3 entry daha
  • onurlu ve erdemli davranması gerektiği anda kendini korumak için tüm bu değerleri ve arkadaşını hiçe sayan korkak bir adamın vicdan muhasebesini konu alan filmdir. arınmak ve vicdan azabını yenmek için dünyadan elini eteğini çekip kendini tanrıya adadığı sırada dayatılan dini kuralları reddedip üzerine onlarla alay eder ve kendi yöntemleriyle tanrıyla iletişim kurar. film boyunca kendisine yardım etmesi için gelen insanları da dünyevi ve maddi bağlılıklarıyla sınayıp maneviyatları uğrunda onlardan fedakarlıklarda bulunmalarını bekler ve tüm bunları akli dengesini yitirmiş bir üslupla talep eder. bir domuzdan vazgeçmek ya da sahip olduğu işi geri plana atmak gibi. yine de tüm bunları delirmiş bir adam haliyle yapsa da insanda mantıksız ve gerçek dışı bir intiba bırakmaz hatta en yüksek mertebedeki rahibi dahi maddeye olan bağlılığından arındırmayı başarır. filmin sonunda kendisine bir türlü ısınamayan rahip ile ruhani bir bağ kurmayı dahi başarır. nastya'nın gelişi ise anatoly'nin acısını ve vicdan azabını yenmesini sağlar ve huzur içinde bu dünyayı terk eder. dini bir rus tasviri olması ve iyi insan olma çabası sebebiyle olsa gerek, aleksey fyodoroviç karamazov ile prens mışkin'in izlerini taşıyan bir karakter olarak yer etti zihnimde anatoly. görselliği ve özellikle filmin sekseninci dakikasından doksanıncı dakikasına kadar geçen sahneler reha erdem'in kosmos' u ile büyük benzerlikler taşıyor, hatta direkt bu filmden esinlendiği şeyler olduğunu düşünüyorum. nastya'nın kayıkla adaya gelişi sırasında anatoly ile kurdukları uzaktan iletişimi gördükten sonra aksini düşünmek imkansız zaten. birinde arkadaşının katlinden mesul, vicdan sürgünü bir ermiş; diğerinde filozofvari bir hırsız. nazi zulmü ise kısacık bir sahnede oldukça derin hissettiriliyor, insanların sadece canını değil ruhunu ve yaşam huzurunu da çalan bir zorbalık olarak görüyoruz. ağır bir tempoda seyretmesine rağmen su gibi akıp giden bir film, ostrov.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap