3 entry daha
  • kısıtlı bir topluluğa 3-5 ürün satan şirketlerin bile planlamada sık sık hata yaptığı, büyük miktarlarda malın ellerinde patladığı göz önüne alındığında hadi 3-5 olmasın 3000-5000 kişinin 80 milyon yurttaşın bütün tüketimini planlarken "mükemmel" işler çıkarabileceğini ummak akıllı insan işi değildir. hiç kimse "sovyetlerde bürokratlar merkezi planlamayı götlerinden atıyorlardı" gibi bir iddiası olmadı. bu nedenle pratiğin de defalarca gösterdiği gibi merkezi planlamanın verimsiz olmadığını planlamanın süreçlerini "o ondan veri alır, bu buna sorar, merkezi planlama halkın kendi kendisini yönetmesidir" martavallarıyla kanıtlayamazsınız. ayakkabı ve televizyon üretimi "hadi üret, hadi durdur" denecek kadar basit süreçler değildir. hele hele bürokrasinin doğası göz önüne alındığında üretim sürecinde radikal değişiklikler yapabileceğini söylemek aymazlıktır.

    emek değerse bir marksist miti olmaktan öteye gidememektedir. oysa ki malın değeri müşterisinin gözündedir*. x malına y miktarda parayı vermeyi kabul eden kişi artık x in değerini y yapmıştır. dünyadaki hatırı sayılır modern iktisatçıların tümünün marksistlerden korktuğu için emek-değer teorisini çöpe attığını düşünmek için kafayı komplo teorileriyle bozmuş olmak gerekmektedir.

    çin gibi tarımı gelişmiş ve tarım açısından "bolluk imparatorluğu" sayılabilecek bir ülke tümüyle merkezi teşkilatın yanlış pirinç politikaları yüzünden kıtlıkla yüzyüze kalmış, milyonlarca çinli açlıktan ölmüştür. bu sadece 4-5 ülkede denenen merkezi planlamanın yarattığı katastrofinin en büyük çaplı örneğidir. "merkezi planlamanın" daha küçük çapta nelere yol açtığını öğrenmek için eski sosyalist ülke sakinlerine, eski video ve fotoğraflara bakmanız yeterli olacaktır.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap