6 entry daha
  • ayrica istasyon'da kucuk sirin bi cafe var. orada oturup heineken icip tren gelene kadar insanlarla kaynasir, trenin barinda icmeye devam eder, selanik'e gelene kadar maymun olur, gecenin bi vakti varilan sehirde trende tanistiginiz insanlarla beraber kalicak yer arayabilirsiniz. hala enerjiniz ve isteginiz varsa selanik'te 5 euro'ya kaldiginiz otelin boktan odasinda trende olusturdugunuz ortami devam ettirir, sabaha kadar sarap icer, sabah deniz kenarinda kahvalti eder, selanik'in izmir'e ya da mersin'e ya da antalya'ya ne kadar benzedigine kendinizi ikna ettikten sonra ayni insanlarla atina'ya devam edebilirsiniz. ya da suruden ayrilip kuzeye giden trene biner ve hic gormediginiz, gitmeden once belki de gercekte var olup olmadigindan bile emin olmadiginiz sehirlere yol alirsiniz. ki ikincisi cok daha guzeldir. selanik-uskup arasi buyuleyicidir tek kelimeyle. tren yilan gibi kivrilirken her seferinde iste simdi daga surtucez dersiniz ama hic surtmez. gecitler o kadar dardir ki bazi yerlerde agaclarin dallari surter pencerelere. varilan her istasyon delvaux'nun istasyonlarini hatirlatir insana. ciplak kadinlari ararsiniz ama onlar yoktur nedense. geri donunce bi daha gitmek istersiniz, cok yakindir aslinda. adana'dan, izmir'den, gaziantep'ten bile daha yakindir size ama gidemezsiniz. sacma sinirlar, boktan vergiler, sacma sapan engeller vardir arada. siz turkiye'de yasamaktasinizdir, onlar yunandir, makedondur, orasi sinirin diger tarafidir, denize dokmussunuzdur siz zaten zamaninda onlari.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap