çocuğu olarak mantık aramaksızın emir komuta zincirini uygulamayı 1,5 yaşında öğrenmiş bir çocuktum. babamın "beze işemek yok" emri ile birlikte 5 sn' lik hızlandırılmış tuvalet eğitimimi almış, her misafir öncesi "to do and not to do" listeleri üzerinden en az 5 kez geçmek sureti ile uyarılmış, evde sabuna asla basmamış, bassa bile ayağı kaymamış, kaysa bile düşüp ölmemiş, ölse bile bundan asla kimseyi sorumlu tutmayacak bir çocuktum anlayacağınız. kısacası gelen emir üzerine hiçbir sorgulama yapmaksızın her şeyi istenilen biçimde tamamlayan tam bir görev insanı olarak yetiştiriliyordum, taaa ki 12 yaşıma girdiğim senenin kurban bayramına kadar...

    o sene kurban bayramında kurban kesmiştik. kavurmalar falan hazırlanmış son bir parça kemikli et kalmıştı. onlar da baharatlanıp güzelce piştikten sonra öncelikli olarak yapılması gerekenler tamamlanmış olacaktı ama zaman çizelgesinde bir kayma olmuş (kesim sırasında çok beklendi herhalde) bu sebeple son etlerin pişirilmesi gereken süre ile aile büyüklerinden birinin ziyaret edileceği saatte çakışma meydana gelmişti. bu kaymaya hemen el atan tabur komutanımız da (babam) direk beni görevlendirmişti;

    babam: "lemondyy biz tayyar amcanlara ziyarete gidiyoruz, etin altını kısık açtım, sen ara ara karıştır biz gelene kadar"

    ben: "emredersiniz komutanım"

    emri alır almaz görev bilinciyle 10 dk.' da bir etleri karıştırmaya başlamıştım, ilk başta her şey normal seyrinde ilerliyordu, etler pişmeye başlayınca güzel kokular da gelmeye başladı. hayatımda ilk defa et pişirdiğimden olaya hiç vakıf değildim bu sebeple de bana verilen emir doğrultusunda başka hiçbir şeye dokunmadan sadece etleri karıştırıyordum. ne ateşin harıyla oynuyor ne de tadına tuzuna bakıyordum ama bir süre sonra bir şeyler ters gitmeye başladı. etlerin rengi giderek kararıyordu, koku da güzel olmaktan çıkmıştı ama gelen emir son derece açıktı "etin altını kısık açtım, sen ara ara karıştır biz gelene kadar". yani pişince altını kapat dememişti ya da şu kadar sürede pişmiş olur o zaman altını kapat da dememişti. inanılmaz bir çelişki içerisindeydim inisiyatif alıp ocağı kapatmalımıydım yoksa emre sadık kalıp karıştırmaya devam mı etmeliydim!

    işte ben bu ikilemde gidip gelirken ailemin geri kalan bireyleri geri döndü, tabi etler artık kömür olmuştu, babam "pişince altını neden kapatmadın?" diye gürlediğinde verdiğim " ama kapat demedin ki" cevabı hayatımda dönüm noktası olmuştur. bu hikaye benim için hayatta çok şeyi değiştirdi ama emekli olmuş da olsa kendinden başkasının inisiyatif alamayacağı yanılgısından bir türlü kurtulamayan babam için çok etkisi olduğunu sanmıyorum. 28 yaşındayım ve her eve gittiğimde babamla en önemli tartışma sebebimiz hayatıma dair inisiyatiflerin benim elimde olduğu konusudur.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap